Yeni nesil internet çağı, Web3
Ali EŞELİOĞLU
Geleneksel internetin sınırlarını zorlayan ve kullanıcılara daha şeffaf, adil ve demokratik bir dijital dünya sunan Web3’e “Merhaba!” dedik. Web3’ün temelinde, blok zinciri ve Dağıtılmış Defter Teknolojisi (DLT) gibi merkezi olmayan ve güvenli teknolojilere dayanan bir yapı yer alıyor.
Web3, geleneksel internet olarak nitelendirdiğimiz Web2’nin statik ve tek yönlü yapısından, dinamik ve etkileşimli bir modele geçiş yaparak, kullanıcılara içerik oluşturma, paylaşma ve etkileşime geçme konusunda fırsatlar sunuyor. Öncelikle Web3 ile Web2’nin farklılıklarını ele alalım; Web2’inin temel özelliği içerik oluşturma paylaşma ve etkileşimde bulunma imkanı tanıyan platformlardan oluşmasıdır.
Sosyal medya, bloglar ve video paylaşım siteleri gibi Web2 platformları, çevrimiçi iş birliği, ifade özgürlüğü ve topluluk oluşturma konularında fırsatlar sunarak, medya ve eğlence endüstrilerinde geleneksel araçlara meydan okumuş ve bir milat olmuştur. Facebook, Twitter ve LinkedIn gibi sosyal ağlar, kişisel ve profesyonel ağ oluşturmayı, sosyal aktivizmi ve kolektif zekayı teşvik etmiştir.
Web2’de veri analitiği ve algoritmalar, kullanıcıların tercihleri ve davranışlarına dayanarak, içerikleri kişiselleştirmek ve önerilerde bulunmak için kullanılır. Bu durum, hedefe yönelik reklamcılık, içerik keşfi ve kullanıcı etkileşimini artırma konularında yeni fırsatlar doğurmuştur. Ama filtre balonları, yankı odaları ve algoritmik önyargı gibi sorunları da beraberinde getirmiştir.
Web2’nin mobilite ve yaygınlık özellikleri, zaman, mekan kısıtı olmadan hizmet erişimi sağladığı için insanlığı özgürleştirdiğini söyleyebiliriz. Akıllı cihazlarla internet kullanımı, anlık konum tabanlı hizmetlerin artmasını olanak vermiştir. Fakat bu beraberinde dijital bağımlılık, dikkat dağınıklığı ve bağlantı kaybı gibi riskleri de beraberinde getirmiştir.
Bulut bilişim ve Yazılım Hizmetleri (SaaS) de, Web2’nin benimsediği özelliklerden biridir. Kullanıcılar, internet üzerinden yazılım ve bilgi işlem kaynaklarına erişebilmiş ve maliyet tasarrufu, ölçeklenebilirlik ve iş birliği avantajları elde etmişlerdir.
Akıllı cihazlarla internet kullanımı, anlık konum tabanlı hizmetlerin artmasını olanak vermiştir.
Fakat bu beraberinde dijital bağımlılık, dikkat dağınıklığı ve bağlantı kaybı gibi riskleri de beraberinde getirmiştir. Bulut bilişim ve Yazılım Hizmetleri (SaaS) de, Web2’nin benimsediği özelliklerden biridir. Kullanıcılar, internet üzerinden yazılım ve bilgi işlem kaynaklarına erişebilmiş ve maliyet tasarrufu, ölçeklenebilirlik ve iş birliği avantajları elde etmişlerdir. Veri güvenliği, tedarikçi bağımlılığı ve teknolojik bağımlılık gibi endişeler hayatımıza girmiştir.
Web2 ile başlayan dijitalleşmenin hayatımızda kattıkları ve götürdükleri oldu. Daha hızlı erişim, daha az sosyalleşmeyi beraberinde getirdi. Web3 ise Web2’den sonra finans, yönetişim, veri gizliliği ve dijital kimlik yönetimi gibi farklı sektörleri etkileyerek, merkezi olmayan, kullanıcı odaklı ve inovasyonu teşvik eden bir dijital ekosistem vadediyor. Web3’ün öne çıkan tarafı, merkezi olmayan finans, yani DeFi’dir.
Blok zinciri ve akıllı sözleşme teknolojileri kullanılarak oluşturulan DeFi platformları, geleneksel finansal aracılarına ihtiyaç duyulmadan kredi, borçlanma, ticaret ve varlık yönetimi gibi hizmetleri sunabilmektedir. Bu imkan, finansal hizmetlere küresel bir denge getirme ve finansal katılımı artırma adına önemli bir adımdır. Web3’ün bir diğer önemli alanı, dijital kimlik yönetimi ve veri gizliliği konularındaki inovasyonudur.
Blok zinciri tabanlı dijital kimlik platformları, kullanıcıların çevrimiçi kimliklerini daha güvenli yönetmelerine olanak tanıdığı gibi veri ihlallerini önleyip, merkezi veri depolama risklerini azaltabilir. Web3’ün demokratik yönetişim modelleri üzerindeki etkisi de dikkat çekicidir. Decentralized Autonomous Organizations (DAO’lar), blok zinciri teknolojisi ve akıllı sözleşmelerle kodlanmış, belirlenmiş kurallara dayanarak çalışan öz-yönetimli yapılardır.
Bu organizasyonlar, topluluk üyelerinin eşit katılımı ve oy kullanımı ile kararlar alıp, kaynakları yönetebilmektedir. Bu da bize geleneksel hiyerarşik yapıların yerine daha demokratik ve şeffaf bir organizasyonel modelin gelebileceğini bize gösteriyor.
Web3’ün bir diğer etkisi, decentraland ve metaverse üzerinden, dijital dünyayı fiziksel dünyamıza daha yakın bir hale getirmesidir. Sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerinin Web3 ile birleşimi, sanal dünyada etkileşim, ticaret ve sosyal etkinlikleri gerçek dünyadaki deneyimlere daha yakın bir şekilde yaşatabilmektedir.
Web3’ün potansiyelinin tam anlamıyla kullanımı için Web3›ün karşılaştığı ölçeklenebilirlik, enerji tüketimi ve düzenleyici uyumluluk gibi teknik ve düzenleyici zorluklar da göz ardı edilmemelidir. Web3, finansal dönüşümü yönlendiren önemli bir faktör.
DeFi’nin, dijital kimlik yönetimi, demokratik yönetişim modelleri ve metaverse uygulamaları gibi alanlarda yarattığı inovasyonlar, dijital dünyayı daha adil, şeffaf ve katılımcı bir hale getirme potansiyeli taşımaktadır. Bu dönüşümün tamamlanabilmesi için teknik ve düzenleyici çalışmaların hızlanması sektörün gelişimi için önem arz etmektedir. Web3 evreninin ve dijital dönüşümün parçası olmak için bu evreni ve gelişmelerini yakından takip etmenizi ve özellikle çocukları, gençleri Web3’ün sunacağı imkanlarla tanıştırmanızı öneririm.