Yeni Borçlar Kanunu'nda işçinin rekabet yasağı

İbrahim IŞIKLI
İbrahim IŞIKLI SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ HUKUKU [email protected]



İş sözleşmesi, hem işçiye ve hem de işverene bir takım yükümlülükler getirmektedir. İş sözleşmesi ile işçilere getirilen yükümlülüklerden birisi de rekabet etmeme ve işverene sadakat borcudur. Hizmetin yapılması sırasında işçinin işverene sadakati esas olup işçi, işverenin menfaatlerini korumak ve zarar verici tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır. İşçi, çalıştığı işyerinde işini sadakatle görmek zorundadır. İş sözleşmesinin devamı süresince sadakat borcu söz konusu olduğundan işçinin işverene karşı rekabeti söz konusu olmayacaktır.
Rekabet yasağının işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerekmektedir. Buna göre süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmayacaktır. Sınırlamaların işin ve hatta işçinin niteliğine göre belirlenmesi gerekir.
İşçiye işverence verilen eğitim, işçinin işyerinde mal ve hizmet üretimine katkı sağlaması sebebiyle işveren yararına olmakla birlikte, verilen eğitim sayesinde işçi daha nitelikli hale gelmekte ve ileride daha kolay iş bulabilmektedir. Bu nedenle işçiye masrafları işverence karşılanmak üzere verilen eğitim karşılığında, işçinin belli bir süre çalışmasının kararlaştırılması mümkündür. İşçinin de verilen eğitim karşılığında işverene belli bir süre iş görmesi işverene olan sadakat borcu kapsamında değerlendirilmelidir.
İş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçinin rekabet yasağına uyması beklenemez. Ancak, işveren iş sözleşmesinin kurulması esnasında mesleki sırlarını öğrenen işçinin iş sözleşmesinin sona ermesi halinde kendisiyle rekabetini önlemek için iş sözleşmesine buna ilişkin bir hüküm konulmasını isteyebileceği gibi, iş sözleşmesinden başka rekabet yasağına ilişkin ayrı bir sözleşme de yapabilir.
İş sözleşmesinin son bulması halinde rekabet yasağının taahhüdü, işçinin ekonomik bağımsızlığını etkilemeden, zamanı, yeri ve işin mahiyeti uygun şekilde belirlenmelidir. İş sözleşmesine konulacak iş akdinin feshinden sonra rekabet yapmama yükümlülüğü işçinin ekonomik geleceğiyle işverenin menfaatleri arasında hassas bir denge oluşturur. İş sözleşmesindeki geçerlilik şartları belirli sınırlara tabi tutulmuş olup;
- İşin niteliği rekabet yasağı getirilmesini gerektirmelidir,
- Rekabet yasağına uyulmaması halinde müeyyidesi sözleşmede gösterilmelidir,
- Rekabet etmeme yükümlülüğü bir coğrafi bölgeyle sınırlanmalıdır,
- Rekabet yasağı sözleşmede belirtilen makul bir süreyle sınırlı olmalıdır.
Süre konusunda da en fazla bir ya da birkaç yılı aşmayacak şekilde rekabet yasağı öngörülebilir. Aksi durum işçinin ekonomik anlamda yıkımına neden olabilecektir.
Öğreti ve yargı kararlarında işçinin iş sözleşmesinden doğan borçları arasında sayılan sadakat borcu işçilere bazı hareketlerde bulunma bazı hareketlerden de kaçınma borcu yükler.
Gerçekten, işçi bu borç uyarınca işverenin haklı menfaatlerine uygun davranmak, gerektiğinde işverene hesap vermek, işverene zarar verecek bir durum ya da davranış gördüğünde (vs) bunu kendisine bildirmek zorundadır. Buna olumlu sadakat borcu denilmektedir.
Buna karşılık, işçi bu borç uyarınca aynı zamanda işverenin şöhret ve itibarına zarar verecek davranışlardan kaçınmak, onun ticari bilgi ve sırlarını saklamak, başkalarına açıklamamak, işvereni ile rekabet teşkil edecek faaliyette bulunmamak, işin güvenliğini tehlikeye sokacak davranışlardan kaçınmak zorundadır. Buna ise olumsuz sadakat borcu denilmekte olup uygulamada olumlu sadakat borcundan daha fazla önem taşımaktadır.
İşçinin davranışının sadakat borcuna aykırı sayılması için işçinin bu davranışı sonucunda bir zarar doğmasına gerek yoktur. İşçinin davranışının güven ilişkisini zedeler nitelikte olması, zarar tehlikesi yaratması bu borca aykırılık için yeterlidir.
6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu'na göre "işçi Ö işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır" (m396/I).
"İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez.
İşçi, iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri, hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz.
İşverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür"
Bu hükümlerin de ortaya koyduğu gibi, işçi, iş ilişkisi devam ettiği sürece, bir ücret karşılığı olarak işvereni ile rekabet edecek nitelikte çalışamaz.
Bu hüküm, iş sözleşmesinde aksi bulunmadıkça işçinin iş saatleri dışında ve işvereni ile rekabet teşkil etmeyecek şekilde çalışmasını engellememektedir.
Bunun yanında hüküm, işverene ait ticari bilgilerin gizli tutulması yükümlülüğünü de düzenlemektedir. İşçi işverenin üretim sırlarını ve diğer ticari sırlarını kendi adına kullanamayacağı gibi, başkaları ile de paylaşamaz.
İşçi, öğrendiği bu bilgileri iş sözleşmesi sona erdikten sonra da saklamak zorundadır. Ancak Kanun koyucu bu yükümlülüğün, "işverenin haklı menfaatlerinin korunması için gerekli olduğu ölçüde" söz konusu olacağını belirtmektedir.
Eğer söz konusu bilgiler artık başkaları tarafından biliniyorsa, saklanmasında ticari açıdan bir gereklilik kalmamışsa işçinin sır saklama yükümlülüğünden söz etmek de mümkün olmayacaktır.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar