Yazılı basın için dijital tehditle gelen bir hayat öpücüğü:
Yazılı basın için dijital tehditle gelen bir hayat öpücüğü: Hibrit gazetecilik
Dijital devrim basılı gazetelerin varlığını tehdit eden gelişmelerle hayatlarımızı derinden etkiliyor. Devrimin yazılı basın için korkutucu sonuçlara gebe etkilerinin panzehiri de yine dijital özellikli çözümlerde yatıyor. Nitekim, dijital devrimin gündeme getirdiği kaçınılmaz gelişmeleri dijital fırsatlara çevirmeyi başaran akıllı gazete yönetimleri hayata geçirdikleri bir dizi yeni iş modelleriyle, “Basılı gazetelerin sonu mu geldi?” sorusunu ertelemeyi başardılar. Özetle söylemek gerekirse, bu yeni gazetecilik türüne “hibrit gazetecilik” diyoruz. Melez bir gazetecilik anlayışı bu; bir yandan basılı gazeteciliği kendi temel mantığı içinde sürdürürken, öbür yandan da geleneksel anlayışın yanına dijital devrimin getirdiği olanakları ekliyorsunuz, iki ayrı tür gibi görünen ama özü itibariyle her ikisi de “gazetecilik” olan bu iki tarz, birbirini besliyor ve geliştiriyor.
Multi medya dönüşümü
Olayı daha iyi anlayabilmek için bir an başa dönersek, şu tespitte buluşmuş olacağız; Dijital devrimin başlaması, sadece baskı üzerine yoğunlaşmış gazete yayıncılarını fevkalade zora soktu. Neyse ki, özellikle ABD’deki yayıncıların bir kısmı, durumun vahametinin çok da fazla gecikmeden farkına vararak zamanın ruhuna ayak uydurmayı başardılar. Bu kuruluşlar, dijital devrimle gelen tehditlerin yanında haber yayıncılığı için yeni ufuklar da açıldığını görüp, birer “multi-medya firmasına” dönüşümü sağladılar. Sorun aslında gayet basitti ve olan şuydu: İçeriği tüketiciye ulaştırmanın yolları değişmekteydi. Baskıdan dijitale geçişte, dağıtım için yeni imkanlar ortaya çıkmıştı. Önceleri internet, arkasından tablet ve akıllı telefonlar, haber üreticileri için yeni pazarlama imkanları sağladı.
Marka bilinci öne çıktı
İçeriğin daha da ön plana çıkması, kaliteli gazeteciliğin de önünü açtı. Bu gelişme, baskı+dijital veya yalnız dijital yeni iş modellerini de beraberinde getirdi. Baskının geriye gitmesi, seri ilanların Batı dünyasında internete kayması, “hibrit” gazeteciliğinin önünü açtı. Bu gazetecilik anlayışı, ekonomik bir zorunluluk haline geldi. Medya firmaları hibrit gazeteciliğe geçiş döneminde, dijital konularda tecrübeli elemanlar aramaya başladı. Medya firmaları için, sahip oldukları “markanın” (Brand) önemi ortaya çıktı. Artık gazete ve dergiler birer hibrit haber markası (baskı, web, tablet, akıllı telefon, video ve web TV) haline dönüşmek mecburiyetinde kaldılar. Dijitale geçiş döneminde, marka bilinci ön plana çıktı. Medya pazarlamacıları için de, haber markalarının pazarlanma sorunu doğdu. Özellikle yeni tüketiciler dijital dururken basılı gazetelerden pek hoşlanmamakla birlikte, okudukları gazetelerin markalarını benimsemiş durumdalar.
Çanlar kimin için çalıyor?
Önümüzdeki yıllarda, bugün hala sadece baskı ile yetinmekte direnmeye çabalayan markalar da ya hibrit gazeteciliği benimseyecek ya da kepenklerini indirmek mecburiyetinde kalacaklar... Basın dünyasında çanlar, onlar için çalıyor. Şu hususa da dikkat çekelim ki, dijital devrime rağmen bugün özellikle Pakistan, Hindistan, Çin ve Uzakdoğu’da hala baskı tirajını ve reklamlarını artıran gazeteler var. Örneğin Pakistan’da Dawn grubu artan tirajını karşılamak için devamlı tonlarca kağıt ithal etmekte...
Ancak bu ülkeleri ABD ve Avrupa ile kıyaslamaya kalkışmak çok yanlış olur. Buralarda yeni oluşmaya başlayan orta sınıf, akıllı telefonların yaygın olmasına rağmen, basılı gazete okumayı da tercih ediyor.
Bill Gates’in kehaneti tutmadı
Sonuç olarak, Microsoft’un kurucusu Bill Gates gibi bazı uzmanların öngördüğü, “10-20 yıl içinde basılı gazeteler bitecek” kehaneti, hibrit medyanın atılımları nedeniyle, geçerliliğini kaybetmiş durumda. İşte hibrit gazeteciliğin başarılı örnekleri: Amerika’da “The Wall Street Journal, The New York Times”, İngiltere’de “The Financial Times ile Daily Mail”, Almanya’da Springer grubunun sancak gemisi “Bild”, Norvec’te Schibsted grubunun “VG” gazeteleri... Bu hibrit gazeteler baskı+dijital’in bütün imkanlarını kullanmakta ve basılı reklamların kaybını, dijital alanda telafi yönüne gitmekte. Dünyadaki en başarılı gazete web sitelerinden biri olan Daily Mail’in sitesi, bugün Amerika’da, Avrupa’dan çok daha fazla takip edilmekte ve bu yüzden de oralarda geniş bir haber ağı kurmuş durumda.
Yeni olanaklar, yeni alışkanlıklar
Kaliteli, iyi araştırılmış ve yazılmış bir “içerik” sunulmadığı takdirde, en iyi teknik imkanları kullansanız dahi, bugün artık tüketiciden rağbet görmeniz mümkün değil. Finacial Times, dünyanın dört bir köşesinde, bu arada da İstanbul’da, DÜNYA’da basılıyor. Eskiden her bölge için ayrı bir baskı hazırlanmakta, o ülkenin bazı haberleri ön plana çıkartılmaktaydı. Şimdi Londra’da tek bir baskı hazırlanmakta, değişiklikler ve ilaveler tablet ve akıllı telefonlarla tüketiciye sunulmakta. Böylelikle de, 1970 modeli gazetecilik tarihe karışmakta. Tüketicinin artık akşam eve gelip günlük gazetesini okumak gibi bir alışkanlığı yok. Eve geldiğinde, zaten 24 saat kesintisiz gazetecilik yüzünden, anında her türlü haberi almış durumda... Şu var ki; Financial Times, haberlerin akış temposunu, tüketicilerin tercih ettiği zaman dilimlerine göre, ayarlamakta. Medya dünyası ne yapmalı? Kısaca söylemek gerekirse, medya dünyası, dijital devrim sonrasında, eski alışkanlıklarını tamamen ve süratle terk etmek durumunda: Her medya firmasının, hibrit gazeteciliğin maliyetlerini karşılama imkanı yok. Firmaların yönetim kadrolarını elden geçirmeleri, ileriye dönük vizyon sahibi yöneticiler bulmaları gerekiyor. Reklamlar dışında yeni gelir kaynaklarının aranması kaçınılamaz bir gereklilik. Yeni iş modeli ile birlikte, yazı işlerinin tek bir havuz olarak çalışması sağlanmalı. Haber değeri olmayan, okurun gerisinde kalmış köşe yazıları artık basın tarihine karışmalı. Reklam verenlere daha çok ve direk hizmet götürülmeli; tüm mecralar bu amaçla devrede olmalı. Basılı gazetedeki reklamların azalması nedeniyle, bu açığın kısmen de olsa kapanmasını sağlamak için, akıllı telefon ve web TV reklam gelirlerini artırma yönünde pazarlama faaliyetleri yoğunlaştırılmalı. sponsorluklar ile içerik pazarlanması düşünülmelidir. Bu noktada, üzerinde ısrarla durulması gereken husus şudur: Hibrit gazetecilikte, kaliteli haber üretimi pahalıdır; fakat bundan kaçınılamaz. Haber üretici firmalar, bir taraftan tasarrufa giderken, diğer taraftan da ellerindeki tüm imkanları kaliteli haber üretimi ile yeni gelir kaynaklarının yaratılması için seferber etmelidir.
İyi haber: Yazılı basının ömrü var! Her ne kadar Amerika’da, basılı gazeteye son verip, tamamen dijitale dönen haber yayıncıları varsa da, bunun bugün için geçerli bir model olmadığı kanısındayım. Her şeye rağmen, medya firmaları gelirlerinin büyük bir kısmını hala basılı gazetelerden sağlıyor. Bu yüzden, daha bir süre basılı gazete ve dijitalin birlikte yürütülmesi şart. Ufuklarda kaçınılmaz son görünüyor gibi olsa da, iyi haber şu: Bugünkü veriler gösteriyor ki, basılı gazetelerin olum ilanlarını hazırlamak için daha uzunca bir süre beklemek gerekecek.