Yeni düzenleme vergi mükellefleri için ne anlama geliyor?

Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR
Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR [email protected]

1 Haziran 2024’den itibaren kişisel veri­ler, kişinin rızası olmaksızın yurt dışı­na aktarılmaya başlandı. Bu bilgilere tabi ki vergi mükelleflerine ait bilgiler de dahil.

Uluslararası anlaşmalar

Vergi mükelleflerinin bilgileri, farklı ulus­lararası anlaşmalar çerçevesinde yurt dışına aktarılıyor. Bunlardan doğrudan vergi huku­kuna ilişkin olanlar;

Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması (ÇVÖA), Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardım Sözleşmesi,

Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik De­ğişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması (CRS MCAA),

Ülke Bazlı Raporların Değişimine İliş­kin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşma­sı (CBCR MCAA) Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Geniş­letilmiş Bilgi Değişimi Yoluyla Uluslarara­sı Vergi Uyumunun Artırılması Anlaşması (FATCA),

Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye Cumhuriyeti Yetkili Makamları Arasındaki Yetkili Makam Düzenlemesi, Türkiye Cum­huriyeti Yetkili Makamı ve Amerika Birle­şik Devletleri Yetkili Makamı Arasında Ül­ke Bazlı Raporların Değişimine İlişkin An­laşma’dır. Her bir anlaşma çerçevesinde yurt dışına aktarılacak bilgiler birbirinden farklı olduğu gibi, mükellefin haklarını koruyucu farklı mekanizmalar söz konusu.

Getirilen düzenlemenin anlamı

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda 2 Mart 2024 tarih ve 7499 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin özelliği, mükellefin rı­zası olmadan kendisiyle ilgili bilgilerin yurt dışına aktarılmasına izin vermekte olma­sı. Bunun için, bilginin aktarılacağı ülke, ül­ke içindeki sektör veya uluslararası kuru­luş hakkında Kişisel Verileri Koruma Ku­rulu’nun “yeterlilik kararı” vermiş olması yeterli. Bu karar, yasada belirlenen şartlar çerçevesinde verilmekte ve Resmi Gazete’de yayınlanmakta. Yeterlilik kararı, en geç dört yılda bir değerlendirilerek ileriye doğru et­kili olmak üzere değiştirilebilmekte, askıya alınabilmekte ya da kaldırılabilmekte.

Burada, 2013 yılında Vergi Usul Kanu­nu’na eklenen bir düzenleme ile, Gelir İda­resi Başkanlığı ile vergi incelemeye yapmaya yetkili olanlara, uluslararası anlaşmalarda yer alan bilgi değişimi hükümleri çerçeve­sinde geniş bir bilgi toplama yetkisi verildi­ğini hatırlatmak gerek.

Görüldüğü üzere, vergi mükellefleri artık sadece kendi vergi idareleri karşısında şeffaf değiller; sayısı ve kapsamı giderek artan şe­kilde başka devletlerin vergi idareleri de on­larla ilgili verilere sahip olabiliyorlar.

Mükelleflerin korunması

Kişisel verilerin korunması (özel hayatın gizliliği) bir temel haktır; sadece insanların değil, şirketlerin de bu hakkı mevcuttur. Baş­ka devletlerin Anayasasında olduğu gibi, ül­kemiz Anayasasında (md.20) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (md.8) açıkça düzen­lenmektedir. Bu hak, kişinin kendisiyle ilgili kişisel verileri hakkında bilgilendirilmesini, bu verilere erişmesini, bunların düzeltilmesi­ni veya silinmesini talep edebilmesini, amaç­ları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığı ile başkalarıyla paylaşılıp paylaşılmadığını öğrenebilmesini de kapsar.

Türkiye’de vergi mükellefleri, kişisel ve­rilerinin korunması bakımından, Anayasal düzlemde güçlü ama yasal düzlemde zayıf bir durumdalar. Burada, Anayasa (md.90) gere­ğince, usulüne göre yürürlüğe konulmuş mil­letlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğunu özel olarak belirtelim.

Vergi Usul Kanunu’ndaki vergi mahremi­yeti hükmü sadece, mükelleflerin kişisel ve­rilerinin vergi idaresi tarafından korunma­sını konu almaktadır. Yoksa, hangi kişisel verilerin vergi idaresi tarafından toplanabi­leceği, hangi süreyle ve ne şekilde kullanı­labileceğini değil. Üstelik Türkiye’de vergi idaresi, mükellefin haberi dahi olmaksızın bankalar dahil pek çok üçüncü kişiden mü­kellefe ait verileri onun haberi dahi olmak­sızın toplayıp, kullanabilmektedir. Bu baş­ka devletlerde bu kadar kolay değil.

Bu çok katmanlı konuda, Türkiye’deki vergi mükel­leflerinin, Anayasal haklarının yasal düzey­de ve başka devletlerin vergi idaresine karşı korunması için şimdiye kadar harekete geç­memeleri şaşırtıcıdır. Veri toplama, kullan­ma, depolama ve aktarmanın bu kadar kolay olduğu dijital çağda, mükellef kendi hakkına sahip çıkmayacaksa kim çıkacak?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İhtiyati haciz dalgası! 10 Eylül 2024