Yeni bir vergi affı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından kabul edilmişti. Genel Kurul tarafından da kabul edilirse yeni bir vergi affımız daha olacak.
Prof. Dr. Sayın Nevzat Saygılıoğlu Üstadın, günlük bir gazetede yayınlanan yazısından, bunun Cumhuriyet tarihimizin 41’inci affı olduğunu öğreniyoruz. Prof. Dr. Murat Batı Hoca ise bir internet sitesinde yayınlanan makalesinde bu afları yıl yıl sıralamış. Anlaşılan o ki Cumhuriyet döneminde her iki buçuk yılda bir yeni bir vergi affımız olmuş.
Yıllar önce Rahmetli Çetin Altan’ın, Cumhuriyetin esasen iki konuda başarısız olduğunu ileri süren bir yazısını okumuştum: “Vergi ve İmar.” Rahmetli Altan bu durumu, kuruluşta halkın büyük çoğunluğunun köylerde oturmasına bağlıyordu. 1912 yılında başlayan Balkan Harbi ile 10 yıldan fazla savaşan Anadolu köylüsünün yıkılmışlığının, ekonomik çöküşünün telafisi için köylüden alınan Aşar Vergisi 1925 yılında kaldırılmıştır.
Ektiği biçtiği ve damında yer alan birkaç hayvanı ile anca geçinen köylü vergiyi unutmuştur. İmar problemi de yine köy yaşamı kaynaklıdır. O yıllarda köyde yeni bir ev yapmak için gerekli tek şey, muhtar ve ihtiyar heyetinden izin almaktır. Köyden şehre göçün hızlandığı yıllarda, köylü bu iki bilinçle şehre göç etmiştir.
Şehirde hemşerilerinin yerleştiği mahallede edindiği arsaya gecekondusunu yapmış, mümkünse vergi beyanı olmayan işleri yeğlemiştir. Şehir, yeni gelenleri kendi kuralları ile karşılayamamış, göçerler şehirlileşeceğine, şehirler köyleşmiştir.
Vergi bilincinin oluşmasını engelledi
80’li yıllarda gecekonduların ıslahı için çıkarılan imar affı bizi, gecekonduların yok olacağına, modern şehirciliğin gerektirdiği yaşam alanlarının kurulacağına inandırsa da bu sefer apartman kondular, plaza kondular ortaya çıkmıştır.
Özellikle İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde, şehir planlarında kaç kez değişiklik yapıldı, kaç kez imar affı çıkarıldı merak ediyorum doğrusu. Vergicilikte ise katma değer vergisi sonrası, belge düzeninin oturtulması için büyük çabalar sarf edilmiş, önemli kazanımlar sağlansa da ne yazık ki tam bir başarı sağlanamamıştır.
Özellikle vergi afları bir vergi bilincinin oluşmasına engel olmuştur. Yine Murat Batı Hocamın yazısında yer alan tablodan 2016 yılından itibaren her yıl, farklı bir adla da olsa yeni bir vergi affı çıkarıldığını görüyoruz. Keşke her af sonrası resmi istatistikler yayınlansa! Aftan yararlanan mükellef sayısı, artırılan matrah ve tahsilat oranı gibi bilgiler, afların etkinliğini değerlendirmemize imkân verirdi.
Ancak süreklilik kazanan aflar ile etkinliğin, aftan beklenilen tahsilat verimliliğinin azalacağı ortadadır. Aftan yararlanılmış olsa bile, iş tahsilata yeterince yansımayacaktır. Gelecek yıl yeni bir affın çıkacağına inanan mükellefler, ödemeye karşı direnç oluşturacaklardır. Başa dönüyorum. Rahmetli Çetin Altan’ın yazısına. Oysa gelişmişliğin, demokrasinin, vatandaş bilincinin temel esaslarıdır imar ve vergi. İmar konusunda ranta dayanmayan, şehri güzelleştirmek ve yaşanabilir kılmak adına kurallar koyan iradenin bu kurallarına uyan halk, orayı gerçekten yurt bellemiş demektir. Nesiller boyu orada yaşayacağını kabullenmiş, kafasındaki göç kavramını silmiştir. Doğmuş olmasa da doyduğu şehre sahip çıkacak, ranta, estetikten yoksun yapılaşmaya, düzensizliğe direnecektir. Aynı şekilde vergi ödemek de çok önemlidir.
Mali yükümlülüklerini yerine getiren halk, bunların harcanması konusunda titiz davranıp, ödediği vergiye sahip çıkacaktır. Şehircilik bizim işimiz değil. Hele yaşadığımız deprem felaketinden sonra, işin uzmanlarını televizyonda, sosyal medyada her gün izliyor ve dinliyoruz. Sadece içimiz yanıyor, çaresizlik hissediyoruz.
Ama vergi az çok uzmanlık alanımız. Vergi davamızın başarıya ulaşabilmesi için bizi af sürecine götüren sorunlarla yüzleşmeli ve bunları çözmeliyiz. Vergi beyanına ve ödenmesine karşı direnci kırmalıyız. Yasalaşmakta olan yeni teklif öncesi Rahmetli Cem Karaca’nın şarkısı dilime dolanıyor… “Bu son olsun bu son.”