Yeni düzenlemeler bankacılık sektöründe büyüme baskısını arttırıyor
Selim Elhadef - EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri
EY’nin bankacılık sektörü için özel olarak hazırladığı 2017 Küresel Düzenlemeler Görünümü Raporu, sektörün bu yeni düzenleme ortamında kâarlılığı nasıl sürdürülebilir kılabileceği konusunu mercek altına alıyor. Rapora göre; küresel ekonomik ortam bankaların üzerindeki baskıyı şiddetlendiriyor. Faiz oranlarının genel olarak düşük seyretmesi bankaların gelirlerini zayıflatırken, ABD’de başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump’ın daha korumacı ekonomi politikaları benimseyeceği ihtimali de bankaları temelden etkileyecek unsurlar arasında yer alıyor. Öte yandan Çin’de zayıf büyüme, Hindistan’da banknot reformu, Japonya’da devam eden ekonomik durgunluk, Almanya ve Fransa’da seçim ve Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkış (Brexit) sürecinin başlaması da bankacılık sektöründe ciddi belirsizlikler oluşmasına neden oluyor.
Global olarak bakıldığında bankacılık sektörü, 2017 yılında yeni düzenlemeler nedeniyle dört ana alanda bir yandan yükümlülüklerini yerine getirirken bir yandan da büyüme hızını korumaya çabalayacak. Giderek sıkılaşan sermaye ve karşılık oranlarının yönetimi, kriz yönetimi planlamasının günlük işletme sürecine entegre edilmesi, yasal uyum risklerinin kontrol altında tutulması ve kurumsal yönetişim uygulamalarının daha da iyileştirilmesi bu yıl bankaların en büyük öncelikleri arasında yer alacak.
Türkiye’de bankacılık sektörü yasal altyapısının global düzenlemeler ile aynı yönde gelişmeye devam ettiğini gözlemliyoruz. Nitekim, Avrupa Komisyonu’nun geçtiğimiz günlerde BDDK’nın düzenleyici ve denetleyici çerçevesinin Avrupa Birliği mevzuatı ile eşdeğer olduğunu kabul eden bir karar alması bu görüşümüzü destekliyor. BASEL III ile uyum konusunda da takvim planlandığı şekilde ilerliyor. Ana akım gelişmeler bu şekilde devam ederken, Türkiye’deki ekonomik yavaşlamanın tersine çevrilmesi amacıyla dönemsel olarak kredi büyümesini destekleyici yönde adımlar atıldığını da gözlemliyoruz. Yeniden yapılandırma imkanlarının genişletilmesi, kredi karşılık oranlarının ve zorunlu karşılıkların düşürülmesi, bankacılık yasasında kredi kararlarının yaptırımlarını düzenleyen maddelerde yapılan değişiklikler beraber düşünüldüğünde 2017’de büyümeyi destekleyici önlemlerin yasal çerçevede öne çıkacağını öngörebiliriz. Türkiye’nin kredi notunun indirilmesi nedeniyle risk ağırlıklarında yaşanacak artışların sermaye oranlarındaki olumsuz yansıması da dönemsel bir etki olarak değerlendirilmelidir.
Küresel ekonomik ve politik ortamın bankacılık sektörü üzerindeki baskılayıcı etkisi, düzenleyici kurumların talepleri ve teknoloji şirketlerinin giderek daha fazla bankalara alternatif finansal çözümler üretiyor olması (FinTech) gibi etmenler sektör yöneticilerinin karar alma süreçlerinde belirleyici rol oynamaya bu yıl da devam ediyor. Ancak bankaların asıl baskıyı yatırımcı talepleri tarafında hissettiği söylenebilir. Bankaların sürdürülebilir bir iş modeli ile birlikte sermaye maliyetinin üzerinde özsermaye karlılığı üretmesi yatırımcılar için en önemli kriter olarak öne çıkıyor. Diğer taraftan düzenleyici kurumlar, bankaların yukarıda belirttiğimiz dört ana konuya ilişkin uygulama süreçlerini şeffaf bir şekilde sergilemelerini talep ediyor. Biraz daha detaylandırmak gerekirse bankalardan veri, analiz ve fonksiyonel kabiliyetlerin şemalandırılması konularında gelişim bekleniyor. Bu taleplere ek olarak; farklı ülkelerden düzenleyiciler küresel standartların yerel normlara adaptasyonu konusunda ayrı açıklamalarda bulunuyor. Dolayısıyla uygulamada tek bir standart olduğu söylenemez. Bu durum bankalar için karmaşıklığı ve maliyetleri artıran bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
Bankacılık sektörünün üstesinden gelmesi gereken bu gelişmeler bir yana teknolojinin sunduğu yeni imkânlar bankaların maliyetlerini azaltmasına, riskleri daha kolay yönetmesine ve müşteri memnuniyetini iyileştirmesine olanak veriyor. Bu noktada siber güvenlik tehditlerinin her geçen gün artış gösterdiğinin gözden kaçırılmaması ve banka içi gerekli mekanizmaların güçlendirilmesi gerekiyor. Bankalar, büyümeyi sürdürülebilir kılmak için 2017 ve sonraki yıllarda yatırımcı iştahını çekecek girişimlerde bulunmak zorunda. Buna karşın yatırımcıların yeni düzenlemeler ile birlikte bankalar üzerinde daha sıkı takip ve inceleme eğiliminde olmaları bekleniyor.