Yeni gümrük tarifeleri Türkiye’nin işine nasıl yarar?
Olup biteni hepimiz görüyor, Hollywood filmi izler gibi izliyoruz. ABD arttırıyor, Çin arttırıyor. Çin arttırınca ABD yeniden arttırıyorum diyor. Dünyanın sadece ABD’nin ekseni etrafında döndüğünü sanan, vergileri ertelemem deyip ertesi gün 90 gün erteleme kararı veren bir Trump ile dünya daha ne kadar karışacak göreceğiz.
Durum mademki böyle, mademki gümrük vergileri şimdilik ‘Çin hariç erteleme kararı olsa da’, bu seviyelere ulaşırken, ülkemiz içinse erteleme sonrası yüzde 10 olacak ise, mevcut durumu nasıl lehimize çeviririzi konuşmak gerekiyor. Ne de olsa Çin’den gelecek ürünlerin maliyeti böylesi artacağı için alternatifler hızlıca devreye girecektir.
Türkiye’den ABD’ye en çok ihracat yapılan ürün grubumuz 1,52 milyar dolarla kimya. Ardından 1,21 milyar dolarla otomotiv, sonrasında hazır giyim sektörü geliyor. Halı, elektronik, mücevher, makine diye ilerliyor liste. Toplam ihracatımız yaklaşık 16,4 milyar dolar.
Türkiye’nin 262 milyar dolarlık toplam ihracatı içerisindeki payı yüzde 6,30. ABD’den ithalatımız ise 16,3 milyar dolar. İhracatımız ithalatımızın biraz da olsa üzerinde. ABD’nin Türkiye’den ithalatı 3,2 trilyon dolar ve toplam ithalatının yüzde 0,46’sı. Yani mevcut durumda ne Türkiye açısından ABD’ye ihracat yaşamımızda önemli bir yere sahip, ne de ABD için Türkiye’den yapılan ithalat.
Vergi tarifelerini doğru okumak gerekiyor
Kafalar biraz karıştı. Trump’ın açıkladığı vergiler salt gümrük vergisi mi, yoksa ilave mi geldi diye. Hemen cevaplayalım, açıklanan oranlar mevcudun üzerine eklenen oranlar. Örneğin Çin’den ithalatta mevcut oran yüzde 11,5’ten, 125’lik artış ile 136,5’a yükseldi. Borsa coştu, piyasalar nefes aldı. Ama atlanmaması gereken çok önemli bir husus vardı ki, toplam ithalatının yüzde 14’ünü oluşturan Çin’den ithalatlarındaki vergi oranı fahiş bir seviyeye ulaştı.
ABD’de kullanılan tüketici ürünlerinin büyük bölümünün Çin’den geldiği göz önünde bulundurulduğunda, bu artıştan asıl zararı Amerikan vatandaşları görecek. ABD’nin Çin’e uyguladığı tarife artışı kısa vadede tüketicilere fiyat artışı olarak yansıyacak. ABD’nin Yale Üniversitesine bağlı Budget Lab’in verilerine göre, yeni tarifeler, ABD’de fiyatları yılda yüzde 2,3 artırarak ülkede bir hane halkına yılda ortalama 3 bin 800 dolar ek maliyet getirecek.
Ülkemiz bu durumdan nasıl kârlı çıkar?
Bundan sonra ABD, Çin’den aldığı ürünlerin önemli bir kısmını farklı ülkelerden sağlamak durumunda. Tüketim malzemeleri olarak adlandırılan ve üretim gücümüzün olduğu bazı sektörlerde daha atak davranmamız şart. Başta hazır giyim, tekstil, deri, plastik eşya gibi eşyalar daha potansiyel görünse de bu sektörlerle sınırlı kalmaksızın hemen her sektörde ihracat şansımızın olduğunu söyleyebilirim.
Otomotiv, kimya, makine ve mücevher sektörleri de önemli şansımızın olduğu alanlar. Ancak bu iş sadece konuşmak ile olmaz; eğer biz bu fırsatı kullanmak istiyor isek Ticaret Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı başta olmak üzere devlete çok ciddi iş düşüyor. Çin’in ihracatı arttırmak için uyguladığı modelin yakından incelenmesi ile evvela kollar sıvanabilir. Evvela navlun, yani taşıma giderleri konusunda çok ciddi bir devlet desteği olmalı, zira ABD Türkiye’ye uzak olduğu için lojistik maliyetler yüksek.
Rekabet üzerinde önemli bir etkisi olan taşıma maliyetlerinde, özellikle uçak navlununa verilecek destekle süre ve maliyet dezavantajı ortadan kaldırılabilir. Devlet burada navlunu uzun bir süre sübvanse etmeli. 15-16 Mayıs’ta ABD’de düzenlenecek olan 40.Amerikan Türk Konferansına daha yüksek katılım sağlanmak üzere vizesi olan tüm iş insanları devlet destekli götürülmeli, ikili görüşmeler desteklenmeli. Eximbank ABD’ye ihracat yapacak firmalara özel bir kredi paketi hazırlamalı, faizler düşük olmalı.
Çok dinamik bir ‘ABD Ar-Ge’ masası kurulmalı ve potansiyel ihracatçılara ücretsiz ve doğrudan danışmanlık hizmeti verilmeli, potansiyel firmaların bilgileri kendilerine verilmeli. Yazışmalar yapılmasına dahi destek verilmeli, ama ne olursa bunlar çok hızlı hayata geçirilmeli. ABD’ye ihracat yapacak olan firmaların her birisini Turquality kapsamındaki firma gibi destekleyecek ihracat yardımlarının hacmi ve boyutu arttırılmalı.
Bu reçete umuyorum doğru makamlar tarafından görülür ve dikkate alınır. Türkiye’nin büyüme stratejinin ihracat olduğunu düşünerek atılacak bu adımların hemen devreye alınması halinde, çok değil, 2-3 yıl içerisinde 16,5 milyar dolarlık ihracatımızı on katına çıkaracağımıza şimdiden bahse girerim. Daha ileride yabancı yatırımcıların gelmesinin önemine değineceğim, şu aşamada bizim üretici ihracatçılarımızın mevcut imkanlar ile yapabilecekleri bence çok daha öncelikli.