Yeni Ekonomi Programı’nın satır aralarında ne yazıyor?
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan ve 2020, 2021 ve 2022 yıllarını kapsayan Yeni Ekonomi Programı’nın bir görünen yüzü var, bir de görünmeyen yüzü.
Görünen yüzdeki oranlar, büyüklükler zaten açıklandı. Biz de değineceğiz bunlara.
Ama bizim asıl üstünde durmak istediğimiz oranlar ve büyüklükler başka. Görünmeyen yüzde olanlar...
Açıklanan oranlara, büyüklüklere ulaşabilmesi için özellikle bu yıl nasıl bir performans sergilenmesi, ne olması gerekiyor, önemli olan bu.
Çünkü ilan edilen büyüklüklere ulaşmak satır aralarında gizli olan örtülü hedefleri tutturmakla mümkün.
Büyümede bu yıl zor, 2020 kolay
Albayrak’ın açıklamasına göre bu yılın büyüme hızı yüzde 0.5 olarak tahmin ediliyor. Sonraki yıllar için büyüme hızı hedefimiz ise yüzde 5 düzeyinde.
2020 ve sonrası için öngörülen yüzde 5’lik büyüme hedefi, o yılların özellikle cari açık hedefiyle uyumsuzluk gösteriyor. Buna daha sonra değineceğiz.
Ama bu yüzde 5’ler içinde en gerçekleşebilir görünen 2020’nin yüzde 5’idir. Her ne kadar bu yılın yüzde 0.5’lik oranından sonra bir anda yüzde 5 gibi bir düzeye çıkmak tuhaf gibi geliyorsa da aslında en azından 2020’nin yüzde 5’i büyük ölçüde bu yılın düşük oranı sayesinde gerçekleşebilir. Bu gerçeği gözden kaçırmamak gerekir. Dolayısıyla gerçekleştirilmesi daha zor olan yüzde 5’ler, sonraki yılların yüzde 5’leridir.
Peki bu yılki büyüme yüzde 0.5’i bulur mu ya da nasıl bulur, buna da bakmak gerekir.
Türkiye bu yılın ilk yarısında yüzde 1.9 küçüldü. Büyümeyi yılın tümünde yüzde 0.5 düzeyine çıkarmanın matematik koşulu çok net. Yılın ikinci yarısında yüzde 2.7 büyüme sağlanabilirse yılı yüzde 0.5 büyüme ile kapatacağız.
İlk yarıdaki yüzde 1.9 küçülmeden sonra ikinci yarıda yüzde 2.7 büyümeye...
Bu tabii ki mümkün. Ama bunun nasıl olabileceği konusu pek net değil.
2021’den itibaren her yıl yüzde 5 büyümek nasıl olacak peki? Üstelik bu yıllarda cari açığımızı sıfıra indireceğiz. Bunu, ihracatı çok artırarak yapacaksak, bu ihracat için gereken yatırımı ne zaman ve nasıl gerçekleştireceğiz? Böylesine yüklü ihracat için ithal girdiye artık eskisi kadar ihtiyaç duymayacak mıyız?
Yoksa cari açığı dış ticaret ayağıyla değil de turizm geliri gibi kalemlerde sağlayacağımız müthiş bir artışla mı sıfıra çekeceğiz? Hedefler buna pek elverecek gibi değil.
Bu yıl 26.4 milyar dolar olarak beklenen dış ticaret açığının 2022’de 47 milyar dolar olması öngörülüyor. Neredeyse 20 milyar doları aşan bir artış var. Bu dönemde turizmde beklenen artış ne kadar, 17.5 milyar dolar. Bu yıl 29 milyar dolar olan turizm gelirinin 2022’de 46.5 milyar dolara ulaşacağı varsayılıyor. Yani dış ticaret açığını turizmin telafi etmesi zaten beklenmiyor bile...
Dolayısıyla bu yıllarda ya büyüme yüzde 5’i bulmayacak ya cari açık sıfır düzeyine çekilemeyecek. Bu biraz da hem faizi, hem kuru aynı anda kontrol etme sevdasına benziyor. Sonuç olarak ikisinden biri gerçekleşmeyecek.
Kur tahmini bu yıl için 5.70
GSYH’nin cari fiyatlara göre olan büyüklüğü ve dolar cinsinden büyüklüğü açıklanıyor. Bu iki büyüklüğün kıyaslanmasıyla da ekonomi yönetiminin doları hangi düzeyde tahmin ettiği sonucuna ulaşılıyor.
Buna göre dolarda bu yılın ortalama kuru 5.70 olarak tahmin ediliyor. Dolarda yıl ortalaması olarak 2020’nin kuru 6 lira, 2021’in kuru 6.41 lira, 2022’nin kuru da 6.74 lira olarak öngörülüyor.
Kişi başına gelir tahminleri de şöyle: 2019 9.093 dolar, 2020 9.738 dolar, 2021 10.144 dolar, 2022 10.534 dolar.
İşsizlik tahmini; olmayacak duaya amin!
Önce gelin bu yılın tahminini ve gelecek üç yılın hedeflerini aktaralım.
İşsizlik oranının bu yılın ortalamasında yüzde 12.9'da kalacağı tahmin ediliyor. Hedefler ise 2020 için yüzde 11.8, 2021 için yüzde 10.6, 2022 için ise yüzde 9.
Yıllık işsizlik oranı, üç aylık dönemleri kapsayacak şekilde ve ortada kalan ayın adıyla açıklanan oranlardan yola çıkılarak hesaplanıyor. Ortada kalan ayların toplamının ortalaması yıllık işsizlik oranını veriyor. Yani şubat, mayıs, ağustos ve kasım aylarının işsizlik oranının ortalaması bizi yıllık orana götürüyor.
Gelelim bu yılki duruma... Şubat ayındaki işsizlik oranı yüzde 14.7, mayıs ayındaki oran ise yüzde 12.8 oldu. Bu iki ayın, bir başka ifadeyle yılın ilk yarısının ortalaması yüzde 13.8.
Temmuz, ağustos ve eylül ortalamasını gösteren ağustos ayındaki işsizlik ile ekim, kasım ve aralık ortalamasını gösteren kasım ayındaki işsizlik çok büyük olasılıkla aynı oran olmayacaktır. Ancak yıllığa ilişkin tahmin yaparken bu oranların aynı olacağını varsaymak durumundayız.
Yıllık yüzde 12.9’un tutması için ağustos ve kasım aylarındaki oranların yüzde 12 olması gerekiyor.
İşsizliğin her yıl bir çanak eğrisi çizdiğini ve mayıs ya da hazirandan itibaren yükseldiğini herkes biliyor. Nitekim bu yıl da mayısta yüzde 12.8 olan işsizlik haziranda yüzde 13’e çıktı.
Dolayısıyla ilk yarı ortalaması yüzde 13.8 olan işsizlik, ikinci yarıda genel eğilimin tam zıttı bir gidişatla nasıl yüzde 12’de kalacak, belli değil.
İşte o yüzden işsizlik tahmini için "Olmayacak duaya amin deniliyor” diyoruz ya...
Enflasyonda bu yılın tahmini gerçekçi
TÜFE’de bu yılki artış yüzde 12 olarak tahmin ediliyor. Geçen yıl açıklanan Yeni Ekonomi Programı’ndaki tahmin yüzde 15.9, Merkez Bankası’nın son enflasyon raporundaki tahmin de yüzde 13.9’du. Şimdi tahmin yüzde 12’ye çekildi.
Ağustos sonunda yüzde 15 düzeyinde bulunan, eylül sonunda muhtemelen tek haneye inecek ve ekimde de yine tek hanede kalacak olan yıllık TÜFE’nin yıl sonunda yüzde 12'ye yükselmesi normal. Çünkü geçen yılın kasım ve aralık aylarında fiyatlar gerilemişti; bu yıl ise benzeri bir gerileme yaşanması söz konusu değil.
TÜFE yılın ilk sekiz ayında yüzde 7.35 artış gösterdi. Yıl sonu tahmini olan yüzde 12 için kalan dört aydaki artışın yüzde 4.3’ü aşmaması gerekiyor.
Eylül-aralık dönemi için yüzde 4.3 çok makul bir oran. 2003-2017 dönemini kapsayan 15 yılda bu son dört ayın ortalama artışı yüzde 4.07. Geçen yılın son dört aydaki artışı yüzde 7.14’ü bulmuşu.
Peki TÜFE’de 2020’nin yüzde 8.5’lik, 2021’in yüzde 6’lık ve 2022’nin yüzde 4.9’luk hedefleri...
Bu yılki TÜFE’yi yüzde 12'de tutabilecek gibi görünmemizin temel nedeni geçen yılın baz etkisi. Yüksek oranların yerine görece düşük oranlar girdikçe yıllıkta gerileme yaşadık. Ama bu durum bitiyor. Kasım ayıyla birlikte yıllık oranın yeniden yükselmeye başladığını göreceğiz.
Dolayısıyla 2020 hedefi olan yüzde 8.5 pek kolay tutturulabilecek bir oran gibi görünmüyor. Kaldı ki enflasyon oranı küçüldükçe hareket alanı daralıyor. Yüzde 25’ten yüzde 12’ye inmek daha kolaydır da, çok daha düşük oranlı bir gerilemeye işaret eden yüzde 12’den yüzde 8.5’e inmek daha zordur. Biz gelecek yıl bu zorluğu yaşayacağız.