Yeni ekonomi yeni Türkiye

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

 

Yeni hükümetin programında ekonomiye dair söylenenler, yakın zamana kadar süren
tartışmalara da noktayı koydu. Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in yeni hükümette koltuklarını
korumaları, piyasalara ekonomik istikrarın sürdürülmesinden taviz verilmeyeceği; önceki
hükümet döneminde ekonomik konularda ortaya çıkan sürtüşmelerin bu defa olmayacağı
yolunda verilen bir mesajdır. Büyüme potansiyelini artıracak bir politika izlenerek hedeflere
ulaşılacağını açıklayan Başbakan Davutoğlu, yeni Türkiye’nin yeni ekonomi ile büyüyeceğini
söylüyor. 2023 hedefi, ihracatı 500 milyar, kişi başına milli geliri 25 bin dolar, 10 büyük
ekonomi arasında yer alan bir Türkiye. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde
koyduğu bu hedefe jeopolitik ve ekonomik risklerin olabildiğince arttığı dünyada ne zaman
ulaşılacağı bilinmese de, şimdiye kadar ki tüketime dayalı ekonomi politikasıyla büyümenin
sürekliliğini sağlamanın imkansızlığı artık görülmektedir. Siyaset ve iş dünyasının üretim ve
ihracat artışına odaklı bir büyüme modeline sahip çıkması, ekonominin geleceğine ait umutları
güçlendiriyor. Büyümenin hızlandırılması ve sürekliliği ekonomide köklü yapısal değişiklikler
yapılmasına, teknoloji yoğun ürünlerin ihracatına dayalı büyüme stratejisinin hayata
geçirilmesine bağlıdır.

***
Yatırım ortamının iyileştirileceği, Türkiye’nin uluslararası yatırımcıların gözünde yatırım
yapılabilir ülke algısının güçlendirileceğinin belirtildiği programda, vergi mevzuatının
sadeleştirilmesi, vergi tabanının genişletilmesi ve kamu harcamalarının finansmanında doğrudan
vergilerin payının artırılacağına ilişkin açıklamalar dikkat çekiyor. Vergi kaçaklarını azaltmanın
dışında gelir bölüşümünü de iyileştirecek bu düzenlemeler büyümenin sürekliliğine da katkıda
bulunacaktır. Ekonomik hedeflere ulaşmak için uluslararası yatırımlar, özellikle doğrudan
olanları hayati önemi haiz. Gerek tasarruf, gerekse teknoloji açığının kapatılması açısından
doğrudan yabancı yatırımların ekonomi içindeki önemi artmaktadır. Likidite bolluğunun azaldığı
ortamda doğrudan yabancı yatırımlar konusunda ülkeler arasındaki rekabet daha da artacaktır.
Hepsi birbirine bağlı bu hedefler arasında Türkiye’nin gelecekte dünya ekonomisindeki yerini
belirleme açısından en önemli olanları tasarruf oranı ve eğitim kalitesidir. 21. yüzyılda bilimsel
düşüncenin ve ileri teknolojinin ülke kalkınmasında önemi artmıştır. Var olan teknolojileri
uygulamanın ötesinde, yeni teknolojiler üretmek büyüme hızının yükseltilmesi için şart. Türkiye
bu dönüşümü ancak, rasyonel, dünyaya açık, bilimi rehber edinen nesiller vasıtasıyla
gerçekleştirebilir.

***
Önümüzdeki dönem, siyaset ve ekonomi arasındaki etkileşimin arttığı bir dönem olacaktır.
Siyasi gelişmeler ekonominin gidişatını etkilerken, ekonomideki gelişmeler de muhtemelen
siyasetteki gelişmelere yön verecektir. Ortadoğu ve Ukrayna’da çatışmalar devam ederken,
Avrupa’da deflasyon riskinin artmasının cari işlemler açığını arttırması muhtemel. Cari işlemler
açığının azalması, ihracatta teknoloji yoğun ürünlerin payının olduğu kadar tasarrufların da
arttırılmasına bağlı. Yükselen piyasa ekonomileri arasında Güney Afrika hariç işsizlik oranının
en yüksek olduğu ülke Türkiye. TÜİK verilerine göre, mayıs ayı işsizlik oranı yüzde 8.8.
Mevsimsel etkilere göre düzeltilmiş oran ise yüzde 9.2. Teamül de, doğru olan da işsizliğin
hesaplanmasında mevsimsel etkilerden arındırılmış oranın dikkate alınması yönünde olduğundan
işsizlik artmıştır. Türkiye, gençler arasındaki yüksek işsizlik ve işgücüne katılım oranının
düşüklüğü ile de dikkati çekiyor. Genç nüfus arasındaki işsizlik oranı yüzde 15.8 iken, yüzde
50’yi biraz geçen işgücüne katılım oranı, içinde yer aldığımız ülkeler grubuyla
karşılaştırıldığında oldukça düşük. Kısa bir süre önce Moody’s tarafından yapılan açıklamayı
dün de Fitch’in açıklaması takip etti. Fitch, dış finansman ihtiyacı yüksek, siyasi kırılganlıkları
olan ülkelerin kredi notlarının siyasi ve ekonomik gelişmelerden etkileneceğini söylüyor. Kredi
derecelendirme kuruluşlarının açıklamaları tüm ülkeler, özellikle Türkiye gibi ekonomisini dış
kaynakla ayakta tutabilen ülkeler açısından çok önemli. Bu açıklamaları bazılarımız dikkate
almasa bile yatırımcılar almaktadır. Kredi derecelendirme kuruluşlarının uyarılarını dikkate alsak
galiba iyi olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016