Yeni petrol düzeni kimi, nasıl etkiler? (1)
Petrol fiyatlarında büyük bir düşüş yaşanıyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin 11 Eylül’de Cidde’de Suudi Kralı Abdullah’la yaptığı program dışı “özel” görüşme sonrasında petroldeki düşüş hızlandı. Görünen gündem maddesi IŞİD ve Suriye idi ama petrol konusunda da bir anlaşma çıktığı anlaşılıyor.
Daha haziran ayında 116 dolara kadar tırmanan Kuzey Denizi hafif petrolü Brent’in varil fiyatı, kısa sürede 70 doların da altına indi. Petrol fiyatlarındaki son düşüşü, 2008 global krizi sırasındaki düşüşe benzetenler bile var. Daha önemlisi, petrol fiyatlarında hızlı düşüşle oluşan yeni seviyenin kalıcı olacağı yolunda yaygın bir kanaat var. Goldman Sachs ve JP Morgan gibi dev finans kuruluşları, yeni durumu şimdiden “yeni petrol düzeni” diye adlandırmaya başladılar. Petrol fiyatlarındaki bu düzeyin kalıcı olması, dünyada kartların hem politik hem de ekonomik açıdan yeniden karılması anlamına geliyor. Petrol fiyatlarındaki bu düşüş kalıcı olursa, Türkiye gibi bazı ülkelerin sıkıntıları azalırken, Rusya ve İran gibi bazı ülkeler yeni sıkıntılarla karşılaşacak. Dengelerdeki bu değişikliklerin uluslararası politik ve jeostratejik sonuçları da olabilecek. Petrol fiyatlarındaki düşüşü hızlandıran en önemli etkenlerden birisi beklentilerdeki değişimlerin, piyasalara aşırı fiyat dalgalanmaları şeklinde yansımasını sağlayan spekülatif piyasa düzeni. Ancak fiyatların yönünü belirleyen temel ve önemli faktörler de var: Avrupa ve Çin’deki sorunların global büyüme beklentilerini aşağı çekmesi, petrol talebini azaltıyor. Ancak bu etkinin 2008’deki kadar güçlü olma şansı yok. Otomobillerde petrol tüketimini azaltan yenilikler, enerji tasarrufunu artıran teknolojiler, doğalgaz kullanımı ve alternatif enerji kaynakları alanındaki ilerlemeler de petrole olan talebi sürekli aşağı çekiyor. Son dönemde petrolde dengeleri değiştiren en önemli faktör ise kaya gazı oldu. Yatay kuyu açma teknolojisi ve hidrolik yöntemlerin, daha önce çıkartılması mümkün olmayan petrol rezervlerini aktif hale getirdi. Burada başı çeken ABD’nin petrol üretimi Suudi Arabistan’a yaklaştı ve ABD petrol ithalatçısı olmaktan çıktı. Bu değişim, ABD’nin uluslararası politikalarını etkileyecek kadar önemli. Bu gelişme Petrol İhracatçısı Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) dünya petrol piyasalarındaki otoritesinin iyice azalmasına da yol açtı. Nitekim son toplantısında OPEC, fiyatlardaki düşüşü durdurmak için üretimi kısma kararı alamadı. Eskiden olsa OPEC, üretimi kısarak fiyatları tekrar yükseltirdi.
OPEC’ten üretimi kısma kararı çıkmamasının nedenlerinin birisi üye ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar. Ancak asıl neden, OPEC’in piyasaları tayin etme gücünün çok zayıflamış olması. OPEC, 27 Kasım’daki zirvede üretimi kısma kararı alsaydı da muhtemelen petrol fiyatlarındaki düşüş eğilimini değiştiremeyecekti.
OPEC’in üretimi kısma kararı almaması, bir taraftan yeni koşullara teslimiyetinin ve petrolde yeni dönemin tescili anlamını taşıyor. Ama madalyonun öbür yüzünde kaya gazının önünü kesme stratejisi de var. Petrol fiyatlarının fazla düşmesi, birçok yerde kaya gazı yöntemini karlı olmaktan çıkartacak. Bu da geleneksel petrolün payının tekrar artmasına alan yaratacak.