Yeni programa olan ihtiyaç artıyor
UZMAN GÖRÜŞÜ / Banu Kıvcı Tokalı / Finansinvest
Bir taraftan yeni programa yönelik belirsizlik süreci devam ederken, diğer taraftan temel ekonomik dengelerden bir an önce daha güçlü bir çapaya geçme ihtiyacımıza yönelik alarm sinyalleri geliyor. Son dönemde üretim ve ihracat rakamlarındaki düşüşler oldukça çarpıcı boyutlarda. Aralık ayında sanayi üretimi yıllık bazda % 17,6 daraldı. Ocak ayında kapasite kullanımı % 63,8 ile yeni bir dip yaptı. Yine Ocak ayında ihracatta yıllık % 28'lik düşüş yaşandı.
Ekonomideki yavaşlama düşük petrol fiyatlarıyla birlikte cari açığı aşağı çekmesine karşın, finansman tarafındaki gelişmeler dış denge açısından rahatlamaya neden olmuyor. Nitekim, Aralık ayına ait ödemeler dengesi, ana finansman kalemlerinde gelecek döneme yönelik endişeleri artıran zayıflamalar içerdi. Örneğin, yurtiçinde gerçekleşen doğrudan yatırımlar, her ne kadar Aralık ayında 1,2 milyar dolarlık girişle tüm yılın 17,7 milyar dolar gibi önemli bir seviyede kapatılmasını sağlamış olsa da, son dört yılın en düşük Aralık rakamına işaret ettiğini gözden kaçırmamak gerekiyor.
Yine, İMKB hisse senedi ve bono piyasasına yönelik portföy girişleri, Aralık ayında pozitif duruma geçmiş olsa da, açık finansmanına katkı açısından neredeyse önemsiz boyutta. Yurtiçindeki bankalar, yurtdışında tuttukları mevduatlarını Aralık ayında yine artırmayı tercih etmiş görünüyorlar. Kısa vadeli ticari krediler, Eylül ayından beri "net çıkışa" işaret ediyor. Bankalar da, Kasım ayından beri geri ödemelerinin altında borçlanıyor.
Gelelim bu yılın en önemli risk unsuru olarak dile getirilen finans dışı özel sektörün borçlanma durumuna. Ne yazık ki, burada da pek parlak bir tablo yok. Özel sekör, Aralık ayında, Ocak 2007'den beri ilk defa ödemesinin altında borçlanabilmiş görünüyor. Aslında, Ekim ayından itibaren borçlanmadaki yavaşlama dikkat çekiyor.
Geçen yılın son üç ayında, 12,5 milyar dolar gibi oldukça önemli seviyede kaynağı bilinmeyen döviz girişleri kaydedilmiş. Yastık altından ya da yurtdışından sisteme giren bu döviz girişleri, finansman tarafına önemli bir destek sağlar ve rezervlerin azalışını sınırlarken, sürekliliğine dair bir şey söylemek mümkün değil.
Finansman cephesinden alınan bu olumsuz sinyallere ek olarak, Ocak ayına ait zayıf bütçe rakamları da, hem gelirler hem de harcamalar tarafında sorunlar olduğunu gösteriyor. Zayıf ekonomik aktivite gelirlerin katkısını sınırlarken, özellikle cari harcamalarda (KİT görev zararları, belediyelere ve sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan transferler, tarımsal destekleme ödemelerinde belirgin olmak üzere) ciddi artışlar dikkat çekmekte. Yerel seçimlere kadar da harcamalardaki artışın devam etmesi yüksek olasılık.
Tüm bu sinyalleri değerlendirecek olursak, yeni program ve sağlayacağı fon desteği, sadece güven ortamının tesis edilmesi açısından değil; dış açık gereksiniminin karşılanması, bütçe disiplininin geri gelmesi ve reformların yeniden canlandırılması açısından da bir gereklilik olarak ortaya çıkıyor.