Yeni dünya düzeni
Rusya devlet başkanı Putin’in, Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nda yaptığı ‘’Sistem krizde. Yeni bir modele ihtiyaç var’’ açıklaması malumun ilamıdır. Putin hem küresel ekonomik sistemdeki dengesizliğe vurgu yaptı, hem de mevcut uluslararası ticari ilişkiler modelinin krize girdiğini belirtti. Bu bir bakıma Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra kurulan düzenin çatırdamasıdır. Dünyada jeopolitik çatışmalar her geçen gün artıyor. Belli başlı ülkelerde milliyetçi fraksiyonların ve aşırı sağ partilerin güç kazandığı görülüyor. Tabii bu durum ülkelerdeki lider karakterlerinin değişmesiyle de alakalıdır. Daha saldırgan, uç fikirlere sahip siyasetçiler ortaya çıkıyor. Trump gibi birisinin ülke içindeki popülaritesi hâlâ yüksektir. Amerikan ekonomisinin göreceli iyi performansı da bu durumu destekliyor. Amerika ile Çin arasındaki tansiyon Obama döneminde de yüksekti. Obama yönetimi, iki ülkenin birbirine bağımlılık derecesini kademeli biçimde düşürmeye çalışıyordu. Bu dengeli yaklaşıma, Çin de karşılık verdi. Trump yönetimi daha agresif davranıyor. Çin yönetimi bugüne kadar sakin kaldı. Bu yaklaşım her an değişebilir. Çin’de yapılan araştırmalarda, Amerika karşıtlığının pekiştiği görülüyor. Avrupa’da da milliyetçilik akımı kendisini her yerde hissettiriyor. İtalya’nın merkezinde olacağı bir Avrupa Birliği (AB) krizi kapıda bekliyor. İngiltere’nin AB’den çıkışı ayrı bir dönüm noktasıdır. May istifa ettikten sonra başbakanlık için adı geçenlerin hepsi AB’den anlaşmasız bir çıkışa sıcak bakıyorlar. İtalya ile AB arasındaki potansiyel gelişmeler, Birleşik Krallık için de kritik olacak.
Politikacılar, ekonomik gerçeklerden bağımsız olarak ajandalarını uyguluyorlar. Amerikan ekonomisinin önümüzdeki dönemdeki performansının daha zayıf olacağının emareleri görülüyor. Kısa vadeli faizlerin uzun vadeli faizlerden yüksek olması, bir resesyonun kesin habercisi olmasa da, gelecekteki büyümenin ve enflasyonun düşük olacağının sinyalidir. Trump yönetimi piyasanın verdiği bu net mesajla ilgilenmiyor. Gümrük vergilerini artırmanın, ticaret yapılan ülkeleri dize getireceğini düşünüyor. Çin ekonomisinden de olumlu sinyaller gelmiyor. Çin devlet başkanı Şi Cinping’in ‘‘Ekonomide belirgin bir iyileşme gözleniyor’’ ifadelerine takılmayın. Makyajlanmış ekonomik verilere rağmen resim ortadadır. AB’de Almanya ve İtalya ekonomik durgunluğun kıyısında dolaşıyor. İngiltere’nin AB’den anlaşmasız çıkışının ekonomiye olası etkilerini, başta güçlü başbakan adayı Boris Johnson olmak üzere kimse tartışmıyor.
Dünya ekonomisinden gelen negatif sinyaller ve jeopolitik çatışmaların şiddetlenmesi, bir ekonomik kazaya yol açabilir. Bu kaza global bir resesyona neden olabilir. Ülkelerin politika tercihleri bu olasılığı güçlendiriyor. Dünya ticaretindeki dengeler ve jeopolitik ittifaklar değişecek.