Yeni dönemin gündemi: “yapısal reformlar”

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Uzmanı olalım ya da olmayalım hepimiz, ülkemizin ciddi “yapısal reformlara” ihtiyacı olduğunu söylüyoruz. Değişik çevrelerin ortak söylemi haline gelen “yapısal reform kavramının asgari bileşenleri” üzerine daha önce de yazdım. Yeni bir yönetim sisteminin yürürlüğe konduğu bugünlerde yapısal reform tasarlanırken asgari hangi bileşenlerin bütünsel etkilerine bakmak gerektiğini bir kez daha anımsatmanın yararlı olacağını düşündüm.

Yakın tarihimizi gözleyenler, ülkemizde “fikir üretiminin” yaygın olduğunu kolaylıkla saptayacaktır. Hemen hemen bütün siyasi iktidarlar, değişik zamanlarda onlarca reform önerisini kamuoyuyla paylaşarak ciddi beklenti yaratmıştır. Geri-bildirim döngüsünü kullanarak sorgulama disiplininiz olmadığı için beklentiler ile yaratılan sonuçlar arasındaki uyum sağlanamamıştır.

Reform fikrini dillendirme konusunda zenginiz, ama fikrin uygulanmasında “metodun netleştirilmesi ve paylaşılması” disiplini açısından fukara olduğumuzu da kabul edelim.
Reformlar konusunda kamuoyunu bilgilendirme ve uygulama sorumluluğu taşıyan hepimiz, içtenlikle sorunları çözmekten yanaysak, aşağıda başlıklar halinde özetlenen 8 yapısal reform bileşenlerini, karar sürecinde ne ölçüde değerlendirdiğimizi sorgulayalım.

1) Her “yapının” bir “fiziksel varlık tabanı” vardır; Fiziksel taban dikkate almadan yapılar oluşturulamaz.

Ele aldığımız konunun dört temel fiziksel bağlamını dikkate almalıyız: Birincisi, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin reformu yaşama taşımada yarattığı potansiyelin ne olduğunu açığa çıkarmaktır. İkincisi, her yapının bir işlevi ve kültürü olacaktır; o işlev ve kültürü oluşturan, yapıların içine hayat katan insanların kültürel bağları ve yeni kültür oluşturma istekliliği de dikkate alınmalı. Üçüncüsü, İnsan kaynağı bağlamı dikkate alınmadan bir yapı oluşturulamaz, oluşturulsa bile yapının içine hayat dolduramayız. Dördüncüsü, fiziksel yapı bağlamında “fiziki sermaye stokumuz” değerlendirmektir. İnsan eliyle yapılan enerjiden limanlara, yollardan dağıtım şebekelerine aklınıza gelen fiziki sermaye stoku da yapıyı oluşturan bileşenlerdir. Fiziki varlıklar arasında beşincisi ve ihmal edilmemesi gereken bir başka bileşen “örgütlenme düzeyidir.” Örgüt değişkenini dikkate almayan yapısal reform önerilerinen ayakları boşlukta kalır.

2) Ekonomide “üretim yöntemleri” ve “ürünler” de yapı bileşenleridir. Özellikle sayısal teknolojinin gündeme getirdiği akıllı ve bağlantılı ürünler, süreçlerin uçtan uca gözetimi ve denetimi, uzaktan kontrol imkanları gibi onlarca yeni gelişme de yapı tasarlarken özenle analiz edilmesi gereken bileşenlerdir. Yine sayısal teknolojinin gündeme getirdiği “üretim yöntemleri” ve “ürünlerin” doğalarındaki değişme de yapısal reform tasarımlarında sorgulanması gereken etkenlerdir. “Artırılmış gerçeklik” tasarımdan satışlara kadar karar verirken iç görülerimizi güçlendiren yeni teknik destektir.Yapısal reform önerdiğimizde, üretim yöntemleri ve ürünlerin artırılmış gerçeklik bağlantısını dikkate almalıyız. Tasarladıklarımız ile ulaştığımız sonuçlar arasındaki makası açıklayan “deneysel mesafeler” makasının çok açılmasını istemiyorsak, reform önerilerinin üretim yöntemleri ve ürünler bağlamını da özenle ve dikkatle analiz etmeliyiz.

Üretim yöntemleri ve ürün gibi yapı özelliklerini dikkate almazsak, yaşam biçimi ve yaşam tarzlarının etkilenme derecelerin öngörmemiş, başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesini ihmal etmiş oluruz. İndirgemeci bir yaklaşımın tuzaklarına yakalanarak kaynaklarımızı ciddi biçimde israf edebiliriz.

3) “ Finansal sistem ve finansal araçlardan” bağımsız bir yapı oluşturulamaz. Bankacılık sisteminin yapısı ile reform fikrimiz arasındaki etkileşimi analiz metodumuz belirlenirse, reform fikrinin sadece fikir düzeyinde kalması önlenir, bilincin temel bileşeni olan “beklentilerimizi” daha etkin yönetiriz. Yapı analizlerinin finansal boyut sorgulanırken, sigorta sistemlerinin yapısı, sermaye piyasaları ve diğer bütünleyici destek sistemlerinin de tasarlanan yapıyı nasıl etkileyeceğini öngörmeden ciddi bir yapısal reformda söz etmiş olmayız.Finansal araçlar bağlamında, sermaye piyasaları gibi diğer araçların gelişmişlik düzeyi de reform tasarımızda mutlaka analiz edilmeli, sadece yerel ölçekte değil, küresel ölçekte etkileşimleri dikkate alınmalıdır ki, tasarlanan reform etkili sonuçlar üretebilsin.

4) Yapısal reform fikrini hayata taşırken, temel yapı bileşenlerinden biri de “hukuk sistemi”dir. Hukuk alanında da bütünsel bir bakış gerekir. Önce özel hukuk alanında bütünleyici önlemler üzerinde kafa yorulmalı. Ticaret hukukunun hangi bağlamıyla ele alınması halinde etkili olacağı sorgulanmalı. Medeni hukuk boyutu ciddi biçimde gözetilmeli ki, bir yapısal reform yarattığı beklenti ile yarattığı sonuç arasındaki makası kapatabilsin.

Hukuk Sistemi ve olgunlaştığı ekosistemi kavramadan tasarlanacak yapısal reformların bir yanı eksiklikli olacaktır. Kanun önende herkesin eşitliğini, hakimin bilgi, gelir ve atanma bağımsızlığını, yasa yürürlükte olduğu sürece eleştiri hakkımızın olduğunu, ama uymama hakkımızın olmadığını gözeten bir yapısal reform tasarlamalıyız.

5) Yapısal reform talebini gündeme taşıyanlar “sosyal ve kültürel sistem bağlamını” asla ihmal etmemeli. Teknolojinin yarattığı yeni üretim sisteminin sosyal ve kültürel yaşam üzerine olası etkilerini öngörmek önemli. Bu açıdan insan ihtiyacını öngören, ona göre eğitimin kuramsal çerçevelerini oluşturan toplumlar reform önerilerinden etkili sonuçlar alabiliyor.Yaratılmak istenen sonuçlara en kısa yoldan gitmek isteniyorsa, reform “ sosyal ve kültürel sistem bileşeni” özenle sorgulanmalı. Fırsat eşitliğini, eşit hakları, kültürel erişebilirliğe etkilerini, sosyal güvenirlilik düzeyini, sağlık sorunlarına etkilerini ve emeklilik gibi alanlarda yaratacağı sonuçları dikkate almadığımız reform önerisi de yetersiz kalacaktır.

6) Yapısal reform önerilerinin başarısı “bilimsel ve teknolojik birikim bileşenini” de dikkate almaya da bağlıdır. Sorun çözmemiz için bilimsel bulguların etkilerini görmezden gelemeyiz. Sorunların çözümünün yegane aracı bilgi birikimimiz olduğu, çağımızda veri ve bilgiyi değere dönüştüren toplumların öne geçtiğini biliyoruz. Toplumun teknolojik uygulamaların düzeyini gözardı eden bir yapısal reform önerisi gündeme taşınmamalıdır.

Yakın gelecekte teknik gelişme üretim sistemini köklü biçimde değiştirecek. Yeni tekniklerin “üretimi bireyselleştirme potansiyeli” çok yüksek. Üretim süreçleri, işgücü profilleri daha şimdiden ciddi biçimde değişti. Tedarik, dönüştürme ve lojistik sistemleri dünün paradigmalarıyla yaşayamıyor.

Önümüze gelen bir yapısal reform önerisinin başarı olasılığını hesaplamak istiyorsak, mutlaka “bilimsel ve teknik birikim bileşeni” bağlamıyla da analiz etmeli, öngörü ve önlem alma disiplininden geçirmeliyiz.

7) Hangimiz bir toplumda geçerli olan “siyasi sistem” ve “siyasi ürünleri” dikkate almadan başarılı bir bir reform önerisi sunabiliriz? Siyasi partiler pratikleri; seçim sistemlerinin kitle eğilimlerini yansıtması, yasama yetkisinin etkin kullanılması ve yürütmeyi denetlemesi, demokratik ve otoriter yönetimlerin kaynak kullanma verimi, büyüme ve refah bağlamlarını dikkate alınmayan bir yapısal reformun içine hayat doldurulabilir mi?

Yeni dönemde, ülkemizin yönetişim kalitesini artırmak istiyorsak; yapısal reform önerilerimizde “siyaset üretimi” ve “siyasi ürünlerin” reformlarla etkileşimini sorgulamalıyız ki, etkili sonuçlar alabilelim.

8) Yapısal reform dendiğinde “sosyal sınıflar” ele alınmamışsa, reformların toplum zihninde meşrulaştırılması zorlaşır. Sosyal sınıfların bireysel ve mikro düzeydeki etkileşimi de reform tasarılarında analiz edilmesi gereken hususlardır. Meslek edinme ve meslek edinmenin destekleme biçimleri, ana ve babalık kalitesinin artırılması, aile danışmanlığı programları, suç işleyenlerin topluma kazandırılması, engellilerin rehabilitasyonu gibi sosyal bağlar da reform kararlarında ele alınmalıdır.

Daha üst düzeyden bakıldığında, bir reform tasarımının “kent planlamasını” bağlamını da ele almış olması gerekir. Ayrıca ulusal ölçekte de “siyasi katılımın artırılması” gibi sorumlulukları gözardı etmemelidir.

Bir yapısal reform önerisi yapanların, en azından bu yazıda başlıklar halinde özetlenen yapı değişkenlerini bir bütün halinde değerlendirmesi gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar