Yeni Çağın Vebası: Sahte ve manipülatif içerikler
World Economic Forum'un dünyanın yüzleşmek zorunda kalacağı ve yarının krizleri haline gelebilecek ekonomik, çevresel, toplumsal, jeopolitik ve teknolojik riskleri kısa (iki yıl) ve uzun (on yıl) vadeli bir perspektif ile değerlendirdiği Küresel Riskler Algı Araştırması'nın sonuçları yayınlandı. Geçtiğimiz yılki raporda yaşam maliyeti krizi kısa dönemli riskler listesinin başındaydı ancak bu yılki listeye göz attığımızda, "kasıtlı ya da kasıtsız olarak yayınlan eksik, yanlış, manipülatif bilgi/içerik sorunu" geçen yıla göre 15 sıra yükselerek listesinin ilk sırasına tırmandı. Görünen o ki dezenformasyon yeni çağın ciddi bir sorunu olarak hem bireylerin hem de kurumların ve devletlerin hayatını zorlaştıracak. World Economic Forum, sahte içeriklerin önümüzdeki iki yıl içinde bireyleri manipüle etmesi, ekonomilere zarar vermesi ve toplumları çeşitli şekillerde parçalaması ihtimaline özellikle dikkat çekiyor. Sahte bilgilerin, iklim aktivizminden çatışmaların tırmanmasına kadar çeşitli hedeflerin peşinde kullanılabileceği gibi endişeler de mevcut.
Teknolji iyi hoş fakat çok da riskli
Son teknolojik gelişmeler sahte bilgilerin hacmini, erişimini ve etkinliğini artırdı; akışların izlenmesi, ilişkilendirilmesi ve kontrol edilmesi daha zor hale geldi. Artık özel bir beceri seti gerektirmeyen, büyük ölçekli yapay zekâ (AI) modellerine yönelik kullanımı kolay arayüzler, halihazırdaki sahtecilikte bir patlamaya olanak sağladı. Giderek karmaşıklaşan teknolojilere açık erişim çoğaldıkça manipüle edilen bilgilerin yıkıcı etkileri de maalesef hızla artıyor. Rapora göre, önümüzdeki iki yıl içinde çok sayıda aktör, dezenformasyon niteliğindeki içeriklerdeki patlamadan yararlanarak toplumsal bölünmeleri, ideolojik şiddeti ve siyasi baskıyı güçlendirecek; bunların sonuçları kısa vadenin çok ötesine geçecek. Yapılan uyarılar arasında yer alan “Yapay zekâ tarafından oluşturulan kampanya videosu seçmenleri etkileyebilir ve protestoları körükleyebilir veya daha uç senaryolarda, paylaşıldığı platform tarafından uydurma içerik olduğuna dair bir uyarı taşısa bile şiddete veya radikalleşmeye yol açabilir.” cümleleri içinde bulunduğumuz tehlikenin boyutlarını gösteriyor. Yapay zeka ile insan tarafından oluşturulan içerik arasındaki farkın anlaşılması, yalnızca dijital okuryazar bireyler için değil, aynı zamanda tespit mekanizmaları açısından da zorlaşıyor. Araştırma ve geliştirme hızla devam ediyor, ancak bu yenilik alanı, temeldeki teknolojiyle karşılaştırıldığında radikal biçimde yetersiz finanse ediliyor.
Dezenformasyon ve iş dünyası
World Economic Forum, yanlış/sahte bilginin yayılımını riskler listesinin ilk sırasına bu yıl yerleştirdi ancak iletişim uzmanları bu risk konusunda uzun zamandır endişeliydi. 2021’de The Public Relations and Communications Association (PRCA ) başkanı “iletişim uzmanları olarak dezenformasyon ve bunun yıkıcı sonuçlarıyla mücadele kararlılığımızı yoğunlaştırmalıyız. İletişim alanında çalışan herkes bu süreçte elini taşın altına koymalı diye düşünüyorum. Aksi halde konu, yine iletişimcilerin uğraşmak zorunda kalacağı krizleri beraberinde getirecek” açıklamasıyla konuya özellikle dikkat çekmişti. Diğer iletişim dernekleri de yanlış ya da manipüle edilmiş içeriklerin kurumun ve markalar açısından taşıdığı riskleri öngören raporlar yayınlamışlardı. Gerçekten de yıllar içinde sahte haberler ya da içerik kaynaklarından kurum/marka krizlerinin sayısında artışlar görüldü. Şimdi de yapay zekâ teknolojilerinin sahte içerikleri üretip yayma anlayışını kolaylaştırıcı rolü de eklendiğinde durum daha büyük bir sorun haline geldi. Bu sorunla mücadele edilmesi için daha iyi teyit mekanizmalarının varlığına ve bireylerin “haber okuryazarlığının” iyileştirilmesine ihtiyaç var. Aman dikkat, tehlike başucumuzda ve kaybedecek vaktimiz yok!