Yatırımlarda ciddi kan kaybı

Naki BAKIR
Naki BAKIR MAKRO BAKIŞ [email protected]

Geçen yılın ikinci yarı­sından itibaren uygu­lanmakta olan “para­sal sıkılaştırma” esaslı eko­nomik program kapsamında rekor düzeye yükselen faizle­rin ekonomiyi daraltıcı etki­si, tüketim ve üretim yanında yeni yatırımlarda da kendini gösterdi. Yüksek faiz koşulla­rının sert fren yaptırdığı teş­vikli yatırımlarda reel daral­ma yılın ilk yarısında yüzde 66,3’e ulaştı.

Sanayi ve Teknoloji Ba­kanlığı’nın en son veri olarak açıkladığı ocak-haziran dö­nemi gerçekleşmeleri, teşvik­li yatırımlar cephesinde cid­di bir kan kaybına işaret etti. Yatırımcı kuruluşların ülke genelinde ve çeşitli sektör­lerde gerçekleştirecekleri ya­tırımları için Gümrük Vergi­si muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, faiz ve sigorta prim destekleri gibi teşvikler­den yararlanmak üzere Teşvik Uygulama ve Yabancı Serma­ye Genel Müdürlüğü’nden al­dıkları teşvik belgelerinin ge­çen yıl ilk altı ayda 8 bin 113 olan sayısı, bu yıl aynı dönem­de yüzde 30,6’lık bir düşüşle 5 bin 634’e geriledi.

Asıl daralma yatırım hacminde

Altı ayda alınan belgeler kapsamında gerçekleştirile­cek yatırımların hacminde ise yatırım sayısındakinden daha sert bir daralma yaşan­dı.

Belge başına ortalama ya­tırım tutarı ciddi oranda düş­tü. Geçen yıla oranla daha az sayıda yatırım için teşvik bel­gesi alınırken, çok daha dü­şük bütçeli yatırımlara gidil­diği dikkati çekti.

İlk altı aylık dönemlerde alınan teşvik belgeleri kap­samındaki toplam sabit yatı­rım tutarı, cari olarak yüzde 42,8 düşüşle 766 milyar lira­dan 438,5 milyar liraya gerile­di. Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) bu yıl ve geçen yılın ilk altı aylık dönemleri orta­lamalarına göre yüzde 69,64 olarak gerçekleşen yıllık enf­lasyonla indirgendiğinde, ilk yarıda yatırım tutarındaki “reel” azalışın yüzde 66,3 ol­duğu belirlendi. 2023’ün ilk altı ayında nominal bazda 94,4 milyon lira olan belge ba­şına ortalama yatırım tutarı, bu yıl aynı dönemde 77,8 mil­yon liraya geriledi.

En sert daralma hizmetlerde

İlk yarıda hem alınan teşvik belgesi hem de sabit yatırım tutarı tüm ana sektörlerde dü­şüş gösterirken, yatırım tuta­rında en sert daralma hizmet­lerde görüldü.

Anılan dönemde 3 bin 617 imalat, 1.023 enerji, 718 hiz­metler, 174 tarım, 102 maden­cilik yatırımı teşvik belgesi­ne bağlandı. Geçen yılın aynı dönemine göre enerjide yüz­de 49,3, imalatta yüzde 26,3, tarımda yüzde 25,6, madenci­likte yüzde 22,1, hizmetlerde yüzde 12,9 daha az teşvik bel­gesi alındı.

Belgeye bağlanan yatırım tutarında geçen yılın aynı dö­nemine göre en sert düşüş cari olarak yüzde 58,4’le hizmet­ler sektöründe yaşandı. Bu sektörde geçen yıl ilk beş ay­da 190,1 milyar lira olan yatı­rım tutarı bu yıl aynı dönemde 79,2 milyar lirada kaldı. Enf­lasyonla indirgendiğinde ise hizmetler yatırımlarındaki reel daralmanın yüzde 75,5 ol­duğu görüldü.

Yatırım hacmindeki düşüşte hizmetleri cari olarak yüzde 41,2 ve reel bazda yüzde 65,4 oranı ile madencilik sektörü izledi.

Çok sayıdaki alt sektörü bu­lunan, en fazla istihdamı sağ­layan, milli gelire en çok kat­kı veren ana sektör olan ve en büyük yatırımların gerçekleş­tiği imalat sanayiinde ilk al­tı ayda alınan teşvik belgele­ri kapsamındaki sabit yatırım tutarı da cari olarak yüzde 37,4 düşüşle 408,2 milyar liradan 255,5 milyar liraya geriledi. İmalat yatırımlarında reel da­ralma ise yüzde 63,1 oldu.

Enerjide eğilim tersine döndü

Güneş ve rüzgâr gibi ye­nilenebilir enerjiye yöne­lişle son yıllarda adeta yatı­rım patlaması yaşanan enerji sektörü, bu yılın ilk altı ayın­da alınan teşvik belgesi sayı­sının en fazla azaldığı sektör oldu. İlk yarıda enerji yatı­rımları için alınan belge sayı­sı yüzde 49,3 azalırken, öngö­rülen sabit yatırım tutarı da 86,2 milyar lira ile geçen yılın eş dönemindekinin yüzde 39 altında kaldı. Enerji yatırım­larında altı aylık dönemlere göre yüzde 64,1 oranında bir reel daralma yaşandı.

Bu seyre göre, büyük bütçe­li teknoloji-yoğun yatırımla­rın gerçekleştiği enerji sek­törüne yönelik yatırımlarda özellikle 2023’te yaşanan baş döndürücü artış, bu yıl yerini sert frene bıraktı. Geçen yı­lın ilk yarısında büyük bölü­mü “yenilenebilir” enerji ala­nında olmak üzere bu sektöre yönelik yatırım tutarı önceki yılın aynı dönemine göre yüz­de 275’lik rekor artışla 141,4 milyar lira olmuştu.

Bu yıl ilk yarıda tarım sektö­rüne yönelik düzenlenen teş­vik belgelerindeki sabit yatı­rım tutarı da yaklaşık 8,4 mil­yar lira olarak önceki yılın eş dönemindekinin yüzde 21,1 altında kaldı ve reel bazda yüzde 53,5 daraldı.

“Komple yeni” yatırımın payı azaldı

Ocak-haziran döneminde düzenlenen teşvik belgeleri­nin 3 bin 482 adedini “komple yeni yatırım” niteliğindekiler, 1.698 adedini tevsi yatırım­ları, 454 adedini de moderni­zasyon, entegrasyon, ürün çe­şitlendirme gibi diğer nitelik­lerdeki yatırımlar oluşturdu.

Teşvik belgelerinde öngörü­len toplam sabit yatırım tu­tarının da 276,1 milyar TL’lik bölümü komple yeni yatırım­lardan, 109,8 milyar TL’si tev­si ve 52,5 milyar TL’si de diğer yatırımlardan oluştu. Geçen yılın aynı dönemine göre sa­bit yatırım tutarı cari olarak komple yeni yatırımlarda yüz­de 48,3, tevsi yatırımlarında yüzde 38,7 azalırken, diğer ya­tırımların tutarı yaklaşık aynı düzeyde kaldı. Reel bazda ise komple yeni yatırımların hac­mi yüzde 69,5, tevsi yatırımla­rı yüzde 63,9, diğer yatırımlar ise yüzde 41 daraldı.

Komple yeni yatırımların geçen yıl ilk yarısında yüzde 69,8 olan payı bu yıl aynı dö­nemde yüzde 63’e düşerken, tevsi yatırımlarının payı yüz­de 23,4’ten yüzde 25’e, diğer yatırımların payı da yüzde 6,9’dan yüzde 12’ye yükseldi.

Faiz-yatırım ilişkisi ne zaman?

Faizlerin uzun süre baskıyla düşük tutulması nedeniyle enflasyon ve cari açıkta hızlı büyüme, ulusal parada hızlı değer kaybı yaşanan önceki dönemde bozulan dengeleri düzeltmek için, geçen yıl haziran ayında ekonomide yönetim ve köklü politika değişikliğine gidilmişti. Geçen yılın ikinci yarısından bu yana uygulanan ve faizlerin aşırı yükseltildiği sıkı para politikası esaslı programın sonucu ise ekonomide soğuma ve sert fren oldu. Sıkı para politikasının temel aracı olan faiz yeni dönemde hızla yükseltilirken, bunun olumsuz sonucu olarak sanayi üretimi, iç talep ve yatırımlarda fren etkisi ortaya çıktı.

Reel değişimlerle bakıldığında fren etkisinin özellikle yatırımlar cephesinde çok belirgin olduğu görülüyor. Üretim, tüketim ve yatırımlardaki sert frenin sonucu ise milli gelir büyüme hızının düşmesi şeklinde bekleniyor. Aşırı yükselmiş olan enflasyonun kontrole alınabilmesi için geçici süre bu bedele katlanmak gerekiyor. Üç yıllık programda enflasyon başta göstergelerde hedeflenen iyileşmenin öngörülen sürede sağlanmasıyla yatırımları canlandırma ve büyüme hedefli politikaya yeniden geçilmesi bekleniyor.

Faiz indirimi ne zaman?

Enflasyonu üç yılda tek haneye düşürme ve cari açığı küçültme şeklinde başlıca iki temel hedefi bulunun ekonomik program kapsamında Merkez Bankası politika faizi her ay kademeli artışlarla yüzde 8,5’ten Mart 2024 itibarıyla yüzde 50’ye kadar yükseltilmişti. Merkez Bankası izleyen aylarda olduğu gibi en son ağustos ayı toplantısında da politika faizini sabit tuttu. Politika faizinin sabit tutulduğu süre altı aya ulaşırken ekonomideki sert fren ve soğuma işaretlerinin artması, enflasyonda düşüşlerin başlaması, cari açığın hızla küçülmesi üzerine faiz indirimi beklentileri arttı.

Merkez Bankası ise yüzde 50 düzeyini koruduğu son toplantıda faiz indirimi konusunda bir sinyal vermedi. Bunun ardından piyasalardaki faiz beklentileri değişmeye başladı. Daha önce eylül ayına odaklanan indirim beklentileri, Merkez Bankası’nın sözlü yönlendirmeleri ile ortadan kalkmıştı. Son faiz kararının metninde yer alan değerlendirmeler ekim ayı için de indirim beklentilerini zayıflattı.

Bunun üzerine bazı yabancı bankalar, Merkez Bankası’ndan bu yıl içinde faiz indirimi beklemediğini açıkladı. Morgan Stanley, bu yıl faiz indirimi beklemediğini açıklarken, Bank of America (BofA), aralıkta indirim beklediğini, ancak verilerin akışına göre bunun gelecek yıl ilk çeyreğe kalabileceğini bildirdi. Citigroup ise ilk faiz indiriminin kasımda olacağı görüşünde.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar