Yeni bir hükümet şekillenirken…

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Önümüzdeki günlerde yeni bir hükümetin kurulmasına şahit olacağız. Bu durumda iki soruya yanıt arıyorum. Bunlardan biri yeni hükümetin avantajlarının neler olduğu, diğeri zorluklarının, dezavantajlarının neler olduğu... 

Bunun için seçimler sonrası ‘tek parti iktidarı ile rahatlayan’ borsayı hızla yükselten, faizleri ve dövizi düşüren ilk hareketi ortaya koyan piyasaların ‘iyimserliği’ yeni hükümetin kurulmasından önemli avantaj bekleyenlerin sayılarının oldukça fazla olduğu izlenimini edinmiştim. Bunu önlerini daha iyi görecekleri inanmalarına bağlamıştım. 

Ama hemen bunun ardından dövizin TL karşısında yeniden değerinin yükselmesi ve borsanın düşmesinin ise ‘kafalardaki olumsuz sorulardan’ kaynaklandığını, olumsuzluk bulutlarını tam olarak dağıtamadıkları için bu geri dönüşün olduğuna inanmıştım. 

Gelelim yeni hükümet kurulurken bu dönemde belirtilen avantajların neler olduğu konusuna: 
Avantajlardan en önemlisi seçimsiz bir dört yıllık dönemde, çoğunluğa sahip tek başına bir iktidar döneminin yaşanacak olması. Böyle bir iktidarın toplumla iyi bir diyalogla yapmak istediklerini ve buna bağlı reformist adımları rahatlıkla atabilecek durumda bulunması... 

Bir diğer avantaj 2002-2008 arasında bol likiditeli dünyada doğan imkanla yüksek büyüme elde etmiş ve önemli bir başarı elde etmiş bir partinin kadrolarının birikimlerini yeni dönemde ortaya koyabilecek siyasi ve bürokratik kadrolara ve o dönem birikimine sahip olmaları. Bu başarının ve olumluluğun getirdiği birikim olarak ortaya çıkıyor. 

Bir de bunun aksi, son yıllardaki başarısızlığın birikimi söz konusu. Başarısızlıktan ders çıkarmak da yeni dönemde avantaj olabilir. FED’in likidite azalması ve faiz artırma olasılığının gündeme gelmesiyle yaşadığımız dönemden ders çıkarmak önemlidir. Son yıllarda buna bağlı olarak ve terörün yeniden gündeme gelmesi, birbiri ardından seçimler yaşanmasıyla yüzde 3’lere gerileyip oraya oturan bizim için yeterli olmayan büyüme bu kadrolarca başarısız dönem olarak yaşandı. Bana göre bunun birikimi de doğru değerlendirilirse yeni dönem için avantaj olarak kabul edilebilir. 

Peki, dezavantajlardan, olumsuzluklardan söz etmek istersek neler söyleyebiliriz? 

Öncelikle gelişmekte olan ülkelere daha dar imkan ve likidite sunan bir döneme giriyoruz. Bu bizim için de olumsuz bir durum. Son birkaç yılda bir iktidar yorgunluğu söz konusuydu. Birçok şey söyleniyor, sözel olarak ortaya konuluyor ama eyleme geçilmiyordu. Bir örnek verirsek, 2011-2014 Sanayi Strateji Belgesi'nde ortaya konan Avrasya’nın orta üstü ve ileri teknoloji üretiminin üssü olmak gibi hedefl er 74 eylem planıyla ortaya koyuldu. Ama 2014 sonunda arzulanan sonuca ulaşılamadığı gibi, neden ulaşılamadığı konusunda da hesap içeren bir bilanço topluma sunulmadı. 

İçinde bulunduğumuz dönem AB tam üyelik müzakerelerinde ilerleme kaydedilmeyen, yeni fasılların açılıp, yeterli sonuçların alınamadığı bir dönem. ABABD’nin müzakerelerini yürüttüğü bizi çok yakından ilgilendiren Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması'na müdahil olamadığımız bir dönem. AK Parti iktidarının ilk 7 yılında kişi başına milli gelirimizi 3 bin dolardan 10 bin dolara çıkardıktan sonra, orta gelir ve orta teknoloji tuzağından kurtulamayıp, son 5 yılda yerimizde saydığımız bir dönem. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracatımızı yeterince ivmelendiremediğimiz bir dönem... 

Peki, yeni ve avantajlı dönemde yeni iktidardan ne beklemeliyiz.... 

Beklentimizin birinci adımı hükümetin toplumla sürekli bir diyalog içerisinde hukukun üstün kılınması adımlarının atılması, üretime destek verecek yaratıcı ve kalifiye eleman sağlayacak eğitimde dönüşümün sağlanması, üretimin ve ihracatın önünü tıkayan konularda olumsuzlukları ortadan kaldıracak reform adımlarını atılmasına hemen başlanması, dünyadaki gelişmeleri izleyerek proaktif davranılması yolunda kararlar alınması yeni dönem hükümetinin görevleri olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar