Yeni denge nasıl olacak?

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

 

Hüseyin Sert / Yatırım Finansman

 

Global likiditenin bol olduğu kriz döneminde kamu borç baskısı olmayan, ihracat performansı iyi olan Türkiye beklenti yönetimini olumlu değerlendirerek piyasalarda iyimserliğin olduğu bir hava oluşmuştu. FED, krizle başlayan bol likiditeye dayalı dengede toparlanma işaretlerinin her ne kadar karışık geliyor olsa da devam ettiğini görmesiyle çıkış stratejilerini seslendirmeye başladı. Bloomberg anketinde tahvil alımındaki kısmaya Eylül ayındaki toplantıda karar verileceğini düşünenlerin oranı %65 olurken kısmanın miktarını 10 mn USD gibi oldukça düşük olacağını bekliyorlar. Çıkışın dile getirilmesiyle faizlerde yükseliş hızlandı ve kısa vadeli fonlamanın maliyeti arttı. Borç yükü yüksek olan ve borç tavanı sorunu olan ABD’nin tahvil alımını kısmaya karar vermesi durumunda bunu ufak adımlarla denemeye başlaması gerecek. Öte yandan ABD’deki verilere baktığımızda örneğin 4 haftalık işsizlik başvuruları gerilemeye devam etmekte ancak işgücüne katılım oranının gerilemekte olduğu göz önüne alındığında büyümenin güçlü olmayışını da eklediğimizde FED’in çıkış için güçlü sinyali almadığını düşünüyorum. Jackson Hole toplantısında katılımcılar ve akademisyenler çıkış stratejisinde global likidite dengelerindeki duruma önem verilmesi gerektiğini belirtti. Toplantıya katılan TCMB Başkanı Başçı FED’in parasal genişlemeyi kısıp “forward guidance” denilen sözlü müdahalelerini artıracağını ifade etti. Dün de Başçı sözlü müdahalenin en sert şeklini ortaya koydu aslında. 

Petroldeki yükselişin maliyetleri yükseltmesi, sermaye hareketlerinden dolayı döviz kurundaki yükseliş enflasyon baskılarının artması Hindistan, Endonezya ve Türkiye gibi ülkelerin yaşanan çalkantıdan etkilenmesine neden oldu. Gelişmekte olan ülkeler küresel enerji ve gıda fiyatları üzerinde etkinliğe sahip olamadıkları için kur hareketlerindeki artışla birlikte artan enflasyon baskılarını gidermek için faiz silahını kullandıklarında ekonomide yavaşlama görülüyor. Yavaşlayan ekonomide dış ticarete konu olmayan ürün fiyatlarının talep değişmediğinden yüksek kalması enflasyonun yüksek kalmasına neden oluyor. Bu da bir döngüye neden oluyor. Sermaye hareketlerinin yavaşlaması ve faiz artırımıyla büyümenin baskılanması cari açıkta baskı unsuru olacaktır. Merkez bankası cari açıktaki yavaşlamadan memnun kalmakla birlikte enflasyon döngüsüne girmeden faiz politikasını devam ettirmeyi hedefliyor. Yeni denge ortamı ılımlı büyüme, hedefin bir miktar üstünde enflasyon ve yavaşlayan cari açık olarak özetlenebilir. Bu duruma hazırlık olması açısından BDDK tüketici kredilerini kontrol altına alarak yeni dengeye uygun finansal istikrarı sağlayacak adımlara katkı yapıyor. Carry trade gibi kısa vadeli fonlamaların kârı genişleme politikasının kısılması ve bir müddet sonra durdurulmasıyla oldukça düşecek. Kısa vadede fonlama maliyetinin artmasıyla kısa vadeli sermayenin çıkışı düşünmesi döviz kuru ve faiz üzerinde yükseliş etkisi yapıyor. Diğer gelişmekte olan ülkeler olan Brezilya, Hindistan, Polonya gibi ülkelerden Türkiye’nin bütçe açığı milli gelir oranı, kamu borç yükü gibi kamu finansman sürdürülebilirliği açısından farklılaştığı görülüyor. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017