Yayıncılık
Gazetecilik asil bir meslektir. Yayın yönetmenliği ise çok bilgi ister. Bu meslek emek yoğun bir çalışma ister. Üstelik bunu sınırlı bir zaman dilimi içinde yapmak gerekir. Her gün bir sonraki günü düşünür, hep yarını kurarsınız bu meslekte. Kurucumuz Nezih Demirkent, gazeteyi ekmeğe benzetirdi. “Her akşam tükenir, sabah yenisini almak lazım” derdi.
Gazeteci yeniliğe koşmalı, topluma fırsatlar ve tehditler konusunda öncülük etmeli, işleri layıkıyla yapmalı. Haber yaparken karşı tarafın da mutlaka görüşlerine/cevap hakkına riayet etmelidir.
Bugün gazetecilik artık şekil değiştirdi. Sosyal medyanın hayatımızın merkezine yerleşmesiyle birlikte sanki herkes gazeteci. Bu arkadaşlar bir fotoğrafçı, bir ulu kişi edasıyla kendi blog sayfalarından, youtube kanallarından istemsizce yayın yapıyor, kontrolsüzce her şeyi yalan yanlış anlatıyorlar. Çoğu zaman da başkasının ürettiği, emek verdiği bir haberi sanki kendileri yapmış gibi sahiplenebiliyorlar. Kimisi dinleniyor, kiminin ismine, kiminin mevkiine güvenenler takip ediyor. Ya da ön yargılı bir şekilde bir dakika bakmıyorlar bile. Bu ilişki çok kısa süreli. Şimdiki zamanda hemen herkes hap bilgi, az okunacak sığ yol ve yöntemlerle tatmin oluyor. Günümüzün yoğunluğu, internetin ve televizyonun cazibesi herkesi buna yöneltiyor. Artık görselliğin her şey olduğu dünyamızda bunlara şaşmamak gerek. Görsellik derken bunun estetik bir durum olmasına da gerek yok.
Bu şartlar altında yazılı basının yaşam hakları maalesef her geçen dün daralmakta. Bir gün boyunca yapılan emeğin saatlerce pişmiş, 15 dakikada tüketilmiş yemekten bir farkı kalmıyor.
Yayıncılık yapmak zor zanaat. Tek tesellimiz, sevincimiz, dünya genelinde azalan tiraj sayılarına rağmen belli bir okur kitlesinin hala direniyor olması, ısrarlı bir şekilde gazete okumaya devam etmesidir.
Dünya olarak son okuyucumuz kalana değin bizler de yayıncılık yapmaya, gazetecilik hayatımızı sürdürmeye devam etmek istiyoruz. Bu zorlu yolda yalnız olmadığımızı biliyoruz.
İyi ki varsınız, nice okumalara…