“Yatırımı artırıcı kararlar iyi ama önce normalleşme lazım”
Ankara bürosunun dün yatırımları geliştirmek için olumluluk içeren üç haberi gündemdeydi. Başlıkları şöyleydi: “Stratejik ve öncelikli yatırımlar için yasa hazırlanıyor”, “Bölgesel ve sektörel teşvik uygulamalarında köklü değişiklik” ve “OVP sonrası gözler ekonomik gücü artıracak reformlara döndü”.
Haberlerden birinde OVP sonrası gözlerin çevrildiği Meclis’te, Noterlik Kanunu’nda AB’ye uyum konusunda düzenleme yapılacağı, bilirkişi müessesesinin kurumsal yapıya kavuşturulmasını içeren yasanın Adalet Komisyonu’ndan geçerek Meclis’e indiği, iş uyuşmazlıklarının daha çabuk çözümü ve mahkemelerin yükünü azaltacak arabuluculuğun zorunlu hale getirileceği, KOBİ’lerin finansmana erişmesini sağlayacak ticari işlemlerde taşınır rehin kanunu ve mayıs ayında partilerin mutabakata vardığı sınai mülkiyet mevzuatının yeni dönemde ele alınmasıyla önemli bir reform hareketinin başlatılacağı bilgisine yer verilmekteydi.
Diğer haberde yatırımları artırmak için bölgesel ve sektörel teşvik uygulamalarında önemli değişikliklere gidileceği bilgisi yer alıyordu. OECD sınıflamasına göre orta-yüksek teknolojili ürünler lehine bölgesel teşvik uygulaması bilgisine yer veriliyordu. Yeni eklenen madde ile bu tür yatırımların 1-2 ve 3’üncü bölgelerde olmaları durumunda İstanbul hariç yapılacak yatırımların 4. Bölge teşvik imkanlarından yararlanacağı belirtiliyordu.
Üçüncü bir haberde ise ülkemiz için hayati kabul edilen bazı yatırım alanlarına özel teşvik hazırlandığı bilgisi yer alıyordu. Bu alanların içerisinde, petro kimya, kimya, ilaç, biyoteknoloji ile elektronikte kullanılan temel hammmadelerin üretim yatırımlarında özel yasa ile teşvik sistemi geliştirileceği belirtiliyordu. Bu haberleri okuduğumda katma değer ve verimlilik konusunun nasıl daha sağlıklı hesaplanabileceğini düşündüm. Bazı dostlarımla bu üç haber üzerine sohbet ettim. Söyledikleri arasında en çarpıcı olanı, “Hedef piyasaya yönelik rekabetçi ürün üretmek olmalı” cümlesiydi.
Bu durumda, bugünkü şartlarda piyasaya dönük üretim yapılabilecek olunsa bile, bunca sorunun yer aldığı dönemde insanların buna cesaret edemeyeceğinin altını çizen bir dostum, “Bu dönemde ürettiğin ürünü sattığın, yıllardır işbirliği içersinde olduğun firmayla ilgili FETÖ soruşturması başlarsa, alacağını tahsil edemeyeceğini düşünüp, ince eleyip sık dokuyorsun. Piyasada bugün bunun birçok örneği söz konusu. Onun için önce yatırım ortamını geri getirecek olağanüstü dönemden çıkmamız gerekir. Bunlar güzel düzenlemeler, ama ortam yatırıma elverişli değil” dedi.
Son günlerde birçok Anadolu kentindeki dostumla yaptığım sohbetlerin temelinde “Kentlerindeki durgunluktan, işadamlarının tedirginliğinden söz ettiklerini” dinlediğim için bu dostuma hak verdim.
Yatırım ortamı için bir an önce hukukun iyi işlediği, insanların tedirginliğini üzerlerinden attığı, at izi ile it izinin belli olduğu bir ortama ihtiyaç var. Yatırım için yeni kararlar iyi ama henüz dönemi değil...