Yeni hikayemiz
Dün ve bugün ödül törenleri için Külliye’deydik... Bilimsel ve kültürel Ar-Ge yapan bilim ve kültür adamlarımızı ödüllendirip onlarla uzun uzun sohbet etti Cumhurbaşkanı Erdoğan… Geçtiğimiz yılın aynı döneminde de, aynı görev için 10 günde 4 kez Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gitmiştik....
Bu yıl olduğu gibi, sağlıktan enerjiye, elektronikten gıdaya kadar birçok alanda yaptıkları ‘geliştirme’ çalışmalarıyla, ekonomimize istediğimiz ivmeyi kazandıracağına inandığımız bilim adamlarımızı, daha aktif olmaları için yüreklendirmişti Cumhurbaşkanı…
★ ★ ★
Bilimsel çalışmaların ekonomiye yaptığı katkıyı, gelişmiş ülkeler ve onlardan aldıklarımız anlatıyor… Bu çalışmalar çaba ve sabır gerektiriyor… Mesela, savunma sanayinde 10 yıl önce başlatılan Ar- Ge çalışmalarının meyvesi, bugün alınabiliyor… Yıllar önce başlatılan bazı projelerin ise 3-5 yıl içinde, savunma sanayimizin bugünkü değerini 50’ye 100’e katlayacak müjdelere zemin hazırladığı biliniyor…
★ ★ ★
Ekonomiye katkısını düşük bildiğimiz ama sermaye birikimi için ihtiyaç duyduğumuz aktiviteler de çaba ve sabır gerektiriyor… Sabrı ve çabayı gösterenlerin olaylara bakışı ise göstermeyenlerden farklı oluyor… Mesela...
Savaşlara ve ambargolara rağmen 30 yıldır Irak gibi ülkelerde sabırla iş yapan ve o sayede büyüyen bir girişimci dostumuz, yaşananlara “kuru gürültü” diyebiliyor...
İç gelişmelerdeki sıkıntıyı ise ‘fırsat’olarak nitelendirebiliyor...
Diğeri, ‘Yıkım’ olarak bakıyor…
Bir başkası, ‘karanlığa gidiyoruz.” diye yorumluyor...
★ ★ ★
“Kuru gürültüdür” diyen dostumun anlattıklarını aynen aktarayım: “500 ton yağı, parasını nakit ödeyip dışardan alıyoruz… Iraklı tüccara 2 ay, 3 ay vade ile satıyoruz… 500 ton yağdan 10 bin dolar para kazanmak için en az 3 ay bekliyoruz yani… Ödeme almak için 1 yıl beklediğimiz müşterilerimiz de var, yıllarca peşinden koşturduklarımız da… Riske attığımız para bir kalemde 250 bin dolar…
50 kalemde zorla kazandığı parayı, bir kalemde kim riske atar?
Ticaret devam etsin diye bu hamallığı yapıyoruz, bu strese katlanıyoruz… Dünyanın neresinde bulacaklar bu ticareti?
Dünyanın neresinde bulacaklar bu kadar kaliteli ürünü, bu fiyata? Irak ve Rusya ticareti durdurmuşmuş…
Almasınlar!
Yarım dolara bir kilo portakalı nereden bulacak?
Dünyanın en kaliteli inşaat demirini bu fiyata nereden bulacak?
Çocuk bezinden maydanoza, elmadan sofralık tuza, donunun lastiğinden karpuza kadar ihtiyacı olan ürünleri bu kalitede, bu fiyata hem de senetsiz, akreditifsiz, borca nereden bulacak?
1 ton paketlenmiş sofralık tuzu, 150 dolara kim gönderecek onlara?
Kimse kimseyi kandırmasın…
Irak’la 30 senedir çalışıyorum…
Yollar kapanıyor…
Kapılar kapanıyor, açılıyor…
Geçiş bir gün serbest, 5 gün kapalı oluyor… Yolda tırlar durduruluyor… Hangi akıllı ‘yabancı tüccar’ dayanır bu ticaret ortamına?
Onlar da biliyor bunu…
Rusya’da da durum aynı, diğerlerinde de...”
★ ★ ★
Bu ruh sayesinde rakiplerine fark atan girişimcilerimizin, araştırma geliştirme sayesinde daha kaliteli, daha düşük maliyetli, daha teknolojik ürünlere sahip olduğunu düşünsenize…
★ ★ ★
Saz üstadı Prof. Erol Parlak anlattı ödülünü alırken...
“Dünyanın birçok ülkesinden davet alıp, gidiyorum...
Hayranlık uyandırıyor müziğimiz, enstrümanlarımız...
Buna rağmen kopyalama ve taklit etme alışkanlığımız, hiç ihtiyacımız yokken devam ediyor...
Dünyanın, Anadolu müzik medeniyetinden öğreneceği çok şey var...
Yapmamız gereken tekşey, üzerimizdeki bu ölü toprağının kaldırılması... Milli müziğimizin ve enstrümanlarımızın araştırılıp geliştirilmesi için bir üniversite kurmalıyız mesela...
Ve, göstermelik değil, gerçekçi eğitim vermeliyiz.”
★ ★ ★
Parlak’ın anlattıklarının altını çizdi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Üzülerek söylüyorum, kopya çektik, taklit ettik, üstelik onları da kötü bir şekilde yapıyoruz.”
Ekledi, “Eğitimle kalıcı hale getirilmemiş, kültür sanatla tahkim edilmemiş bir kalkınmanın bizi götüreceği yer zevksizliktir, sevgisizliktir, karanlıktır. Nitekim bunun sancılarını her alanda yaşıyoruz.”
YÖK Başkanına dönerek, “Müzik Üniversitesi konusunda bir çalışma yapın” dedi...
★ ★ ★
“Yitik kaybedildiği yerde aranır” demiş atalarımız...
Cumhurbaşkanı’nın bilim adamlarına olan ilgisinin artarak devam etmesi, ruhun ve iman gücünün yanına rasyonalitenin eklenmesi ve aradığımız ‘yeni hikaye’ için umut veriyor.
★ ★ ★
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin’in, “Gelişmiş ülkelerde Ar- Ge destekleri, 2 yada 3 alana odaklanmakta. Biz ise birçok alan belirliyoruz. Ayrıca biz enerji diye geniş bir alan belirlerken, onlar mesela rüzgar enerjisi diyor. Ve ayrıca onlar çıktı odaklı davranırken, biz girdi odaklı çalışmalar yapıyoruz. Tüm bu yanlışlardan kurtulabilirsek, destek programları kara delik olmaktan çıkar” cümlesi ise izlenecek bilimsel yola ışık tutuyor.