Yeni dönemde ne yapmalı?

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Yeni dönem de nedir diyenlere hemen açıklama yaparak başlayayım. Her ne kadar Türkiye’de mali dönem ocak başı olmuş olsa da; ekonomi ve ticaretin seyri açısından eylül ayı gerçek bir dönüm noktasıdır. Gerek bizde gerekse başta Avrupa olmak üzere tüm Batı'da yazın tamamlanması ile birlikte, okulların da açılması sezonsal bir hareketliliği beraberinde getirir. Yaz ekonomisinde turizm ve gıda ticaretindeki yoğunlaşma tavan yaparken, diğer endüstriler biraz daha olağan seyrini korumaya gayret ederler.

Ve geldik eylül ayına; şu meşhur "bayramdan sonra" bahanemiz de son buldu. Eskiler, "pabuçlar giyilince anlaşılır ne olup biteceği" derler. Eh artık pabuçları ayağımıza giydik, işimizin başına koyulduk, eğitim sezonunu da neredeyse açtık. Siyaset de, adli dönem de, eğitim de start aldı, şimdi para kazanma zamanı, çünkü giderlerimizin de tavana vuracağı kış sezonuna artık girdik ve önümüzde hiçbir bahane de kalmadı.

Yeni dönemde ne yapmalı diye attığım yazı başlığımın cevabı aslında herkes için elbette aynı değil. Örneğin ihracatçı için reçete farklı iken, ithalatçıya daha farklı öneriler gerekmekte, sanayiciye ise bambaşka. Zira dünya üzerindeki döviz ve kur hareketliliği öylesine ilginç bir seyir halinde gidiyor ki, Türk Lirası ile gerçekleştirdiğimiz ihracatın yılın yedinci ayı itibarıyla geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 118 artmış olması bile buradaki hareketliliği ve alışıla gelmedik hali ortaya koymaya yetiyor. TL ile ihracatın yükselmesine elbette seviniyoruz, ancak bunu ne yazık ki TL’nin dünya üzerinde tercih edilmeye başlanılan bir para birimi olmasına bağlamak hayli iyimser bir yaklaşım olacaktır. Ağustos ayı ile birlikte yükselen ve yıllık yüzde 10.68’leri bulan enflasyona ilişkin olarak Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Kurdaki göreceli istikrar ve gıda komitesinin aldığı tedbirler sayesinde enflasyonun yıl sonunda tekrar tek haneye inmesi ihtimali yüksek" yaklaşımı piyasalar tarafından pozitif olarak algılansa da, kış dönemi ile birlikte önemli bir düşüşün olmayacağını kestirebilmek çok da zor değil. Aslında piyasalar Sayın Bakan’ın enflasyondan ziyade dün açıklanan ve Türk ekonomisinde büyümenin 2017'de yüzde 5 seviyesini aşmaya hazır görünmesine yönelik açıklamaları ile daha fazla ilgilendi. Pozitif verilere ve sonuçlara aslında hepimizin fazlası ile ihtiyacı var.

Tüm bunlar olur iken, dünyada döviz ne durumda, yakın gelecekte bizleri neler bekliyor; biraz da ona göz atalım. Üretimimizi de, ihracatımızı da, ithalatımızı da; özetle neredeyse tüm piyasalarımızı etkileyen ana faktörün döviz kurları olduğunu göz ardı etmemiz mümkün değil. Yükselen kur ihracatçıyı sevindirirken, ithalatçıyı üzüyor. İç piyasadaki tüketici ise, bu durumu ancak yaşadığı enflasyon ile algılarken, dövize bağlı bireysel alımların bile artık bir moda haline geldiği günümüzde neredeyse herkes yaşamını yabancı paralara endekslemiş durumda. Fakat işte burası en kritik ve en çok dikkat edilmesi gereken husus. Mevcut durumda, neredeyse son 1,5 yılın en düşük seviyelerine inen dolar, analistlere göre toparlanma için hiçbir alanda destek bulamıyor. Euro/dolar paritesi Çarşamba günü dün 1.1921 düzeyinden işlem görürken, yıla 103.20 seviyesinden başlayan dolar endeksi 93.20’ye kadar gerilemiş durumda. Deutsche Bank CEO’su John Cryan, bankacılarla yaptığı bir toplantıda, "Güçlü euroya rağmen, Avrupa’da ucuz para çağı artık sona ermelidir" diyerek, euronun yükselişinin Avrupa Merkez Bankası'nı (ECB) ve Avrupalıları ne denli rahatsız ettiğini ortaya koyuyor. Bu sebepledir ki ECB, kritik bir toplantı ile bu durumun nasıl önüne geçebileceğini masaya yatırıyor.

Döviz konusunda çok dikkatli kalmak ve radikal adımlara girişmemek, spekülasyonlardan uzak durarak, işimize, üretimimize ve verimlilik artışına odaklanmak bana göre bu konjunktürde yapılabilecek en doğru hareket. Gerçek manada üretim ve dış ticareti arttırmaya çalışma hamlesi, siyasi açıdan süren gerginlikleri azaltarak, çözümcül mevzuatlara hız vermesi, ihracatçının daha fazla yanında olması ve teşvikleri yeniden gözden geçirmesi, tarım politikalarını tekrar ele alması, Türkiye’nin öncelik vermesi gereken ana noktalar bana göre, nitekim önümüzde hiç de kolay olmayan koca bir sezon bizleri bekliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar