Yatırımlarda ciddi kan kaybı
Geçen yılın ikinci yarısından itibaren uygulanmakta olan “parasal sıkılaştırma” esaslı ekonomik program kapsamında rekor düzeye yükselen faizlerin ekonomiyi daraltıcı etkisi, tüketim ve üretim yanında yeni yatırımlarda da kendini gösterdi. Yüksek faiz koşullarının sert fren yaptırdığı teşvikli yatırımlarda reel daralma yılın ilk yarısında yüzde 66,3’e ulaştı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın en son veri olarak açıkladığı ocak-haziran dönemi gerçekleşmeleri, teşvikli yatırımlar cephesinde ciddi bir kan kaybına işaret etti. Yatırımcı kuruluşların ülke genelinde ve çeşitli sektörlerde gerçekleştirecekleri yatırımları için Gümrük Vergisi muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, faiz ve sigorta prim destekleri gibi teşviklerden yararlanmak üzere Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nden aldıkları teşvik belgelerinin geçen yıl ilk altı ayda 8 bin 113 olan sayısı, bu yıl aynı dönemde yüzde 30,6’lık bir düşüşle 5 bin 634’e geriledi.
Asıl daralma yatırım hacminde
Altı ayda alınan belgeler kapsamında gerçekleştirilecek yatırımların hacminde ise yatırım sayısındakinden daha sert bir daralma yaşandı.
Belge başına ortalama yatırım tutarı ciddi oranda düştü. Geçen yıla oranla daha az sayıda yatırım için teşvik belgesi alınırken, çok daha düşük bütçeli yatırımlara gidildiği dikkati çekti.
İlk altı aylık dönemlerde alınan teşvik belgeleri kapsamındaki toplam sabit yatırım tutarı, cari olarak yüzde 42,8 düşüşle 766 milyar liradan 438,5 milyar liraya geriledi. Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) bu yıl ve geçen yılın ilk altı aylık dönemleri ortalamalarına göre yüzde 69,64 olarak gerçekleşen yıllık enflasyonla indirgendiğinde, ilk yarıda yatırım tutarındaki “reel” azalışın yüzde 66,3 olduğu belirlendi. 2023’ün ilk altı ayında nominal bazda 94,4 milyon lira olan belge başına ortalama yatırım tutarı, bu yıl aynı dönemde 77,8 milyon liraya geriledi.
En sert daralma hizmetlerde
İlk yarıda hem alınan teşvik belgesi hem de sabit yatırım tutarı tüm ana sektörlerde düşüş gösterirken, yatırım tutarında en sert daralma hizmetlerde görüldü.
Anılan dönemde 3 bin 617 imalat, 1.023 enerji, 718 hizmetler, 174 tarım, 102 madencilik yatırımı teşvik belgesine bağlandı. Geçen yılın aynı dönemine göre enerjide yüzde 49,3, imalatta yüzde 26,3, tarımda yüzde 25,6, madencilikte yüzde 22,1, hizmetlerde yüzde 12,9 daha az teşvik belgesi alındı.
Belgeye bağlanan yatırım tutarında geçen yılın aynı dönemine göre en sert düşüş cari olarak yüzde 58,4’le hizmetler sektöründe yaşandı. Bu sektörde geçen yıl ilk beş ayda 190,1 milyar lira olan yatırım tutarı bu yıl aynı dönemde 79,2 milyar lirada kaldı. Enflasyonla indirgendiğinde ise hizmetler yatırımlarındaki reel daralmanın yüzde 75,5 olduğu görüldü.
Yatırım hacmindeki düşüşte hizmetleri cari olarak yüzde 41,2 ve reel bazda yüzde 65,4 oranı ile madencilik sektörü izledi.
Çok sayıdaki alt sektörü bulunan, en fazla istihdamı sağlayan, milli gelire en çok katkı veren ana sektör olan ve en büyük yatırımların gerçekleştiği imalat sanayiinde ilk altı ayda alınan teşvik belgeleri kapsamındaki sabit yatırım tutarı da cari olarak yüzde 37,4 düşüşle 408,2 milyar liradan 255,5 milyar liraya geriledi. İmalat yatırımlarında reel daralma ise yüzde 63,1 oldu.
Enerjide eğilim tersine döndü
Güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerjiye yönelişle son yıllarda adeta yatırım patlaması yaşanan enerji sektörü, bu yılın ilk altı ayında alınan teşvik belgesi sayısının en fazla azaldığı sektör oldu. İlk yarıda enerji yatırımları için alınan belge sayısı yüzde 49,3 azalırken, öngörülen sabit yatırım tutarı da 86,2 milyar lira ile geçen yılın eş dönemindekinin yüzde 39 altında kaldı. Enerji yatırımlarında altı aylık dönemlere göre yüzde 64,1 oranında bir reel daralma yaşandı.
Bu seyre göre, büyük bütçeli teknoloji-yoğun yatırımların gerçekleştiği enerji sektörüne yönelik yatırımlarda özellikle 2023’te yaşanan baş döndürücü artış, bu yıl yerini sert frene bıraktı. Geçen yılın ilk yarısında büyük bölümü “yenilenebilir” enerji alanında olmak üzere bu sektöre yönelik yatırım tutarı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 275’lik rekor artışla 141,4 milyar lira olmuştu.
Bu yıl ilk yarıda tarım sektörüne yönelik düzenlenen teşvik belgelerindeki sabit yatırım tutarı da yaklaşık 8,4 milyar lira olarak önceki yılın eş dönemindekinin yüzde 21,1 altında kaldı ve reel bazda yüzde 53,5 daraldı.
“Komple yeni” yatırımın payı azaldı
Ocak-haziran döneminde düzenlenen teşvik belgelerinin 3 bin 482 adedini “komple yeni yatırım” niteliğindekiler, 1.698 adedini tevsi yatırımları, 454 adedini de modernizasyon, entegrasyon, ürün çeşitlendirme gibi diğer niteliklerdeki yatırımlar oluşturdu.
Teşvik belgelerinde öngörülen toplam sabit yatırım tutarının da 276,1 milyar TL’lik bölümü komple yeni yatırımlardan, 109,8 milyar TL’si tevsi ve 52,5 milyar TL’si de diğer yatırımlardan oluştu. Geçen yılın aynı dönemine göre sabit yatırım tutarı cari olarak komple yeni yatırımlarda yüzde 48,3, tevsi yatırımlarında yüzde 38,7 azalırken, diğer yatırımların tutarı yaklaşık aynı düzeyde kaldı. Reel bazda ise komple yeni yatırımların hacmi yüzde 69,5, tevsi yatırımları yüzde 63,9, diğer yatırımlar ise yüzde 41 daraldı.
Komple yeni yatırımların geçen yıl ilk yarısında yüzde 69,8 olan payı bu yıl aynı dönemde yüzde 63’e düşerken, tevsi yatırımlarının payı yüzde 23,4’ten yüzde 25’e, diğer yatırımların payı da yüzde 6,9’dan yüzde 12’ye yükseldi.
Faiz-yatırım ilişkisi ne zaman?
Faizlerin uzun süre baskıyla düşük tutulması nedeniyle enflasyon ve cari açıkta hızlı büyüme, ulusal parada hızlı değer kaybı yaşanan önceki dönemde bozulan dengeleri düzeltmek için, geçen yıl haziran ayında ekonomide yönetim ve köklü politika değişikliğine gidilmişti. Geçen yılın ikinci yarısından bu yana uygulanan ve faizlerin aşırı yükseltildiği sıkı para politikası esaslı programın sonucu ise ekonomide soğuma ve sert fren oldu. Sıkı para politikasının temel aracı olan faiz yeni dönemde hızla yükseltilirken, bunun olumsuz sonucu olarak sanayi üretimi, iç talep ve yatırımlarda fren etkisi ortaya çıktı.
Reel değişimlerle bakıldığında fren etkisinin özellikle yatırımlar cephesinde çok belirgin olduğu görülüyor. Üretim, tüketim ve yatırımlardaki sert frenin sonucu ise milli gelir büyüme hızının düşmesi şeklinde bekleniyor. Aşırı yükselmiş olan enflasyonun kontrole alınabilmesi için geçici süre bu bedele katlanmak gerekiyor. Üç yıllık programda enflasyon başta göstergelerde hedeflenen iyileşmenin öngörülen sürede sağlanmasıyla yatırımları canlandırma ve büyüme hedefli politikaya yeniden geçilmesi bekleniyor.
Faiz indirimi ne zaman?
Enflasyonu üç yılda tek haneye düşürme ve cari açığı küçültme şeklinde başlıca iki temel hedefi bulunun ekonomik program kapsamında Merkez Bankası politika faizi her ay kademeli artışlarla yüzde 8,5’ten Mart 2024 itibarıyla yüzde 50’ye kadar yükseltilmişti. Merkez Bankası izleyen aylarda olduğu gibi en son ağustos ayı toplantısında da politika faizini sabit tuttu. Politika faizinin sabit tutulduğu süre altı aya ulaşırken ekonomideki sert fren ve soğuma işaretlerinin artması, enflasyonda düşüşlerin başlaması, cari açığın hızla küçülmesi üzerine faiz indirimi beklentileri arttı.
Merkez Bankası ise yüzde 50 düzeyini koruduğu son toplantıda faiz indirimi konusunda bir sinyal vermedi. Bunun ardından piyasalardaki faiz beklentileri değişmeye başladı. Daha önce eylül ayına odaklanan indirim beklentileri, Merkez Bankası’nın sözlü yönlendirmeleri ile ortadan kalkmıştı. Son faiz kararının metninde yer alan değerlendirmeler ekim ayı için de indirim beklentilerini zayıflattı.
Bunun üzerine bazı yabancı bankalar, Merkez Bankası’ndan bu yıl içinde faiz indirimi beklemediğini açıkladı. Morgan Stanley, bu yıl faiz indirimi beklemediğini açıklarken, Bank of America (BofA), aralıkta indirim beklediğini, ancak verilerin akışına göre bunun gelecek yıl ilk çeyreğe kalabileceğini bildirdi. Citigroup ise ilk faiz indiriminin kasımda olacağı görüşünde.