Yazılımcılar kodlamadan Türkiye’yi dönüştürecek
‘Kodsuz’ yazılım platformları emek ve zaman kavramlarını yeniden belirliyor. Yazılım eğitimini 1 ay gibi bir süreye indiren No Code&Low-Code platformları gelişime açık tüm sektörlerde, dijital dönüşümü sağlayacak.
Kurumlara yönelik iş uygulamaları alanında dijital dönüşüm projelerinin kod yazmadan geliştirilmesini sağlayan Xpoda, dünyada ilk 20 No-Code&Low-Code platformu arasında yer alıyor. No-Code&Low-Code özellikleri içerisinde barındıran platform, yazılımcı adaylarını 1 ay gibi kısa sürede sektöre kazandırırken, Türkiye’nin küresel yazılım sektöründeki vitrinine katma değer sağlamayı hedefliyor. Xpoda CEO’su Şenol Balo, “İyi bir yazılımcı 4 yıllık üniversite eğitimi ve 3 yıllık iş tecrübesi ile olgunluk seviyesine ulaşabilirken, No-Code&- Low-Code bilen bir yazılımcı 1 ay gibi kısa bir sürede 20 kat daha hızlı uygulama geliştirebiliyor” açıklamasında bulundu. Şenol Balo ile Türkiye’nin dönüşü ve yazılım sektörünün geleceğini konuştuk.
Xpoda’nın hikayesi nedir?
Xpoda, Türkiye'de no-code ve low-code platform pazarının öncüsü diyebiliriz. 2016 yılında Octopod olarak kurulduk ve 2022 yılında adımızı değiştirerek Xpoda haline geldik. Herhangi bir bilgisayara bağlı olmadan, masaüstü, mobil ve web için ayrı yazılımlar geliştirebilen ve her yerde çalışabilen bir sistem yaratmayı hedefledik.
Bugün 2 aylık No-Code ve Low-Code eğitimi almış bir kişi 8 yıl eğitim almış birisi kadar yazılım bilmese bile, onun geliştirebildiği yazılımları geliştirebiliyor. Xpoda, uygulayıcılara lego parçacıkları ve kullanım kılavuzu sağlıyor. Firmalar da bunu kendi şirketlerinin ihtiyaçlarına göre uyarlayabiliyor. Daha hızlı, daha pratik, değiştirilebilir, hızla güncellenebilir bir yazılım ortaya çıkıyor. Şirketlerin Türkiye’deki ömrü 1,5 yıl. Kapsamlı bir yazılımın tamamlanması ise kod yazımı ile 1-2 yıl sürüyor. Sektörler bu kadar hızlı ilerlerken yazılımı o kadar beklemek mümkün ve mantıklı değil. Ayrıca No-Code ve Low-Code artık yazılımcıya bağlı kalma sorununu da ortadan kaldırıyor.
No-Code & Low-Code’a odaklanma fikri nasıl ortaya çıktı?
Kullandığımız her şeyin içinde bir yazılım var. Bir de şirketlerin kullandığı iş uygulamaları var. Bir şirketin bütün iş süreçlerini yönetiyor ve bunlara ERP diyoruz. Şirketlerin dijital dönüşümündeki en önemli şey bu yazılımlar. Olmazsa olmaz. 2013 yılında endüstri 4.0 çıkışı ve artık süreçlerin yazılımla dijitalleşmesi başladı. Dijital dönüşüm işletmeler için vazgeçilmez. Ancak bu dönüşümü sağlamak için ihtiyaç olan yazılımlara ulaşamıyoruz. Peki neden ülkemizde 13 milyon genç işsiz varken yeteri kadar yazılımcımız yok? Çünkü bir yazılımcı 8 senede yetişiyor. No-Code ve Low-Code da bunun çıkışı. Yüzlerce yazılımcı ile yapılabilen yazılımı tek bir operatör yapabiliyor bu şekilde.
Buradaki hedefiniz ne?
Türkiye bir ‘yazılım fabrikası’ olsun istiyoruz. Lise seviyesine indirgenebilir hale geldiğinde inanılmaz iş gücü var. Şu an Xpoda ile yazılım gerçekleştirebilen 30 iş ortağımız var. İş ortaklarımızın kendi yazılımlarını firmalara sunabilmesi için ‘Xpodium’ isimli bir podyum da oluşturduk. İş ortaklarımız yaptıkları yazılımı buraya koyarak sergileyebiliyor ve satabiliyor. Buradaki hedefimiz Xpoda’yı bir platform olarak kullanarak var olan firma sayısını artırmak. Şu an 3 tane start-up var bizimle çalışan. Arka planda Xpoda’yı kullanıyorlar ancak müşterileri onları biliyor, kimse ürün olarak bizi bilmiyor.
No-Code ve Low-Code dijital dönüşümün neresinde duruyor?
T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi şu an 2 meseleyi destekliyor; birincisi sürdürülebilirlik ikincisi dijital dönüşüm. Dijital dönüşüm odağında işin bir insan kaynağı yetiştirme aşaması var. Bunun yatırımı çok fazla. İkincisi kısım ise uygulama. Hala bakkal defteri yöntemiyle işlerinin kaydını tutan firmalar var.
Dolayısıyla rekabette geride kalmamak, verimliliği artırmak için dijital dönüşüm çok önemli. Türkiye dijital dönüşümü maliyetten dolayı yapamıyor. Ülkemizdeki hiçbir KOBİ böyle bir yatırım yapamıyor. Bu nedenle Türkiye’deki kurumların çoğu dijital dönüşüm işine girişemiyor , girişseler bile hazır ticari paket kullanıyor ve bu paketlerle işinin sadece yüzde 60-70’ini çözebiliyor.
Ancak asıl dönüşüm bunun üzerindeki yüzde 30’da başlıyor ve dolayısıyla şirketler gerçekten dijitalleşemediği kısır bir döngüye giriyor. Şu an Türkiye’deki 124 bin yazılımcı ile ihtiyacın yalnızca yüzde 5’ini karşılayabiliyoruz. Yetiştirilenlerin yarısından çoğu zaten yurtdışına gidecek çünkü Avrupa başta olmak üzere yurtdışındaki ihtiyaç da çok fazla ve gençler için oralarda çalışmak daha avantajlı. Türkiye’de kalanlar da kod yazma sürecinde yetiştirilmek zorunda kalıyor ve bu da süreci uzatıyor.
Dünya’daki yazılım pazarı 4.4 trilyon dolar
Dünyada ve Türkiye’de yazılım pazarına ayrılan yatırım ne kadar?
Dünyada yazılıma ayrılan para 4.4 trilyon dolar. Biz Türkiye olarak dünya ekonomisinin yüzde 1’ini alıyoruz. Demek ki, yazılımda da yüzde 1 bile almayı hedeflesek 44 milyar dolarlık bir iç pazar yazılım ekosisteminden söz etmemiz gerek. 13 milyon genç işsizi de bu ekosisteme eklersek pasta çok daha büyük hale geliyor. Türkiye bilişim harcamalarında çok geride. Yüksek olarak telaffuz ediliyor ancak yüzde 80’i telefon operatörleri. Biz hala internet için para ödeyen bir ülkeyiz ve bu para Türkiye’nin bilişim teknolojisi pazarının yüzde 80’ini oluşturuyor.
"Mühendise değil, yazılım işçilerine ihtiyacımız var"
Yazılımda eğitimi kısaltanın dijital dönüşümümüzdeki önemi ne?
Bizim Türkiye’de yazılım mühendisine değil ‘yazılım işçisine’ ihtiyacımız var. Metafor olarak biz sektörde inşaat mühendisini yetiştiriyoruz, eline sertifika veriyoruz sonra da ‘ama gel duvarı da sen sıva’ diyoruz. Şu an ülkenin yazılım ihtiyacının karşılanması için 600 bin kişi gerekiyor ve bu kişilerin çok hızlı eğitilmesi gerekiyor. Bu nedenle No-Code ve Low-Code’u lisedeki gençlere öğretebilirsek dijitalleşmede dünyayla yarışacak hale geliriz.
"Lise mezunları önceliğimiz"
Sektörü domine ederken sektörün eğitiminde üstlendiğiniz rol nedir?
Online eğitimlerimize geçen yıl başladık. 4 bin kayıt aldık ve 700 sertifika verdik. Şimdi hem online hem fiziki olan ileri seviye eğitimleri de hayata geçirmeye başladık. Üç lokasyonumuzu eğitim merkezi haline getirdik; İstanbul, İzmir ve hedef Ankara. Her ay 10 kişilik sınıf açarak 2 haftada eğitimleri tamamlama vizyonumuz var. Geçen ay yapılan ilk ileri seviye eğitim programının sonucunda yüzde 80 işe yerleştirme sağladık. Eğitimlere isteyen herkes katılabiliyor ancak bizim için lise mezunları daha kıymetli. Hedefimiz nitelikli yazılımcı sayısının 100 binler olması. No-Code ve Low-Code yazılımın çok hızlı öğrenilebilir olması bunu sağlayacak.