Yeni gerçeklik?
Murat Berk / YAPI KREDİ YATIRIM
Emtia özellikle de gıda ve petrol fiyatlarının yarattığı kötü sarmal devam ederken, gelişmekte olan ülkelerin, (özellikle de Asya'daki) uzun bir arz şoku riskine karşı stratejik petrol rezervlerini arttırmak peşinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu tip önlemler tek bir ülke için makulken, başka ülkelerin de - buna iştirak etmesi aslında istenmeyen sonuçlar yaratabiliyor. Diğer şartlar da uygun olduğunda, bu tip eylemler fiyatların daha da yukarıya çıkmasına neden olabiliyor. Örneğin Filipinler enerji güvenliğini sağlayabilmek için petrol rezervlerini, ülkenin ihtiyacını 30 gün, rafinerileri ise en az 15 gün yetecek kadar tutma zorunluluğu getirdi.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki sosyal huzursuzlukların başka ülkelerin de stratejik rezervlerini arttırmak için için ham petrol alımlarını hızlandırması beklenebilinir. Örneğin Çin ve Hindistan'da daha gelişmiş sayılan ülkelere nazaran stratejik petrol rezervleri çok daha düşük seviyelerde olduğunu eklemeliyiz. Çin stratejik rezervlerini doldurmak işlemine 2006'da başladı. Kısa sürede kendi planının ilk aşamasında 102 milyon varil biriktirdi. Programın ikinci aşamasında 168 milyon varil daha biriktirmeyi ve 2020'de 500 milyon varile ulaşmış olmayı planlıyor.
Pamuk fiyatlarında da benzer dinamikler göze çarpıyor. Dünyanın dördüncü büyük pamuk üreticisi olan Avustralya'daki pamuk hasatının yüzde 80'den fazlasını şimdiden satın alınmış olduğu haberleri geliyor. Pamuk vadeli fiyatları da geçen hafta tarihi bir rekor kırdı ve son bir sene içinde fiyatlarını ikiye katlamış oldu. Bu arada dünya çelik fiyatlarının da (MEPS isimli şirkete göre) geçen ay yüzde 10 arttığını belirtelim.
Süt tozu fiyatları da tarihi bir rekor kırdı ve iki hafta öncesine göre yüzde 15 artarak ton başı 4 bin 958 dolara ulaştı.
Olaylara bunların ne önemi var, fiyatlar artar sonar talep ve arz dengelenir gibi de bakılabilir. Fakat burada üzerinde düşünülmesi, çok detaylı araştırılması gereken bir konu ve soru var: Emtia fiyatları ve birçok başka önemli ekonomik girdi için tarihi normlar artık geçerliliğini kaybediyorsa, özellikle emtiaların daha uzun süreli olarak daha yüksek fiyatlarda seyretmesi "yeni gerçeklik" mi?
Böyle bir durumda büyük oranda "ucuz" hidrokarbon temelli yakıtların tüketilmesine dayanan bazı sanayi, tarım, ulaşım, iletişim gibi sektörlerin geleceği nasıl şekillenir? Bireyleri ve ülkeleri nasıl bir gelecek bekliyor?
Tarihçiler arasında görüş ayrılıkları yaratsa da Fransız Devrimi, Roma İmparatorluğu'nun çökmesi ve Maya Uygarlığı'nın dağılması gibi olayların önemli nedenleri arasında özellikle gıda fiyatlarının artması ve/veya arzının ciddi azalmasını gösterebiliriz. Rwanda'da 1994 yılında yaşananın kitlesel katliamın sebepleri arasında kıt kaynakların paylaşma kavgasının en önemli sebeplerden biri olduğu ifade eden ciddi çalışmalar da var. Tarihin her zaman tekerrür etmeyeceğini ve bu örneklerin yön gösterici olmayabileceğini de eklemek gerekiyor. Tüm bunların yanında geçmişte yaşanan örneklerin olasılıkları daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını da unutmamak gerekiyor.
Şu an "gerçekçilik" diye bildiklerimiz dışında başka "gerçeklikler" olabileceğini düşünmemiz gerekiyor. Belki de çoğunluk daha kısa vadeli performans kaygısı ile biraz ötesini (örneğin 1 yıl) planlamaya çalışıyor. Bunda da başarılı olduklarını hatta en doğrusunu yaptıklarını düşünüyor olabilirler...
Ayrıca, çoğunluğun kısa vadeli motifler ile hareket etmesi daha orta ve uzun vadede herkes için beklenmeyen olumsuz sonuçlar doğurabilir. İşte bu noktada konu "sürüden" sapmayı ve olaylara değişik perspektiften, uzun vadede bakmayı göze alabilen kişi ve kurumlara geliyor. Zira bazılarının şu an algılanan "gerçekliğin" dışında da başka ihtimaller olabileceğini düşünüyor ve bunun için çalışıyor olmaları gerekiyor.