Yeni risk: Aşırı iyimserlik
Fatih BAYKAN / YATIRIM FİNANSMAN MENKUL DEĞERLER
ABD Hazinesi'nin zararlı varlıkların alımı için özel sektörle oluşturmayı planladığı fon kararının ardından başlayan global piyasalardaki olumlu hava devam ediyor. Elbette sadece söz konusu planın haricinde resesyon sürecinin sona ulaşmış olabileceğine yönelik bazı veriler de bu iyimserliğin hızlanmasında etkili oldu. Krizin başlamasına neden olan ABD'deki konut sektöründeki bazı veriler risk iştahının artmasına neden oldu; son iki ayda konut satışlarında hafif kıpırdanmalar başladı. Ancak hâlâ konut fiyatlarının düşmeye devam etmesi, konut hacizlerindeki belirgin olmayan azalmanın gerçekleşmemesi söz konusu verilere yönelik temkinli olmayı gerektiriyor.
Merkez bankalarının faiz oranlarını, kredi piyasalarının hareketlenmesi ve daralan talebi canlandırması amacıyla oldukça düşük seviyelere düşürmesi de, alternatif getirinin azalması nedeniyle hisse senetleri piyasalarındaki harekete destek verdi. Ancak düşük faiz oranlarının makro düzeyde etkisinin belirgin olması özellikle 3. ve 4. çeyrekte gerçekleşebilecektir.
Nitekim ABD'de bankalara uygulanan stres testi sonuçları beklenmektedir. Bankaların sermaye ihtiyaçlarını belirleyecek olan söz konusu testin sonuçlarına göre uygulanacak politikaya yönelik belirsizlikler sürmektedir. 4 Mayıs'ta açıklanması beklenen stres testi sonuçları 7 Mayıs'a ertelendi.
Yurtiçindeki piyasalarda da global iyimserliğin yanı sıra IMF ile anlaşmanın sonlandırılacağına ve alınacak kredinin miktarının yüksek olabileceğine yönelik beklentilerle global piyasaların üzerinde performans gerçekleşti. Global risk iştahının artması gelişmekte olan piyasaların oldukça olumlu etkilenmesinde rol oynadı. Mevcut iyimserliğin hâlâ korunuyor olmasına rağmen, gerçekleşmelerin bu iyimserlik için erken olduğunu gösterdiğini göz ardı etmemek gerekiyor. Hızla azalmaya devam eden sanayi üretimi, rekor seviyelere ulaşmış olan işsizlik oranı ekonomik daralmanın sona erdiğine yönelik ipucu vermemektedir. Son aylarda vergi indirimleri ile bazı sektörlerde artan satışların içerisinde, ertelenen ve öne çekilmiş olan talebin etkisi unutulmamalı; önemli olan artan talebin istikrar kazanması.
Yurtiçi ve yurtdışı talebin daralması ile rekor seviyelere gerileyen enflasyon oranlarının kazandırdığı hareket alanı sonrasında TCMB de kısa vadeli faiz oranlarını düşürmeye devam etmektedir. TCMB'nin, yüzde 9.75 ile tek haneli rakamlara ulaşmış olan faiz oranlarını, enflasyonun mayıs ayındaki düşük seyrini de dikkate alarak önümüzdeki 2 ay içerisinde toplamda en az 75 baz puan indirebileceğini düşünüyoruz. Gösterge faizin, faiz indirimleri nedeniyle yüzde 12 seviyesinin de altında sınırlı da olsa düşüş potansiyeli taşıdığını söylemek mümkün. Fakat düşük bütçe performansı ve borçlanma ihtiyacı gösterge faiz ile politika faizi arasındaki korelasyonun düşük seyretmesine neden olacaktır. Faiz indirimlerindeki amaç da, enflasyonun hedef değerin altında kalıcı olmamasını sağlayarak ekonomik faaliyetlerin olumsuz etkilenmesinin engellenmesidir.
İMKB-100 endeksi de 23.000 seviyelerinde dip yaptıktan sonra yaklaşık 1.5 ay içerisinde 33.000 seviyesine doğru hızla yükseldi. Ekonomideki daralmanın yavaşladığı ve IMF anlaşması ile 30 milyar doların üzerinde kredi miktarının sağlanabileceği fiyatlanmış oldu. Özellikle endeksin 33.000 seviyesinin üzerinde orta ve uzun vadeli yükselişini sürdürmesi açısından makro ekonomik verilerdeki düzelmenin görülmesi önemli olacak. Ayrıca endekste yükselişin 9. haftasına girilmiş olması, hisse senetlerine yatırım kararlarında temkinli olmayı gerektirmektedir.