Yeni milli gelire mi inanacağız, sektör endekslerine mi?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı yeni milli gelir hesabının ortaya çıkardığı önemli sorunlardan birisi de TÜİK’in reel sektör üretim, ciro ve dış ticaret endeksleri ile gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) verileri arasındaki paralelliğin, bağıntının kopmuş olması.
Sayfadaki grafiklerde TÜİK’in reel sektör ve dış ticaret endeksleri ile eski ve yeni GSYİH serilerinin ilgili kalemlerinin seyirlerini görüyorsunuz. Aradaki paralellik ve ayrışmayı net görebilmek için tüm verileri, TÜİK’in yeni GSYİH hesabının baz yılı olan 2009 değeri 100 olacak şekilde endeksleştirdik.
Tüm grafiklerde hem eski hem de yeni GSYİH serisi ile reel sektör endeksi 2009-2010’a kadar paralel bir eğilimle hareket ederken sonrasında yeni GSYİH serisi, hızla yukarı doğru kopmaya başlıyor. Buna karşın eski GSYİH serisi, ilgili reel sektör endeksi ile hala aynı eğilim içinde seyretmeye devam ediyor.
İlginç olan yeni GSYİH serisinin de 2010 yılına kadar reel sektör endeksleri ile paralel ve bağıntılı bir seyir izlerken ilişkinin sonrasında birden kopması. Yeni büyüme hızlarının eskisinin çok üstüne çıkması da bu dönemde ortaya çıkıyor.
Artık reel sektör endeksleri başka bir şey söylüyor, GSYİH başka bir şey. Hangisine inanacağımızı şaşırmış durumdayız. 2005-10 ile 2010- 15 arası artış oranlarını karşılaştırırsak aradaki kopuşun boyutunu görebiliriz.
• 2005-10 arasında imalat sanayii üretim endeksi yüzde 14.4 artarken eski GSYİH serisine göre imalat sanayii yüzde 20.8, yeni seriye göre yüzde 19.5 büyümüş. 2010-15 arasında ise üretim endeksi yüzde 25.7 artarken büyümesi eski seriyle yüzde 24.9, yenisiyle yüzde 50.7 olmuş. Yeni büyüme, eski büyüme hızının da üretim artışının da iki katını bulmuş.
• İnşaat üretim endeksi 2005-10 arasında yüzde 14.6 artarken inşaattaki büyüme eski seriye göre yüzde 14.2, yeniye göre yüzde 32.2 büyümüş. 2010-15 arasında ise üretim yüzde 26.6 artarken inşaatta büyüme eski seriye göre yüzde 25.1, yeniye göre yüzde 69.7 büyümüş. Eski seri üretim endeksi ile paralelliği korurken yeni seri şaha kalkmış.
• Hizmetlerin en büyük kalemi olan toptan ve perakende ticarette ciro endeksi 2005-10 arasında yüzde 61.8 artarken, cari fiyatlarla büyümesi eski seriye göre yüzde 50.7, yeniye göre yüzde 55.5. 2010-15 arasında ise ticarette ciro yüzde 76.3 artarken cari fiyatlarla büyümesi eski seriye göre yüzde 89.7, yeni seriye göre yüzde 109.3 artmış.
• 2005-10 arasında ihracat miktar endeksi yüzde 37.2 artarken büyüme eski seriye göre yüzde 15.4, yeniye göre yüzde 19.3. 2010-15 arasında ihracat miktar endeksi yüzde 30.7 artarken, eski seriyle büyüme yüzde 33.4, yeniyle yüzde 67.4 olmuş. Yeni seriyle büyüme hem eski serinin hem de miktar endeksindeki artışın iki katı.
• 2005-10 arasında ithalat miktar endeksi yüzde 23.6 artarken eski seri ile ithalat büyümesi yüzde 17.3, yeniye göre yüzde 19.6 olmuş. 2010-15 arasında ise ithalat miktar endeksi yüzde 23.8 artarken eski seriyle ithalat büyümesi yüzde 20.1, yeni seri ile yüzde 40.6 büyümüş. Yine yeni seriye göre büyüme diğerlerinin iki katını buluyor.
Tabii ki üretim endeksleri ile milli gelir serilerinin mutlaka paralel seyretmesi gerekmez. Eğer üretimdeki katma değer oranı ciddi şekilde artıyorsa GSYİH artış hızı, üretim artış hızından daha yüksek olur.
Yanıt buysa, o zaman 2009-10’dan sonra ne olup da katma değer oranlarının böylesine arttığını açıklamak lazım. Çünkü bunun işaretlerini örneğin İSO-500 şirketlerinin bilançolarında veya Merkez Bankası’nın sektör bilançolarında görmemiz lazım, ama göremiyoruz.