Yeni nesil OSB’ler ve "dijital dönüşüm yatırımları”
İnsan doğasının belirgin özelliklerinden biri de, her insanın kendi ilgi alanındaki konuları öne çıkarma eğilimi. Dört haftadır yazdığım “yeni nesil OSB’leri” beşinci haftada da irdelememi yadırgayanlar olacaktır. Bir köşe yazısında aynı konuyu haftalarca ele almak, alışık olduğumuz bir yöntem değil. Bu “gerçekliği” bildiğim halde “neden ısrar” ediyorum? Sorunun yanıtı çok açık: Yeni nesil OSB’lerin gelecek 50 yılımız açısından yönlendirici araçlar olacaklarını düşünüyorum da ondan.
Yeni nesil OSB’lerin içerik ve bağlamlarını irdeleyen değerlendirmelerimizi yaygınlaştırmanın önemli olduğunu da düşünüyorum. Böylesi bir tutumun, bizleri kaynakları verimli kullanmaya götürecek etkili yollardan biri olduğu kanısındayım.
Dijital teknolojinin etkileri
Dayandığımız temel gerekçeyi paylaşalım: Dijital dönüşüm, bir moda olgusu değil, insanlığın sosyal, fiziksel, zamansal, deneysel ve psikolojik mesafelerini yeniden ayarlamalarını gerektiren bir süreci hızlandırıyor. Dijital teknoloji insanın görme, işitme, dokunma, koklama ve tatma gibi beş duyusuna yeni boyutlar kazandırıyor; yeni erişebilirlik alanları oluşturuyor; İnsan doğasının beş duyu sınırlarındaki çeperleri kırıyor, yeni alanlar açıyor. Bilgisayar teknolojisindeki gelişmenin yarattığı sensörler bütün ekosistemleri derinliğine anlamamızı kolaylaştırıyor, iç yapıların kendini yeniden üreten rutinlerini olduğu kadar değişmeleri kavrama alanımızı da genişletiyor. Bütün bu gelişmeler veri, enformasyon, bilgi ve ‘bilgiyi anlamlandırma’ süreçlerinin merkezinde yer alıyor.
Dijital teknolojinin donanım ve yazılım boyutu; İşletim sistemleri, ölçme, veri oluşturma, depolama, işleme, seçme ve karar verme süreçlerinde köklü değişiklerin altyapısını oluşturuyor. Çin Devlet Başkanı Jinping’in Komünist Partisi yetkililerine, “Büyük veriyi yönetimi geliştirmek için kullanabiliriz1” çağrısı insanlık gündeminin ne olduğunu da bize gösteriyor.
Ülkelerin kalkınmasının araçları olan yeni nesil OSB’ler tasarlanırken, teknolojinin olanak ve kısıtlarını karar değişkeni olarak değerlendirmezsek, başarısızlığa sürükleniriz. Dijital teknolojinin yazılım ve donanım alanlarındaki bugün geldiği noktayı, geleceğe dönük eğilimleri ve olası oluşumları değerlendirmeden yeni nesil OSB’lerin altyapılarını hayatın gerçeğine yakın oluşturamayız.
Bugün dijital teknolojinin sınırsız bağlantı, sınırsız iletişim ve sınırsız işbirliği yapma potansiyellerini artırmasıyla ürün özellikleri değişmektedir. Sadece ürün özellikleri değil, değer yaratma zincirinin ürün geliştirme, dönüştürme, lojistik, satış ve pazarlama, satış sonrası hizmetler ve insan kaynaklarını yönetme alanlarında da köklü değişmeler yaşanmaktadır.
Bilinçli bir yeni nesil OSB planlamasında, dünya genelindeki oluşumları dikkate almalı, kendi olanak ve kısıtlarımızı bilmeli ve geleceğe ilişkin hedefleri net olarak tanımlamalıyız.
Teknoloji transferi stratejisi
Çağımızı yönlendiren bütün teknolojileri üretme imkanlarına hiç bir ülke sahip değil. Bütün toplumlar teknoloji üretimi açısından da giderek birbirine bağımlı hele gelİyor. Kuşkusuz, bir ülke teknoloji üretme ve geliştirme konusunda elinden geldiğince bağımsız olmayı tercih etmeli. Herşeyi yapmanın faydası kadar maliyetlerini bilerek hareket etmeliyiz.
Temel hedef kendi teknolojimizin üreticisi ve geliştiricisi olmaktır. Eğer “teknoloji üretme ve geliştirme stratejisi” net olarak tanımlanmış, ilgili toplum katmanlarında gerektiği kadar tartışılmış ve içselleştirilmişse, yeni nesil OSB’lerin teknoloji üretimi ve geliştirilmesindeki rollerini daha net tanımlayabiliriz.
Bütün teknolojileri üretme ve geliştirmenin imkansızlığı nedeniyle kalkınmak isteyen ülkelerin “teknoloji ithalatı stratejileri” kurgulamaları gerekir. İster mevcut düşük ve orta teknolojiye dayalı üretim altyapımızı ileri teknoloji ve yüksek katma değerli alanlara taşıma açısından bakalım, isterseniz dijital dönüşümün yarattığı fırsatları değerlendirerek ileri-teknoloji donanımlı yeni üretim yapıları oluşturma stratejisi oluşturalım; üretimin mekansal altyapıları olan yeni nesil OSB’leri teknoloji transferi stratejisi açısından uygun altyapılarla donatmazsak yararlı iş yapmış oymayız.
Rekabet edebilir alan keşfi
Yeni nesil OSB’lerden istenen verimi elde edebilmemiz için ülkemiz genelinde hangi alanlarda rekabet avantajı yaratacağımıza ilişkin bir stratejimizin de olması gerekir. Yerli ve milli kaynak temelli, ayakları yere sağlam basan ya da yeni yetenekler oluşturarak farklı alanlar açan bir tercihimiz yoksa kaynak tahsislerimiz yerini bulmayabilir.
Her şeyi yapmaya kalkmak, hiçbir şey yapmamak anlamına gelir. Geleceği inşa etmenin araçları olan planlar yaparken, rekabet edebilir alan seçmek, alanlar arasında öncelikleri belirlemek hayati önemdedir. Eğer o öncelikleri bilirsek, yeni nesil OSB’lerin altyapılarını ona göre oluşturur; parsel büyüklüklerini daha rasyonel ayarlayabilir ve üretim tesislerini birbirleriyle “sinerjik etkiler” yapacak biçimde yerleştirebiliriz.
Yeni nesil OSB’leri tartışırken “dinamik envanter” konusunu da mutlaka gündemde canlı tutmalıyız. Mevcut karma OSB’lerin yönetimleri, tek tek firmalar bazında ürünlerin “birim satış fiyatını” pazardaki mevut rakip ve olası rakiplerle karşılaştıran bir veri oluşturulmalıdır ki nesnel bir değerlendirme yapabilelim. Uzmanlarla, geleneksel teknolojilerde yapılacak modernizasyon yatırımları ile dijital dönüşüm yaratacak yatırım ihtiyacı sorgulanmış, net bilgiler kağıt üzerine dökülmüş olmalıdır. Geçmişi nesnel olarak saptayan, gelecekle ilgili olasılıkları öngören, ikisi arasında dengeler kuran bir zihni netlik ihtiyacı var. Dinamik envanter, üretimin her alanında olduğu gibi OSB’lere ayrılacak kaynakların etkin kullanılması için de gerekli bir araç.
Kapsayıcı kurumlar
Yeni nesil OSB’leri talep eden, planlayan ve kaynak aktaran herkesin “kapsayıcı kurum ihtiyacı” üzerinde de serinkanlılıkla düşünmesi gerekir. OSBÜK’ün bugünkü yapısını, geleceğin OSB’lerine yanıt verecek düzenlemelerle donatılması üzerinde durulmalı. OSBÜK benzeri yapılanma “öngörü ve önlem alma disiplini” ile “ödünsüz gözetim ve denetim” mekanizmaları oluşturmadan yaratmak istediğimiz sonuçlara ulaştırmaz.
İyi işleyen “ geri-bildirim mekanizmaları”geliştirilmelidir;giderek “hızı ve esnekliği” artan, “yakınsama etkisi” ve platform yapıların “ağ etkisi” etkisi altına olacak yeni nesil OSB’leri dijital dönüşüme uyumlandırabilmek için kapsayıcı kurum bağlamı da özenle analiz edilmeli.
---------------
(1) “Google, Çin’de Yapay Zeka Merkezi Kuruyor” Turquie Diplomatique, S.:105, Ocak 2018