Yeni bir yıla girerken...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Yeni bir yıla girerken bir yandan son yıl makro ekonomik hedeflerimizin tutup tutmadığına bakarız, bir yandan da yeni yıl hedeflerimizi ortaya koyarız. 

Son beş yıllık 2009 kriz yılından bu yana  makro ekonomik verilere baktığımızda ortaya şu sonuçların çıktığını görüyoruz:

Büyümede 2009 yılında artı 5 büyüme hedeflenirken 4.8’lik daralma yaşadıktan sonra, 2010 yılının yüzde 3.5 büyüme hedefinin iki katı üzerinde yüzde 9.2 büyüme yaşamışız, 2011 yılında da yüzde 4.5’lik beklentinin yine yaklaşık iki katı büyümeye yüzde 8.8’e ulaşmışız. 2012 yılında yüzde 4 büyüme beklenirken, yüksek cari açıkla ilgili fren girişimleri nedeniyle, bu kez büyümemiz 1.6 seviyesinde kalmıştı. 2013  yılı son yıllarda büyüme hedefinden en az saptığımız yıl olarak kendini gösteriyor. Yüzde 4’lük hedefin biraz altında yüzde 3.7’lik bir sonuç bekleniyor.

Aynı dönemde enflasyon beklentileri ve gerçekleşmeleri de şöyle: 2009 beklentisi 7.5 iken gerçekleşme 6.5. 2010 hedefi 5.3 iken gerçekleşme 6.4. 2011 yılı beklentisi 5.3 ,gerçekleşmesi yüzde 10.5. 2012 yılbaşı hedefi 5.2 iken yıl sonu gerçekleşmesi 6.2. Bu yılın hedefi 5.3 iken yıl sonu tahmini 7.9.

2009 yılında işsizlik beklentisi yüzde 9.8 iken yüzde 14 olarak gerçekleşti. Onun ardındaki üç yıl işsizlik beklenenin altında gerçekleşerek tek haneye indi.Bu yılın ilk altı ayında yüzde 8.8 seviyesindeydi. Daha sonra bir miktar artış gösterdi.

2009 yılında ihracat beklentisi de ithalat beklentisi de önemli ölçüde artış göstererek şaşarken dış ticaret açığı 38 milyon seviyesindeydi. Cari açık ise GSYİH’nın yüzde 2.2 ‘si ile çok düşük seviyedeydi. Daha sonraki yıllarda dış ticaret dengesi 100 milyon doların üzerine çıkarken, cari açık 2011yılında GSYİH’nın yüzde 10.5’ine yükselince frene basıldı ve 2012’de GSYİH’nın yüzde 6.2’sine geriledi. Bu yılın ilk altı ayında yeniden yüzde 8.8 onanına yükselince yine frene basılarak yüzde 7’ler seviyesine indirildi. Bunda petrol fiyatlarının da etkisi oldu.

Bu tablo, Orta Vadeli Programların makro büyüklük hedeflerinin her yıl lehte ve aleyhte sapmalar gösterdiğini gösteriyor. 

Yeni yılda Orta Vadeli Program hedefleri büyümede yüzde 4, işsizlik 9.4, cari açık 55.5 milyar dolar ve GSYIH’ya oranı yüzde 6.4, enflasyon yıl sonu değişimi yüzde 5.3 olarak ortaya konuyor.

Peki, bu gelişmeler bizim 2023 hedeflerine ulaşmamızla sonuçlanabilir mi?

Buna “evet” demek, son yıllardaki sonuçlar ve  üç yıllk OVP’nin  belirlediği  ekonomik hedeflerle pek mümkün değil. Cumhuriyet döneminde ortalama yıllık yüzde 4.8 büyüme gösteren ülkemiz son birkaç yıldır bunun altında bir büyüme yaşarken, yeterli tasarrufa, yatırım ve ihracata sahip olmadığı için tüketime ithalata ve dış kaynağa dayalı büyümede bunu bile  yakalıyamıyor. Bu da daha yüksek bir büyüme ile yakalayabileceğimiz  2023 hedefleri için yeni bir kalkınma modeline ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.

Bu modelin de iç tasarrufu, özel yatırımları, yerli hammaddeye dayalı üretimi, uluslararası rekabetçiliği artırıcı, dış açık  ve cari açığı azaltıcı reformist bir kalkınma modeli olması gerekir. Bu model büyümemizin doğru kaynaklara dayalı ivmelermesi sonucunu getirecektir. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar