Yaza girerken piyasalar
Serhan YENİGÜN / FİNANSİNVEST
Yaz ayları, genel olarak piyasalar açısından sakin ve hacimsiz geçer. Ancak bu yıl bir istisna olabilir. Son dönemde, her ne kadar yurtdışı odaklı gelişmelerin baskısını hissetsek de, makro verilerin sağladığı toparlanma mesajlarını göz ardı edemeyiz. Avrupa odaklı kaygıların gölgesinde kalan bu manzara, şimdilik fiyatlama davranışlarında fazla yer edinemese de ilerleyen dönemde yeniden kendisini hissettirecektir. Ancak, bir süre daha Avrupa ile ilgili gelişmeler gündemin en üstünde ve belki de tek parametre olarak kalmayı sürdürecektir. İlk olarak Yunanistan ile başlayan, ardından İspanya, Portekiz, İtalya, Macaristan gibi ülkelere yayılan kredi kaynaklı borç sorunlarının ana risk faktörü olarak gündemde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sorunlu Euro Bölgesi ülkelerine ilişkin borç kaygılarının ardından Macaristan, Bulgaristan vb. Gibi ülkelerden gelebilecek olası şoklar yaz aylarında tansiyonu yükseltebilir. Ayrıca sorunlu ülkelerin ardından Almanya ve Fransa gibi güçlü ekonomilere sahip ülkelerin de bütçe kesintilerine gideceklerini açıklamaları, Avrupa büyümesi ve küresel büyüme üzerindeki endişeleri artırıyor.
Görülen o ki, Avrupa'da giderek yaygınlaşan kemer sıkma kararları ve bütçe tedbirleri bölge ülkelerinin büyümelerinde bir ivme kaybı getirecek. Ancak küresel çapta değerlendirdiğimizde, Asya'da bir çok ülkede devam eden çift haneli toparlanma, ABD'de tüketim ve talep göstergelerinin kriz değerlerinin çok üzerine gelmesi ve Doğu Avrupa haricindeki gelişmekte olan ülkelerin sergilediği güçlü momentum küresel büyümenin de beklendiği gibi geri döndüğünü gösteriyor. Geçtiğimiz yıl, ikinci dünya savaşından sonra ilk kez daralma sergileyen küresel ekonomi büyüklüğünün, 2010 yılında yeniden büyümeye döneceği yönündeki görüşümüzü koruyoruz. Asya tarafına baktığımızda ise, Çin'in Avrupa'daki kriz nedeniyle ekonomiyi soğutma amaçlı önlemlere yaz aylarında ara vereceğini düşünüyoruz.
Yaz dönemine Türkiye özelinde baktığımızda, riskler ve fırsatlar bir arada dikkati çekiyor. Düşük enflasyon rakamları, Mali Kural'ın kabul edilmesi sonrası derecelendirme kuruluşlarından gelebilecek potansiyel not artırımları, Türkiye'nin büyüme rakamlarında yapılan olumlu revizyonlar ve bunu teyit eder yönde gelmesini beklediğimiz güçlü büyüme rakamlarının yurtdışı piyasaların yaratacağı olumsuz etkiyi sınırlayacağını düşünüyoruz. Ek olarak, yaz aylarında hareketli seyredecek olan siyasi gündem önemli bir risk unsuru olarak göze çarpıyor. Yatırımcılarımıza, önceki emsallerinden farklı olarak daha hareketli geçmesi mümkün olan 2010 yazında bol kazançlı ve mutlu günler dileriz.