Yeni Olmak
Dünya gazetesinde ilk yazım bu. Mesleğim ve profesyonel uğraşlarım farklı bir alanda olsa da, medya dünyasına özellikle de gazetelere yabancı sayılmam. Radyo ve televizyonlarda sürekli programlar yaptım. Farklı programlarda misafir katılımcı olarak yer aldım. Daha da önemlisi, uzun süre, iki farklı gazetede köşe yazıları yazdım. Yabancı değilim ama esas işim gazetecilik ya da köşe yazarlığı olmadığı için medya evreninde amatör sayılırım.
Özellikle köşe yazarlığında amatör olduğumu söylemeliyim. Zira, yazı günü gelince bir telaştır gider. Çoğu kez yazıyı teslim saatini de kaçırırım. Heyecan boyutu katlanarak büyür. Profesyonel bir yazarın bir iki saatte tamamlayacağı bir yazı için neredeyse bütün günü harcadığım olur.
Bu gün de benzer bir telaş içindeyim. Yazıyı teslim etmek için bana verilen zaman sınırının dolmasına epeyce bir süre var. Ama heyecanım üst düzeyde. Bu defa heyecan ve telaş salt yazı yazma eyleminden kaynaklanmıyor. Yeni bir gazetede başlamanın, ilk yazıyı yazmanın getirdiği kendisine özgü duygular da var.
Bu arada, bilmem fark ettiniz mi, gazetenin bir kaç gündür yaptığı tanıtımlarda "gazetenin yenileri" arasında yer alıyorum. Bu harika işte! Kimbilir ne zamandır herhangi bir işin ya da yerin "yenisi" olmadım. Yeni olmayı unutalı epey oluyor. Kamuoyuna "yeni" olarak tanıtılmak için yaşım, başım, duruşum, bakışım bayağı geçkin sayılır.
Durduk yerde yeniden yeni olmak hoşuma gitti doğrusu.
Yeni olmak hoş da, bunun da getirdiği ilave sorumluluklar olur herhalde. Belki bir şey söylemezler ama madem yenisin yeni bir şeyler söylemelisin diye düşünür insanlar. Hakiki yeni olsak mesele yok. Taze olmanın heyecanları vardır. Hayata her gün yeniden bakılır. Yeni şeyler görülür. Yeni hikayeler bulunur. Bunları yazılır. Beklenti karşılanır. Benim böyle olacak durumum yok doğrusu.
Üstelik konum, ilgi alanım da yeni olmaya, hayata yeniden bakmaya yatkın bir öğreti sayılmaz. Ben iktisatçıyım. Hep ekonomi yazdım, ekonomi konuştum. İktisat öğretisi katı kalıplar üzerine inşa edilmiştir. Teorik biçimlenmesi kolayca hakim ideolojilerin rengine boyanabilir. Egemen paradigmaları uzun süreler canlı kalır, etkili olur. Tüm bunlar iktisatçıyı hareket alanı dar, farklı olma imkanları sınırlı, "yeni" olmaya pek de açık olmayan bir alana sıkıştırır.
Zaten şöyle dikkatlice bir bakın, bizim mesleğin katılığını hemen görürsünüz. Birinin gündeme taşıdığı bir konuyu hepimiz bıktırana kadar konuşur, yazarız. Cari açık, döviz kuru, borsa, kriz vb gibi konulara takılı kalıp, sürekli aynı şeyleri yazıp söylememizin nedeni kökteki bu katılıktır.
Kısacası, gazetenin beni size yeni diye tanıtmasına kulak asmayın. Ben de herhangi bir iktisatçı kadar eski ve katıyım. Öyle garip tezlere, yüksekten uçmalara, vurup kaçmalara kapalıyım. Sizin için bir güvence olabilir bu. Hakiki yeni olmayabilirim ama sizi hiç yanıltmam.
Dünya gazetesine katılmak hoş bir duygu. Hele bir yola çıkalım bakalım. Kimyamızın tutacağını, bu birliktelikten sizin de hoşlanacağınızı düşünüyorum.