Yeni düzen yeni beklentiler  

İzel BATU
İzel BATU Farklı Bak Farklı Gör [email protected]

İş dünyası, sürekli değişen dinamikle­riyle her dönemde farklı ihtiyaç ve bek­lentilere ev sahipliği yapar. Ancak son yıl­larda bu değişim hiç olmadığı kadar hızlı ve köklü gerçekleşiyor. Pandemi, teknolo­jik dönüşüm ve toplumsal taleplerin artışı çalışanların kariyer ve yaşam beklentile­rini yeniden şekillendirdi. Artık iş hayatı­na dair klasik anlayışların bir kenara bıra­kıldığını ve işverenlerin de bu yeni düzene uyum sağlaması gerektiğini net bir şekilde görüyoruz.

Bu dönüşüm sadece çalışanla­rın istek ve ihtiyaçlarında değil, işveren­lerin stratejilerinde de büyük bir değişim yarattı. Eskiden bir çalışan için en büyük motivasyon, yüksek maaş veya üst düzey pozisyonlar olarak görülürdü. Ancak günü­müzde bu klasik motivasyonlar yerini daha farklı değerlere bırakıyor. Çalışanlar artık iş-yaşam dengesini korumayı, esnek çalış­ma saatlerine sahip olmayı ve işyerinde ai­diyet hissetmeyi her şeyden önde tutuyor­lar. Bu değişimler, iş dünyasında yeni bir kültürün doğmasına zemin hazırlıyor.

McKinsey’nin son çalışmalarında işve­renlerin yüzde 70’inin çalışan memnuniye­tini artırmak için yeni stratejiler geliştir­mek zorunda olduklarını belirtiliyor. Öyle ki, birçok işveren için çalışanların mutlulu­ğu, verimlilikle doğrudan ilişkilendiriliyor.

Randstad Workmonitor 2024 raporu, ça­lışanların yüzde 48’inin işin yaşamlarını olumsuz etkilediği takdirde o işi bırakmayı düşündüğünü gösteriyor. Bu veri, işverenle­rin, çalışan memnuniyeti ve iş-yaşam den­gesi konularında atacakları adımların ne ka­dar kritik olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Ayrıca, çalışanlar kendilerini geliştirme fırsatlarına daha fazla önem veriyor. İşve­renler, çalışanlarına yalnızca maaş veya terfi imkanı sunmanın ötesine geçmeli; on­ların mesleki gelişimlerini desteklemeli ve geleceğe yönelik beceriler kazanmalarına yardımcı olmalıdır. Yine Randstad raporu­na göre, çalışanların yüzde 72’si gelecekte­ki kariyer fırsatları için yetenek geliştirme ve eğitim programlarını önemli görüyor. Bu da gösteriyor ki, işverenler için yalnız­ca bugünün değil, yarının iş gücüne yatırım yapmak hayati bir gereklilik haline geldi. İşverenlerin çalışanlarıyla kuracakları bu uzun vadeli ortaklık, hem şirketlerin hem de çalışanların gelecekteki başarısı için te­mel bir unsur olacak.

İş dünyasında bu yeni normalin ne kadar kalıcı olacağını zaman gösterecek; ancak şu­rası kesin ki, işverenler esneklik, eğitim ve iş-yaşam dengesi gibi konularda çalışanları­nın taleplerine duyarlı olurlarsa, hem yete­neklerini elde tutma hem de iş verimliliği­ni artırma noktasında daha başarılı olacak­lar. Çalışanların değişen beklentilerine ayak uydurmak, şirketleri geleceğin rekabetçi iş dünyasında bir adım öne çıkaracaktır.

Maaş kadar önemli

Randstad Workmonitor 2024 raporu da tam bu noktada, küresel iş gücünün günü­müzde neyi talep ettiğine dair önemli ipuç­ları sunuyor.

Raporda, iş-yaşam dengesi­nin artık çalışanlar için maaş kadar önemli olduğu ve işverenlerin bu talepleri karşıla­yabilmek için daha yaratıcı yollar bulmala­rı gerektiği vurgulanıyor. Çalışanların bü­yük bir kısmı, kariyerlerinde ilerlemenin yanı sıra, kişisel hayatlarına daha fazla za­man ayırabilmeyi ve esnek çalışma model­lerini talep ediyorlar. Üstelik bu talepler, sadece gelişmiş ekonomilerde değil, küre­sel ölçekte yaygın bir trend haline gelmiş durumda. Rapordaki veriler, bu dönüşümü daha derinlemesine anlamamıza yardım­cı olurken, iş dünyasına da önemli dersler sunuyor.

Çalışanlar artık yalnızca kariyer basamaklarını tırmanmayı hedeflemiyor; bunun yerine kişisel hayatlarına daha faz­la zaman ayırmak, esnek çalışma şartla­rı ve işverenleriyle daha derin bağlantılar kurmak istiyorlar. Raporda öne çıkan bul­gulara göre, iş-yaşam dengesi (yüzde 93) çalışanlar için ücret kadar kritik bir faktör olarak görülüyor. Bu eğilim, iş dünyasında yeni bir normalin işaretçisi olabilir.

Esneklik politikaları

Pandemi sürecinde birçok çalışan, uzak­tan çalışmanın getirdiği esneklikle yaşam tarzlarını yeniden şekillendirdi. Ancak işve­renlerin artan şekilde ofise dönüş talepleri çalışanlarda bir çatışma yaratıyor. Raporda belirtilen verilere göre, çalışanların yüzde 37'si ofiste daha fazla zaman geçirme zorun­luluğu getirilirse işlerinden ayrılmayı düşü­nebileceklerini belirtiyor. Bu, işverenlerin sadece maaş veya kariyer fırsatları değil ay­nı zamanda çalışanlarının yaşam tarzlarına saygı duyacak esneklik politikaları geliştir­meleri gerektiğini gösteriyor.

Çalışanların istekleri ve işverenlerin bek­lentileri arasındaki bu yeni dengeyi kurabi­len şirketler, yetenek çekme ve elde tutma konusunda avantaj sağlayacaklar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar