Yeni hikaye arayışı!..
Küresel düzeydeki yapısal sorun ve ekonomik dengesizlikler tüm ülkeleri etkiliyor. Panik şeklindeki riskten kaçınma eğilimi şimdilik durulmuş gibi görünüyor, fakat etkisi daha yoğun bir şekilde hissedilmeye başlayan durgunluğun nasıl aşılacağı, hangi yaklaşımlarla bunalıma dönüşmesinin önleneceği konuları belirsizlik ve kırılganlığın azalmasını engelliyor. Zira durgunluk aşılmaz ise derinleşecek, riskten kaçınma eğilimi paniğe dönüşecek ve tahribat dalga dalga büyümeye devam edecek. Artık kırılganlaşan mali sektörün kurtararak kredi akışını normalleştirmek ve durgunluğu aşmak olası görünmüyor: Bütüncül çözüm, başka bir deyişle genel uzlaşıya dayalı yeni bir dünya düzeni zorunlu ve gerekli hale geldi; fakat durumun bu kadar ciddi olduğu anlaşılamadığı için güvensizlik dalga dalga büyüyor, içine düşülen açmazdan çıkılamıyor.
Bazı ekonomiler küresel çözüm olmadığını görünce başının çaresine bakarak kendisini kurtarmaya çalışabilir; iç talebi canlandırmak, korumacı önlemlere yönelmek şeklindeki yaklaşımlarla iç talebi uyararak istikrarsızlığın büyümesini önlemeye çalışabilir. Böyle bir yönelim uluslararası ticaret ve sermaye hareketlerini olumsuz yönde etkileyeceği için bir kısım ülkenin benzer yaklaşımlarla sorununu çözmesi mümkün olamaz ve küresel durgunluğun derinleşmesi önlenemez.
Bütüncül çözüm, ulusal ekonomik istikrarın kazanılması için de gereklidir. Bazı sektörlere ve bölgelere öncelik tanıyıp diğerlerini ihmal ederek bu durgunluğun aşılabilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle 2000'li yıllarda ülkemizde olduğu gibi mali sektör ve kamudaki sorunlara öncelik verip üreten kesimlerdeki sorunlara duyarsız kalmaya devam ederek mevcut durğunluğun derinleşmesi önlenemez. Durum böyle olduğu için klasik IMF programlarının da başarı şansı kalmamıştır. Bu gerçeği bilenler yeni hikayeler ile bu gerçeği gizleseler bile sorunların ağırlaşmasını önleyemezler.
Örneğin Türkiye ekonomisinine baktığımızda mevcut uygulamaların sorunların çözümüne değil, ağırlaşmasına katkı yaptığını görüyoruz.
Sermaye hareketinin yön değiştirmesi veya net girişin yetersiz kalması durumunda hem para politikası sıkılaşıyor, hem de ekonomik durgunluk çok tehlikeli boyutlara tırmanıyor. Zira sermaye gelmeyince kredi piyasası hızla daralıyor, borç alacak zinciri kırılıyor ve paranın devir hızı düşüyor; para politikası ise büyüyen olumsuzluğa müdahale edemiyor, bir şekilde yabancı sermayenin yeterli ve gerekli düzeyde giriş yapmasını, bunu mümkün kılacak siyasi tedbirlerin alınmasını bekliyor. Bunu bilenler ise çaresizlik içinde, başta IMF olmak üzere borç verebilecek olanları çözüm gibi görmeye başlıyor. Küresel durgunluk ortamında klasik IMF programlarının çalışmayacağını kabul etmek istemiyor.
Pek çok ülke durgunluk bataklığından çıkmak için kamu harcamalarını artırmaya ve bu yönde kurtarma paketleri açmaya çalışıyor. Fakat biz yapamıyoruz! IMF verdiği kaynakları geri alabilmek iç talebi daraltan önlemlerle tanınıyor ve küresel durgunluk ortamında bu yaklaşım ancak sorunları ağırlaştırıyor. IMF yeni nesil iç talebi canlandırmaya öncelik veren bir program hazırlasa, bu kez aktardığı kaynakları geri alamayacak!.. Hal böyle olduğu için IMF'nin peşinden gidip programı destekleyecek başka yabancı sermaye girişi de ya mümkün olmayacak ya da yetersiz kalacak. Durgunluğu artırmak yerine iç talebi harekete geçirmek için kaynak aktaran IMF programlarında ise mali kuralın yerini muhtemelen ileride ciddi sıkıntılar yaratabilecek siyasi koşullar alacak...
Bütüncül çözüm ufukta görünmüyor. Buna rağmen durgunluğun aşılacağı yönünde beklentiler oluşturmak, yeniden geniş kitleleri yönlendirebilmek adına yeni hikayeler aranacak, gerçekleri anlatmak ve bütüncül çözüm aramak yerine hikaye üretmeye çalışanlar, sadece günü veya kendilerini kurtarmayı amaçlıyor olacak. Orta vadede sorunlar ağırlaşıyor, durgunluk dalga dalga derinleşiyor olmayı sürdürecek. Kimin eli kimin cebinde belli olmayacak ve güvensizlik büyüyecek...
Yeni hikaye aramak, gerçekçi olunamadığı için kalıcı çözüm niyetinin olmayışının itirafıdır...