Yeni bir işe başlamak için yanlış zaman mı?

Ömer EKİNCİ
Ömer EKİNCİ Dönüşüm Rotası omer.ekinci@desnet.com.tr

Yaklaşık 20 yılı aşkın süredir faal bir girişimciyim. 2009’dan beri de girişimcilere mentorluk yapıyorum. En çok duyduğum sorulardan biridir. “Başlamak için doğru zaman mı?” Bu soruya her dönem, her yıl, her türlü döviz kurunda, borsa uçarken de çakılırken de cevaplar verdim ve hiçbir zaman cevabım “Evet, şuan bütün şartlar iş kurmaya müsait.”

Bu sıralar soranlara verdiğim cevapla başlayayım konuyu açmaya; “Şu anda iş kurmak için çok yanlış bir zaman ama bundan sonraki hiçbir zaman da şu an kadar doğru zaman olmayacak.”

Dünyanın artık yeni normali kaos, öyle arkamıza yaslanıp kendiliğinden gelen paraları hiçbir zaman elimizdeki kahveyi yudumlayarak izlemeyeceğiz. Başlamak hep zorlu olacak. Geçmişe dönme gibi bir fırsatımız olmadığından, gelecekte de şartların daha iyi olacağına dair herhangi bir işaretimiz bulunmadığından en doğru zaman bu zaman, en doğru gün bugün. Ama sadece bunlar da değil; bir de böyle dönemlerin fırsatları var.

Örneğin, geçmişte finansman bulmak çok daha kolaydı, sıcak paraya ulaşmak çok daha kolaydı ve birçok sektöre giriş bariyeri çok çok düşüktü. Bu da belli bir oranda özsermaye sahibi işletmelerin ayrışmasına ve birçok sektörde daha kaliteli rekabetin oluşmasına neden olacak. Keza, çift kur her ne kadar büyük sorun olsa da iş dünyasında şöyle bir sonuç doğurdu; kârsız çalışan, kârsız operasyon yürüten şirketler bir de ödemelerini TCMB kuruna göre aldıklarında zarar ettiklerini gördüler. Daha doğrusu zarar ettiklerinin farkına vardılar.

TCMB kuru ile serbest piyasa kuru arasındaki makas zaman zaman %10’ları, %15’leri zorladı bu da demektir ki kâr marjı %15’in altında olan işletmelerin ettikleri kâr, zarara döndü. Özetle, belli bir sermayenin altında, belli bir marjın altında çalışan işletmelerin iş hayatından çekilmesi daha verimli, daha sağlıklı bir piyasa oluşması demek. Ayrıca son yıllarda altını çokça çizdiğimiz, kur artışının girişimcileri ithalatçı formasyonundan ihracatçı formasyonuna evrilttiğini de gözlemliyoruz. Bu da bir diğer artısı.

Hızlı Adapte Olmak Yeteneği

Günümüzün en önemli, en gerekli yeteneği analiz edildiğinde en çok öne çıkan özellik ingilizcede “Early Adopter”, Türkçesiyle “Hızlı adapte olma becerisi”. Dünyada son yıllarda Türk CEO’ların çok fazla tercih edilmesinin iki ana sebebi var,

1-  Kaosa daha dayanıklı, krizde karar alma konusunda deneyimli olmaları

2-  Çok hızlı ve çok kolay adapte olabilmeleri

Japon IHI şirketiyle ortak fabrika kuran ünlü sanayici Adnan Dalgakıran’a bir gün sordum, “Japonlarla çalışmak zor mu?”. Şöyle bir cevap vermişti, “Onlar fazla Japon, fazla planlı, biz ise fazla Türküz, çok pratiğiz, çok tezcanlıyız, onlar bizden tezcanlılığı öğreniyor, biz de onlardan daha planlı, programlı olmayı. Japonlar deyince aklıma bir diğer Japon şirketi Daikin geldi. Türkiye CEO’su Hasan Önder şöyle bir anekdot anlatmıştı.

“Biz bir fabrika kuracağımız zaman ilk iş kazmayı toprağa vururuz ve iki yılda bitiririz. Japonlarla ortak olduğumuzda bir fabrika için 1 yıl gibi bir takvim çıkardılar ve ilk 10 ay sadece masa başında planlama yapıp araziye adım bile atmadılar. Son iki ayda da fabrikayı iğne oyası işler gibi işlediler.” İki sanayiciden iki örnek. Krizlerle başa çıkma ve hızlı adapte olma konusunda artılarımız.

Merkez Bankası ve Hafize Gaye Erkan

Bu özel paragrafı açmazsak olmaz, Merkez Bankası tarihinde ilk kez bir kadın başkan atandı. Genç yaşında çok önemli bir kariyere sahip önemli bir isim, Hafize Gaye Erkan’ı ilk olarak bu satırları okuduğunuz gazetede tanıdım. Kendisinin iyi bir okuru oldum tanıdığım süreçte. Gerçekten gelmekte olan krizi, özellikle de ABD’de yaklaşan kasırgayı çok iyi okudu ve okuttu. Umuyorum ki tarihe geçecek bir yönetim sergileyecek ve sadece Merkez Bankamızın ilk kadın başkanı değil belki de en başarılı başkanı olacak. Seçim geride kaldı, artık birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Sayın Mehmet Şimşek’in de, Sayın Gaye Erkan’ın da başarısı hepimizin artı hanesine yazacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar