Yeni dış politikası: Uluslararası ekonomi stratejisi

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Dünya Bankası eski başkanlarından Robert Zoellick'e göre, küresel ekonomideki olumsuz görüntüyü değiştirmek ABD'nin elinde. ABD, kendi sınırlarının dışına çıkacak uluslararası ekonomi stratejisini, yeni dış politikası haline getirmeli.

Küresel ekonomik krizin ilk gününden bu yana tam beş yıl geçti. Bu beş yıl, AB ve Japonya ekonomileri için oldukça yıkıcı oldu. Gelişmekte olan ekonomiler her ne kadar küresel büyümenin motoru olmaya devam etseler de, önemli sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam ediyorlar.

Dünya Bankası eski başkanlarından Robert Zoellick'e göre, bu olumsuz tablonun değişmesi ABD'nin elinde.
Güvenlik, ekonomik fırsatlar ve özgürlük beklentileri açısından uluslararası sistemin modernleşmesinin ABD'ye bağlı olduğunu söyleyen Zoellick, WSJ'de yer alan makalesinde "ABD'nin ekonomik kalkınma stratejisi ulusal sınırlarla sınırlanamaz; dış politikası ise yükselen ekonomik düzeni temel almalı" diyor.
"ABD'nin uyanması gerekiyor. Ülkenin yeni dış politikası, uluslararası ekonomi stratejisi olmalı" yorumunu yapan Zoellick'e göre, ABD'nin yeni uluslararası ekonomi stratejisinin beş temel unsura dayanması gerekiyor. Bunlara tek tek bakalım:

1. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması

Kanada ve Meksika ile birlikte oluşturulacak Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması ile, ABD'nin kıtasal temelinin güçlendirilmesi gerekiyor. Bu üç ortağın birlikteliği, enerji güvenliğinin artırılması; verimliliğin yükselmesi ve Kuzey Amerika halkına imalat sanayinde rekabet gücü kazandırması açısından önemli. Öte yandan, siyasi açıdan kabul edilebilir bir göç politikası ve eğitimde inovasyon çok önemli.

2. Düşük kur politikalarının engellenmesi

FED tarafından sürdürülen sıfır faiz oranı politikaları, ABD'yi bilinmeyen topraklara götürüyor. Merkez bankaları büyümeyi sağlamak için her türlü yolu denediler. Bir sonraki taktik, rekabet avantajı sağlamak için devalüasyon olabilir. Fakat bu da, yeni bir korumacılık riskini ve büyük tehlikeleri beraberinde getirebilir. Dolayısıyla dünya ekonomisinin ucuz para ve negatif faiz oranları bağımlılığından kurtulması gerekiyor. ABD, bu tehlikeleri öngörüp, uyarıda bulunabilir. Bu arada, IMF, döviz kurları politikalarına yönelik standart belirlemede yardımcı olabilir. Dünya Ticaret Örgütü de, düşük kur politikalarının haksız rekabet yarattığını gündeme getirmeli.

3. Uluslararası ticaretin artırılması

ABD'nin dünyanın en büyük ekonomisi olarak, Dünya Ticaret Örgütü kapsamında uluslararası ticareti artırması ve güçlendirmesi gerekiyor. Bu kapsamda Doha Round'un sağladığı faydalardan yararlanmak önem taşıyor. Nedir bunlar? Tarım ihracat teşviklerinin sonlandırılması; gıda ihracatına getirilen kontrollerin sınırlanması; fakir ülkelerin ihracatına yönelik tüm kota ve vergilerin kaldırılması; gümrük kolaylıklarının sağlanması ve mevcut tartışmaların sona ermesi için sisteme daha şeffaf ve hızlı bir yapı kazandırılması.
ABD'nin önemli bir diğer sorumluluğu da, değişen dünya ekonomisinde, Dünya Ticaret Örgütü'nün etkili olmaya devam etmesini sağlamak. DTÖ anlaşmaları tüm üyeler için geçerli, fakat bazı ülkeler hizmet ticareti, yeşil ürünler, dijital ekonomi gibi alanlarda da engellerin kaldırılmasını talep ediyorlar. İnovasyon, verimlilik ve istihdam açısından bu sektörlerin önemi yadsınamaz.
Bu arada ABD'nin yeni pazarlar açmak için serbest ticaret anlaşmalarından faydalanması gerekiyor. Ticaret rekabeti, büyük devlet desteğine yol açmadan, yapısal reformlarda önemli gelişmeler sağlayabiliyor.

4. Akıllı ekonomi için cinsiyet eşitliğinin sağlanması

Cinsiyet eşitliği, sadece adil olan değil; aynı zamanda ekonomik gelişim için de vazgeçilmez bir unsur. Nüfusunun sadece yarısını kullanan bir toplumun ekonomik potansiyelini tam anlamıyla kullandığı söylenemez. ABD'nin, kadınların eğitim, sağlık, istihdam, sermayeye ulaşım ve girişimcilik konularında geri kalmalarına yol açan engellerin ortadan kalkmasında liderlik etmesi gerekiyor.

5. Gelişen ekonomilerdeki büyüme potansiyelleri

ABD'nin odaklanması gereken bir diğer konu da, gelişen ekonomilerdeki büyüme fırsatları. Obama'nın 2009 yılında gündeme getirdiği küresel gıda güvenliği girişimini, Afrika ve diğer fakir bölgeler dahil olmak üzere tüm tedarik zincirine yayması gerekiyor. Altyapı yatırımları, bugünün küresel talebi artırırken, yarının verimliliğini inşaa edecek.

Barack Obama'nın da Zoellick'in düşünceleri doğrultusunda hareket ettiğini söyleyebiliriz. Orta sınıf savunmasını her defasında gündeme getiren Obama, ekonomik kalkınma ve istihdam yaratmak amacıyla altyapı, temiz enerjiler ve eğitim yatırımlarına odaklanıyor. ABD Başkanı, "Herkesin yarar sağlayacağı bir ekonomik gelişim hedefliyorum" diyor. Zoellick de bunu söylüyor aslında; Fakir, zengin tüm ekonomilerin faydalanabileceği bir küresel kalkınma.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar