“Yeni liman yatırımlarında başarılı örnekler baz alınmalı”

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Abdullah
Özdemir

Mersin Ticaret Borsası olarak bir heyet ile Avrupa’nın en büyük üç limanına bir inceleme gezisi yaptık. Son 15-20 yıldır üç ana konteyner limanına (Mersin, Çandarlı ve Filyos) kavuşma hayalleri kurarken, bizzat müşahede ettiğimiz üç devasa gerçek liman, neler yapmamız gerektiğinin somut ipuçlarını verdi.

 Mersin’de yapılması plan­lanan, ancak daha son­ra Adana’ya yapılaca­ğı açıklanan ana konteyner lima­nı hakkında yoğun tartışmaların yaşandığı bir ortamda, Mersin Ti­caret Borsası olarak oluşturdu­ğumuz bir heyet ile Avrupa’nın en büyük üç limanına bir inceleme gezisi yaptık. Rotterdam, Anvers ve Hamburg limanlarını yerin­de inceledik. En yetkili kişilerden brifingler aldık. Liman gezilerimi­ze Rotterdam ve Hamburg konso­loslarımız ile ticari ateşelerimiz eşlik ettiler. Liman sahalarında yaptığımız incelemeler esnasında gördüklerimiz ve heyetimize yapı­lan sunumlarda edindiğimiz bilgi­ler son derece etkileyiciydi. Örnek bir limanın nasıl olması gerektiği konusundaki vizyonumuz geniş­ledi. Son 15-20 yıldır ülke olarak üç tane ana konteyner limanına (Mersin, Çandarlı ve Filyos) ka­vuşma hayalleri kurarken, bizzat müşahede ettiğimiz üç devasa ger­çek liman, neler yapmamız gerek­tiğinin somut ipuçlarını verdi.

Sadece Rotterdam limanının tek başına ülkemizdeki tüm li­manlardan (ülkemizde 71 liman başkanlığına bağlı olarak 105 li­man vardır.) daha fazla yük ve kon­teyner elleçlemesi yapıyor olma­sını kamuoyunun dikkatine su­nuyoruz. Benzer şekilde, Anvers Limanı’nda elleçlenen konteyner miktarının, ülkemizin tüm liman­larında elleçlenen konteyner mik­tarı ile aynı olduğu görülmektedir.

Avrupa limanlarında yüksek teknolojiler kullanılıyor

Liman arazilerinin son derece geniş bir alana yayılması, genişle­me yatırımlarına imkân vermek­tedir. Mesela Rotterdam Lima­nının kapladığı alan yaklaşık 105 bin dönümdür. Bunun 52 bin 570 dönümü aktif liman sahası olarak kullanılmaktadır. Bu limanlar ile endüstriyel bölgeler tamamen en­tegre olmuşlardır.

Bu limanlardaki operasyonlarda en ileri teknolojiler kullanılmakta­dır. Özellikle Rotterdam limanının bazı konteyner terminallerinde tam otomasyona geçilmiştir. Tam otomasyona geçilen sahalarda ma­nuel işgücü ihtiyacı asgari düzeye inmiştir. Teknoloji seçiminde ope­rasyonel verimliliği artıracak, in­san kaynaklı hataları asgari düzeye indirecek, maliyetleri düşürecek teknolojilere ağırlık verilmektedir.

Liman çalışanlarının güven­liği ve sağlığı için her türlü tedbir alınmaktadır. Her üç limanın or­tak özelliklerinden birisi, limanla­ra karayolu, demiryolu, su kanal­ları ile rahatça ulaşılabilmesidir. Avrupa’nın kuzeyinde yer alan bu limanların Orta Avrupa ve hatta Balkan ülkeleri ile bağlantısı ku­rulmuştur. Özellikle bizde hiç kul­lanılmayan su kanalları ile Avru­pa’nın büyük nehirleri (Tuna ve Ren Nehirleri gibi) birbirine bağla­narak, Balkan ülkelerine kadar yük taşınması mümkün hale gelmiştir.

Bu limanlardaki her bir termi­nal alanı farklı bir firma tarafın­dan işletilmektedir. Mesela, Rot­terdam limanında bulunan 14 konteyner terminalinin işletmesi farklı firmalarca yürütülmektedir. Bu şekilde rekabet ortamı sağla­narak, tekelci uygulamaların önü­ne geçilmesi hedeflenmiştir.

Limanlar yoğun enerji tüketen alanlardır. Her üç liman da kendi enerjisini üretmek için ciddi yatı­rımlar yapmıştır. Nükleer ve rüz­gâr enerjisi ana enerji kaynakları haline gelmiştir.

Rotterdam Limanı’nın enerji ih­tiyacının karşılanmasında hidro­jen enerjisinden faydalanmak için yatırımlar yapılmaktadır.

Son dönemde su, toprak ve hava temizliği önemli bir konu haline gelmiştir. Çevre kirliliğini asgari düzeyde tutmak için önemli yatı­rımlar yapılmakta ve katı düzenle­meler uygulanmaktadır.

Bu limanlar katma değer yara­tarak bulundukları ülke ve kent ekonomisine önemli katkılar sun­maktadır. 2023 Yılında Rotterdam Limanı’ndaki tüm faaliyetlerin­den elde edilen katma değerin 30 milyar euro dolayında olduğu tah­min edilmektedir.

Limanların mülkiyeti kamuya ve yerel yönetimlere ait

Geçen yıl Rotterdam Liman İdaresinin yıllık geliri 841 milyon euro (925 milyon dolar) olmuş­tur. Mersin Limanı’nın 36 yıllık işletilmesi karşılığında devleti­mize ödenen toplam bedelin 755 milyon dolar olduğunu düşünür­sek, Rotterdam Limanı’nın ekono­mik büyüklüğü hakkında bir fikir edinebiliriz. Her üç liman idare­si, bulundukları kentlerin sosyal, kültürel, eğitimsel ve sportif faali­yetlerine önemli miktarda kaynak aktararak, kent-liman bütünleş­mesinde örnek hale gelmişlerdir.

Bu limanların mülkiyeti kamu­ya ve yerel yönetimlere aittir. Bu nedenle, özellikle yerel yönetim­ler liman idaresinde belirleyici düzeyde rol oynamaktadır. Liman işletmesinden elde edilen gelir­lerden, yerel yönetimlere önemli kaynaklar gitmektedir.

Yakından inceleme olanağı bul­duğumuz bu limanların ortak özelliklerinden birisi, belki de en önemlisi, kuruluş, gelişme ve bü­yüme dönemlerinin son derece doğal bir süreçte seyretmiş olma­sıdır. Coğrafi konum, fiziksel ko­şullar ve ticaret ortamı bu süreçte başat rol oynatmıştır. Politik ter­cihlerden çok, bahsettiğimiz bu koşullar belirleyici olmuştur.

Ülkemizdeki limanların işletil­mesinde ve yeni liman yatırımla­rında dünyadaki başarılı limanla­rın örnek alınması gerektiğini dü­şünüyoruz. Bu anlamda Rotterdam, Anvers ve Hamburg limanlarının iyi bir örnek olacaklarına inanıyo­ruz. Bu örneklerde gördüğümüze benzer şekilde büyük gemilerin gel­mesine imkân verecek ve aktarma hizmetleri verebilecek kapasitede bir limana ülkemizde ihtiyaç oldu­ğuna inanıyoruz. Akdeniz çanağın­da oluşturulacak bir aktarma lima­nı, dış ticaret firmalarımıza maliyet ve zaman avantajı sağlayacağı gibi, bu liman üzerinden yapılacak tran­sit ticaretten önemli oranda gelir elde etme imkânı doğacaktır.

Yatırım kararı kent lobilerine bırakılmamalı

Böyle bir limanın nerede olması gerektiği konusunda karar verir­ken, nelere öncelik verileceği hu­susunda, bahsettiğimiz bu örnek limanlara bakılmasında fayda var­dır. Bu karar, kent lobilerinin güç­lerine göre değil, fiziksel, coğrafi, tarihi ve ekonomik gerçeklere gö­re verilmelidir.

Liman işletmeciliği ve deniz ti­caretinde asırlık tecrübesi bulu­nan, bunlara bağlı olarak liman altyapı ve üstyapısının geliştiği, lojistik hizmetlerinin kümelendi­ği, ihtiyaç duyulan nitelikli işgü­cünün fazlasıyla var olduğu, global deniz ticaretinin en önemli firma­larının operasyon merkezlerinin yer aldığı, kent merkezinin sos­yo-ekonomik gelişmişlik düzeyi­nin yüksek olduğu, yeniliklere açık ve çok kültürlü bir demografik ya­pıya sahip olması gibi özellikleri ile öne çıkan Mersin, böyle bir ak­tarma limanı için en uygun yerdir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar