Yeni dönem için yeni cazip bir hikayeye ihtiyacımız var...
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, Antalya’daki "Orta Asya, Karadeniz Bölgesi, Balkan Ülkeleri Guvernörler Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, ekonomik dayanıklılığı artırma konusundaki çalışmaları kararlıkla sürdürmenin gerekliliğini ve yapısal reformların hayati önem taşıdığını dile getirmiş.
Bir anlamda yeni dönemde ülkemizi cazip kılacak hikayemizin temellerini oluşturabilecek şu değerlendirmeyi de yapmiş: “Ekonomide dayanıklıllığı tesis edebilmek için elverişli iş ortamına, esnek işgücü ve ürün piyasalarına ve etkin sosyal güvenlik sistemlerine ihtiyaç vardır. Uzun vadeli büyümeyi güçlendirmenin rekabeti ve verimliliği artırmanın yolu birbiriyle uyumlu yapısal-reform stratejisinden geçtiği bilinmelidir.”
Buna benzer söylemleri son dönemde bir yandan Ekonomi Bakanı Zeybekçi ve Maliye Bakanı Ağbal’dan duyuyoruz. Bir yandan da TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD gibi iş dünyası örgütlerinin yöneticilerinin dile getirdiğini görüyoruz. Birçok köşe yazarı da “ülkemizin cazip yeni bir kalkınma öyküsüne ihtiyacı olduğunu” yazıyorlar. Ben de defalarca bu konuyu dile getirdim...
Referandum sonrası canlanmanın neye bağlı olduğu konusunda iş dünyası temsilcileriyle yaptığım sohbetlerde de hep bu konu gündeme geliyor. 2001 krizi sonrası Kemal Derviş programıyla başlatılan, bağımsız kamu kurumlarının kurulması ve mali disiplini içeren ülke hikayemizin 2007 yılına kadar büyük başarıya yol açtığını, 2008 krizinden bu yana yeni bir cazip hikaye ortaya koyamadığımız için, ne büyümde ne ihracatta, doğrudan yabancı sermaye girişinde beklenen sonuçları elde edemediğimizi bu sohbetlerde dile getiriyorlar. Referandum sonrasında hiç vakit kaybetmeden, yeni bir kalkınma projesi hazırlayarak, “cazip ve çekici yeni bir ülke hikayesine ihtiyaç olduğunu“ belirtiyorlar.
Bugüne kadar bu konuda çeşitli açıklamalar yapılmasına karşın, “Yeni cazip ülke hikayemizin içeriği ne olmalıdır” konusu henüz gündemimizde birleştirici bir diyalog içerisinde ele alınmıyor.
Referandum sonrası kamu ve özel sektör hiç vakit kaybetmeden, yeni cazip hikayemizin içerik tartışmasını yapıp, yeni cazip kalkınma modelimizin içini doldurup, çerçevesini çizerek ortaya koymalıyız. Ekonomi yönetiminden, iş dünyasına, medyaya üzerinde durulan ve ihtiyaç olduğu belirtilen “Yeni cazip Türkiye hikayesi” için referandum sonrası vakit kaybetmeden yola çıkıp, seferberlik içeren bir diyalog ortamı oluşturmalıyız.