Yeni Normalleşme

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Dünyanın birçok ülkesinde son zamanlarda açıklanan verilerin ortak özelliği ekonomilerdeki düşüşte yavaşlamaya işaret etmeleri. Geçen Cuma ABD'de açıklanan tarım dışı istihdamdaki düşüşün beklenenden daha fazla yavaşlaması ve işsizlik oranının beklenenden daha iyi açıklanması ile Türkiye'deki Haziran sanayi üretimi verilerinin iyi gelmesi bu örneklerden sadece bazıları.  Öte yandan, bu verilerin diğer bir özelliği ise henüz güçlü bir toparlanmayı işaret etmemeleri gösterilebilir.

Son altı aydır vurguladığımız gibi içinde bulunduğumuz dönemi kriz sonrası normalleşme olarak görüyoruz. Bu normalleşme veya "yeni normalleşme" döneminin zemini,"reflasyon çabaları" diye tabir ettiğimiz küresel çapta merkez bankalarının tarihin en büyük parasal gevşeme operasyonları ve hükümetlerin mali ve canlandırma tedbirleri ile hazırlanmış olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Piyasaların bundan sonra bu normalleşme görünümü ile yetinip yetinmeyeceğinin yanında, böyle bir görünümün fiyatlayıp fiyatlamadığı veya "yeni normalleşmenin" kriz öncesi dengelere dönüş anlamına gelip gelmediği altı çizilmesi gereken soru işaretleri olma özelliğini hala koruyor.

Piyasalar açısından önümüzdeki dönemde birbiriyle ilgili iki ana konunun etkili olabileceğini düşünüyoruz.

Bunlardan ilki son açıklanan tarım dışı istihdam verisi sonrası ABD ekonomisindeki toparlanmaya yönelik olumlu sinyallerle birlikte ABD dolarının seyri olacağını düşünüyoruz. İçinden geçtiğimiz reflasyon döneminde dolar ile hisse senetleri ve emtia piyasaları arasında anlamlı bir ters korelasyon söz konusuydu. Fakat Cuma günkü veri açıklandıktan sonra hem doların hem de borsaların değer kazandığını gördük ki aslında bu da daha orta ve uzun vadede normalleşmenin başka bir sinyali olarak algılanabilinir.

Öte yandan, daha kısa vade için, hisse senedi ve emtia piyasalarının birçoğunun "aşırı alım" bölgesinde olduklarını göz önüne aldığımızda, ABD dolarındaki değer artışının bu piyasaları olumsuz etkileyebileceğini söyleyebiliriz.

İkinci önemli konu olarak Emtia'lar ve Çin denklemi karşımıza çıkıyor. Reflasyon çabalarının en önemli uygulayıcılarından olan Çin'in bu çabaları ve zayıf dolar sayesinde Emtia'lar Mart diplerinden bu yana ciddi yükselişler yaşadı. Bu durum hisse senedi piyasalarına da olumlu yansıdı fakat Haziran'dan bu yana Baltic Freight endeksinin seyri ve geçen hafta Ekim 2008'den beri en yüksek haftalık düşüşünü görmesi piyasalardaki yukarı yönlü ivmesinin zorlanabileceğini düşündürüyor.

Bu hafta yurtdışı gündemi yoğun. ABD'de perakende satışlar,  sanayi üretimi, TÜFE ve tüketici güveni piyasalar açısından önemli olabilir. Ayrıca Perşembe günü FED'in faiz toplantısı diğer bir önemli gündem konusu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017