Yatırımların teşvik edilmesinde ”vergi indirimi”

Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK
Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK VERGİNİN GÜNDEMİ [email protected]

Mehmet ŞAFAK

Daha önceki yazılarımızda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; Yatırımların teşvik edilmesine yönelik olarak yayımlanan 14 / 07 / 2009 tarihli ve 2009/15199 sayılı "Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar" ile söz konusu teşvik kararnamesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların yer aldığı "Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ NO:2009/1)" düzenlemeleri kapsamında teşvik uygulamaları devam etmektedir.

Yatırım desteklerinin uygulanması açısından bölgeler, sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyeleri dikkate alınarak dört gruba ayrılmış olup, yapılan düzenlemelere göre;

Yatırımın, teşvik belgesine bağlanabilmesi için asgari sabit yatırım tutarının,

- I'inci ve II'nci bölgelerde yapılacak yatırımlarda 1 milyon Türk Lirası,

- III'üncü ve IV'üncü bölgelerde yapılacak yatırımlarda 500 bin Türk Lirası olması gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen asgari sabit yatırım tutarının üzerindeki yatırımlar bölge ayırımı yapılmaksızın gümrük vergisi muafiyeti ile katma değer vergisi (KDV) istisnasından yararlanırlar.

Buna ilave olarak, bölgesel desteklerden yararlanacak yatırımlar,

a) I'inci ve II'nci bölgelerde;

- Gümrük vergisi muafiyeti,

- KDV istisnası

- Vergi indirimi,

- Yatırım yeri tahsisi ve

- 31.12.2010 tarihine kadar yatırıma başlanılması halinde sigorta primi işveren

  hissesi desteği

b) III'üncü ve IV'üncü bölgelerde;

- Gümrük vergisi muafiyeti,

- KDV istisnası,

- Vergi indirimi,

- Yatırım yeri tahsisi,

- Sigorta primi işveren hissesi desteği ve

- Faiz desteğinden

yararlanabilir.

Büyük ölçekli yatırımlara gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, yatırım yeri tahsisi ve sigorta primi işveren hissesi desteği uygulanabilir. Büyük ölçekli yatırımlarda asgari yatırım tutarlarının ne olması gerektiği, 2009/15199 nolu Bakanlar Kurulu Kararı'nın 2 nolu ekinde, farklı yatırım alanları için farklı tutarlar olarak belirlenmiştir.

Vergi indirimi (indirimli vergi oranı) :

Yatırımlara uygulanacak destekler arasında yer alan "vergi indirimi" desteği 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'na 5838 sayılı Kanun'la eklenen ve sonrasında da 5904 sayılı Kanun'lar ile değişiklik yapılan "32/A" maddesi çerçevesinde hem kurumlar vergisi mükelleflerine hem de gelir vergisi mükelleflerine uygulanacaktır.

Anılan madde düzenlemelerine göre;

- Finans ve sigortacılık konularında faaliyet gösteren kurumlar

- İş ortaklıkları

- Taahhüt işleri

- 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun

kapsamında gerçekleştirilen yatırımlar için vergi indirimi desteği öngörülemez. Keza, arazi-arsa, royalti, yedek parça ve amortismana tabi olmayan diğer harcamalar indirimli vergi uygulamasından yararlanamaz.

Yukarıdakiler dışında kalan ve Hazine Müsteşarlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan gerek büyük ölçekli yatırımlar gerekse bölgesel uygulama kapsamında gerçekleştirilen yatırımlarda bu yatırımlardan elde edilen kazançlar yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren, yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar, indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.

Yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını ifade etmektedir. Bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade etmektedir.

Büyük ölçekli yatırımlar ile bölgesel uygulama kapsamında gerçekleştirilen yatırımlarda, Kurumlar veya Gelir Vergisi'ne uygulanacak indirim oranları ile yatırıma katkı oranları aşağıdaki gibi olacaktır:

 Bölgesel uygulama Büyük ölçekli yatırımlar

Bölgeler Yatırıma katkı oranı (%) Kurumlar veya Gelir Vergisi indirim oranı (%) Yatırıma katkı oranı (%) Kurumlar veya Gelir Vergisi indirim oranı (%)

I 10 25 25 25

II 15 40 30 40

III 20 60 40 60

IV 25 80 45 80

Ancak, teşvik belgesi kapsamında 31.12.2010 tarihine kadar yatırıma başlanması halinde aşağıda belirtilen indirim oranları ile yatırıma katkı oranları uygulanacaktır:

 Bölgesel Uygulama Büyük Ölçekli Yatırımlar

Bölgeler Yatırıma katkı oranı (%) Kurumlar veya Gelir Vergisi indirim oranı (%)  Yatırıma katkı oranı (%) Kurumlar veya Gelir Vergisi indirim oranı (%)

I 20 50 30 50

II 30 60 40 60

III 40 80 50 80

IV 60 90 70 90

Örneğin; Teşvik belgesi kapsamında III.Bölgede yapılan ve 31.12.2010 tarihinden önce tamamlanan 500.000 TL'lik bir yatırımda, bu yatırımlar için uygulanacak yatırıma katkı oranı %40 olacaktır. Başka bir deyişle; yapılan yatırımın (500.000 TL x % 40 =) 200.000 TL tutarlık kısmı, normalde alınması gereken kurumlar vergisi ya da gelir vergisinin alınmasından vazgeçilmek suretiyle devlet tarafından desteklenmiş olacaktır. Bilindiği üzere, kurumlar vergisi oranı %20'dir. Gelir vergisi ise %15 ile %35 arasında değişen tarifeye göre alınmaktadır. Örneğimizde yatırım yapanın kurum olduğunu kabul edersek, yapılan bu yatırımlardan elde edilecek kazançlar %20 oranında değil, (%80 indirim yapılmak suretiyle) %4 oranında vergilendirilecektir. Anılan kurumun bu yatırımlarından elde ettiği kazançların 2010 yılında 300.000 TL, 2011 yılında 500.000 TL, 2012 yılında 400.000 TL, 2013 yılında 500.000 TL olduğunu varsayarsak, bu durumda ödenecek kurumlar vergisi tutarları ve alınmasından vazgeçilen vergi tutarları şöyle olacaktır:

Yıl Kazanç tutarı (TL) Normalde ödenmesi gereken vergi (TL) Gerçekte ödenen vergi(TL) Vazgeçilen vergi tutarı (TL)

2010   300.000      60.000     12.000,00      48.000

2011   500.000     100.000      20.000,00      80.000

2012   400.000      80.000     16.000,00      64.000 

2013    50.000     10.000     2.000,00      8.000

2013   450.000      90.000      90.000,00           -  

Toplam    340.000     140.000    200.000

Örnekten görüldüğü üzere, vazgeçilen vergi tutarı 200.000 TL'ye ulaşıncaya kadar anılan yatırımdan elde edilen kazançlar %4 oranında vergilenecek, bu tutara ulaşıldıktan sonra geriye kalan kazanç tutarı ise %20 oranında vergilenecektir. Örnekteki 4 yılda elde edilmiş kazançlar üzerinden normalde 340.000 TL kurumlar vergisi ödenmesi gerekirken, devlet, indirimli korumlar vergisi uygulamak suretiyle, 140.000 TL vergi tahsil etmiş ve 200.000 TL tutarındaki verginin alınmasından vazgeçerek yatırıma destek olmuştur. İndirimli kurumlar vergisi uygulaması, yatırımın kısmen ya da tamamen işletilmesine başlandığı 2010 hesap döneminden itibaren uygulanmaya başlamış ve yatırıma katkı tutarı olan 200.000 TL'ye ulaşıncaya kadar devam ettirilmiştir. Bu tutara ulaşıldıktan sonraki kazançlara ise normal kurumlar vergisi oranı uygulanmıştır.

Vergi indirimi sadece yıllık beyana konu kazançlara değil, anılan yatırımların kısmen ya da tamamen işletmeye alındığı hesap dönemi de dahil olmak üzere, geçici vergi dönemlerinde de uygulanır. (İndirimli oranlar stopaj suretiyle yapılan vergilendirmede ise uygulanmaz.)

Tevsi yatırımlarda indirimli vergi oranı uygulaması

Teşvik Belgesi alınmak ve yukarıda belirtilen diğer şartlara uymak kaydıyla, tevsi yatırımlarda da indirimli oran uygulanması söz konusudur. Bu kapsamda elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, indirimli oran bu kazanca uygulanır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenir. Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır.

Maliye Bakanlığı, vergi indirimi ile ilgili uygulamanın usul ve esaslarını belirlemeye yetkilidir. Ancak bu belirlemeler henüz yapılmadığı ve bir Tebliğle duyurulmadığı için, yapılacak tevsi yatırımlarında, elde edilen kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde, indirimin uygulanacağı kazanç tutarının belirlenmesinde Kanun maddesinde ifade edilmiş olan "dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarı"ndan ne anlaşılması gerektiği konusunda tereddütler bulunmakta ve bu şekilde hesaplamaya esas alınacak tutarın sabit kıymetlerin birikmiş amortismanları düşüldükten sonraki net değerinin mi yoksa birikmiş amortismanlar düşülmeden önceki aktif değerinin mi alınacağı ve "kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet" ifadesi içine hangi sabit kıymetlerin gireceği tartışılmaktadır. Keza bu hesaplamada, "sabit kıymetlerin yeniden değerlenmiş tutarları"ndan ne anlaşılması gerektiği konusunda da farklı görüşler ortaya çıkabilmektedir.

Bize göre; anılan hesaplamada esas alınması gereken sabit kıymet tutarı; hesap dönemi sonunda kurumun aktifinde kayıtlı olan sabit kıymetlerin net değerleri tutarları olmalıdır. Başka bir deyişle; anılan sabit kıymetlerin bu kıymetler üzerinden ayrılmış birikmiş amortismanları düşüldükten sonra kalan tutarları hesaplamada dikkate alınmalıdır. Öte yandan, "kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet" ifadesindeki "sabit kıymet" tanımından "amortismana tabi olan sabit kıymetler" anlaşılmalıdır. Bu anlamda, amortismana tabi olmayan boş arazi ve arsalar hesaplamalarda dikkate alınmamalıdır. Çünkü; Kurumlar Vergisi Kanunu'nun KOBİ birleşmelerinden doğan kazancı vergiden müstesna yapan geçici 5. maddesinde geçen "sabit kıymet" kavramının tanımlandığı 4 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde "sabit kıymet" ifadesinden, Vergi Usul Kanunu'nun 313. maddesi uyarınca amortisman mevzuunu oluşturan iktisadi kıymetlerin anlaşılması gerektiği, dolayısıyla, gayrimenkullerle anılan Kanunun 269 uncu maddesi gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetler ile alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin sabit kıymet olarak dikkate alınacağı belirtilmiştir. Kanımızca, 4 Seri Nolu Tebliğ'de yapılan bu açıklamanın yukarıda belirtilen "sabit kıymet" tanımı için de yapılması yerinde olacaktır. Ayrıca, anılan tanımda sayılan "sabit kıymetler" içine, 32/A maddesinin 4 nolu fıkrasında yer alan "(devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil)" hükmü uyarınca, henüz amortisman konusu olmasa bile, "devam eden yatırımlar"a ait tutarlar da alınmalıdır.

Bu şekilde oranlama yapılarak tevsi yatırımlardan doğan kazançların toplam kazançlar içindeki payı belirlenirken, kazancın tespitinin yapıldığı hesap dönemi sonundaki sabit kıymet tutarlarının mı yoksa yatırımın tamamlanıp aktife alındığı hesap dönemi sonundaki sabit kıymet tutarlarının mı esas alınacağı konusu da belirsizdir. Yatırımın tamamlanmasından sonraki yıllarda gerek yapılan bu yatırımla ilgili sabit kıymetlerde gerekse diğer sabit kıymetlerde değişimler söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla, bu konuyla ilgili bir belirlemenin de yapılması zorunludur. Kanımızca bu sorunların temel nedeni; yatırımlara teşvik mahiyetindeki bu düzenlemeler yapılırken indirimli oranın sadece bu yatırımlardan sağlanan kazançlarla sınırlandırılmış olmasıdır. Amaç yatırım yapılmasını teşvik etmek olduğuna göre ve bu teşviklere başlanılması da yatırımın kısmen ya da tamamen işletmeye alınmasından itibaren uygulamaya sokulduğuna göre, artık uygulanacak indirimin sadece bu yatırımlardan elde edilecek kazançlarla sınırlandırılmayıp, varsa yatırımcının diğer kazançlarına da aynı indirim yapılmalıdır. Böylece, anılan teşvik yatırımcıya daha kısa sürede dönebilecek ve bu şekildeki uygulama yatırım yapmayı daha cazip hale getirecektir. Bu nedenle, anılan yasa maddesinde bu yönde değişiklik yapılmasında yarar vardır.

Diğer taraftan anılan maddede; tevsi yatırımlarda vergi indirimin uygulanacağı kazancın hesaplanması sırasında, işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değerinin, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınacağı hükmü yer almaktadır. Bilindiği üzere; 2004 yılında enflasyon düzeltmesi hükümleri yürürlüğe girmiş ve bu kapsamda, işletmelerin aktiflerinde yer alan sabit kıymetler 2003 ve 2004 yıllarında enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuştur. Bu yasal düzenlemelerle birlikte, daha önce uygulanmakta olan "yeniden değerleme" uygulamasına son verilmiştir. Ancak, Maliye Bakanlığınca, yasal düzenlemeler çerçevesinde hesaplanan yeniden değerleme oranlarının ilanına da devam edilmektedir. Bu nedenlerle, kanımızca, 2004 yılına kadar aktife girmiş ve halen aktifte yer almakta olan sabit kıymetler için 2004 yılında yapılmış olan enflasyon düzeltmesi sonucu bulunan değerler baz alınarak, daha sonraki yıllarda aktife girmiş sabit kıymetler için de aktife girdiği dönem sonundaki değerleri baz alınarak, sonraki yıllar için ilan edilmiş yeniden değerleme oranlarında artışlar yapılmalı, keza bu sabit kıymetlerin birikmiş amortismanları da aynı şekilde yeniden değerlemeye tabi tutulmalı ve bu şekilde bulunacak sabit kıymet net değerleri esas alınarak işlem yapılmalıdır.

Tevsi yatırımlarda, yukarıda açıklandığı şekilde hesaplanacak teşvik belgesi kapsamındaki yatırımların toplam sabit kıymetlere bölünmesiyle bulunacak oran o hesap döneminde beyan edilen vergi matrahı ile çarpılacak ve bu şekilde belirlenen matraha indirimli kurumlar vergisi uygulanacaktır.

Diğer hususlar :

Hesap dönemi itibarıyla, yasada öngörülen şartların sağlanamadığının tespit edilmesi halinde, söz konusu vergilendirme döneminde indirimli vergi oranı uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil olunacaktır.

Yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde, devralan kurum, aynı koşulları yerine getirmek kaydıyla, indirimli vergi oranından yararlanacaktır.

Yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devri halinde, indirimli vergi oranından devir tarihine kadar devreden, devir tarihinden sonra ise devralan, aynı koşulları yerine getirmek kaydıyla yatırıma katkı tutarının kalan kısmı için yararlanır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Aramalı vergi incelemesi 26 Eylül 2019