Yaz gitti, neden saati kaldı?

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Kasabanın saati

Kasabanın meydanındaki saat, sabah sabah çalmaya başlamış. Şehirden gelen misafir telaşla uyanmış. Ev sahibini görmüş mutfakta. Sormuş merakla “Nedir bu gürültü?” Ev sahibi homurdanmış. “Demek ki belediye başkanı sabah uçağı ile seyahat edecek. Kalkmak için kasabanın meydanındaki saati kurdurmuş yine.” Bir sabah alarm saatim çaldığında bunu hatırladım. Baktım saat 6:20 ve hava zifiri karanlık. Sabah ezanı okunuyordu. Birazdan işe gitmek için yola çıkacaktım. Ama neden bu kadar karanlıkta gidecektim? Daha kargalar bile kahvaltılarını yapmamıştı. Uyku sersemliğim geçtikten sonra hatırladım. Yaz geçmişti, ama saati kalmıştı; “hepten yaz saati” uygulamasına geçmiştik. Neden saatler geri alınmamıştı? Yoksa kasaba meydanındaki saati kuran belediye başkanı gibi bir yetkili vardı da, işine öyle geldiği için mi bu saatleri geri almıyordu?

Sonraki günlerde güneşin daha geç doğduğuna tanık oldum. “Acaba kim sahura kalkmış?” merakı gibi, çevredeki evlerin ışıklarına bakmaya başladım. İstanbul gibi bir metropolde, herkesin işyeri evine yakın değil. Biraz gecikilirse trafiğin ne hâle geldiği de bilindiği için insanlar erken kalkıp erken yola düşüyorlardı. Evler bu saatte ışıl ışıldı. Bu da bana Kayahan’ın, “Allahım, ben nerde yanlış yaptım?” şarkısını söyleme fırsatını vermedi; “Bu saatlerde yola düşen tek ben değilim” diye teselli buldum.

Yaz saati nereden çıkmış?

Bu yaz saati uygulaması nereden çıkmış diye merak edip araştırmaya başladım. Bu uygulama Batı literatüründe “Günışığı tasarrufu zamanı” (Daylight savings time) diye geçiyor. Günışığından daha fazla yararlanmak için ilkbaharda saatler, 1 saat ileri alınıyor ve de sonbaharda tekrar standart zamana dönülerek 1 saat geri alınıyor. İlk kez Yeni Zelandalı böcekbilimci George Hudson, Wellington Felsefe Cemiyeti’ne 1895 yılında sunduğu bir tebliğde bunu önermiş. Ve ilk kez Kanada’da Orillia şehrinin belediye sınırları içinde 1911 ve 1912 yıllarında uygulanmış. Avrupa’da ise uygulama, Almanya ve müttefiki Avusturya Macaristan’da 30 Nisan 1916 tarihinde başlamış. Bunu İngiltere ve müttefikleri ve diğer ülkeler izlemiş. Rusya’da 1917 yılında ve Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 1918’de uygulamaya geçilmiş. Ülkemizde ise ilk resmi uygulamanın 1940 yılında başladığı kaydedilmekte.

Rusya'daki yaz saati uygulaması

Günışığından daha fazla yararlanmak ve aydınlatmada kullanılan elektrik enerjisinden tasarruf sağlamak gayesiyle yapılan yaz saati uygulamasına Rusya 2011 yılında daha değişik çehre getirmiş; bizdeki gibi hepten yaz saatinde kalmışlar. O zamanın Başkanı Dmitry Medvedev “Saatleri değiştirmek, strese ve hastalığa neden oluyor; insanın ritmini bozuyor” demiş.

“Mutsuz inekler ve diğer hayvanlar bu saat değişikliğini anlamıyorlar; neden sütçü kızların onları değişik saatlerde sağmaya geldiklerini anlamıyorlar” diye de eklemiş. Otoritenin istediği bu değişikliğe “Padişahım sen çok yaşa” mantığı ile bilimsel (!) gerekçe bulan çalışma grubunun coğrafya profesörü üyesi ise şöyle konuşmuş: “Yılda iki kez saatleri değiştirmek uyku düzenini bozuyor, kronik hastalıkları tetikliyor ve trafik kazalarını artırıyor. Bu saat değişikliği dönemlerinde kalp krizleri yüzde 50, intihar vakaları ile yüzde 60 arttı.”

The Guardian gazetesinin haberine göre, Rusya’daki bazı muhalifl er ”hepten yaz saati” uygulamasını , “Cambaza bak” tipi popülist bir hamle olarak yorumlamışlar; ciddi sosyal meselelerden halkın dikkatini başka yöne çekmek için yapılmış bir hamle olarak. Çok sayıda uzman da bu görüşü desteklemiş. Gelen tepkiler üzerine Rusya’da, inekleri mutsuz yapma pahasına, bu “hepten yaz saati” uygulaması 2014 yılında terk edilip standart saate dönülmüş.

Sonuç

Yazımı burada bitiriyorum. “Hepten yaz saati” uygulaması enerji tasarrufu sağlıyor diyen Enerji Bakanlığı’nın istatistiklerini yanıltmamak için evin ışıklarını yakmayacağım; bilgisayarımın ışığında giyineceğim. Bugün yolum uzun. Güneşin doğuşunu ofisimde değil de, yolda seyredeceğim. Rusya’da inekler mutlu olsun diye bu uygulamaya geçilmişti. “Acaba bizde kimler mutlu oluyor?” diye düşüne düşüne, sabahın karanlığına dalacağım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019