Yatırımcılar ve şirketlerin ortak konuşma diline ihtiyacı var!

Prof. Dr. Güler ARAS
Prof. Dr. Güler ARAS Momentum [email protected]

Çevresel, Sosyal ve Yönetsel (Environmental, Social, Governance – ESG) göstergelerin ne olduğu sorusunun sorulduğu günler hızla geride kaldı. Bir önceki yazımda da paylaştığım gibi artık paydaşlar ESG yaklaşımının kurumlarda ne kadar benimsendiğini ve bu konuda kurumların neler yaptıklarını bilmek istiyor. Geçtiğimiz günlerde, Sorumlu Yatırım İnisiyatifi (Principles for Responsible Investment – PRI) tarafından Borsa İstanbul ev sahipliğinde, Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği ve Emerging Markets for Responsible Investing iş birliğiyle önemli bir organizasyon gerçekleştirildi.

Entegre Raporlama Türkiye Ağı ve Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği’nin de destekleriyle düzenlenen toplantıda gelişmekte olan ülkelerde ESG faktörlerinin yatırım kararlarına olan etkisi ve nasıl entegre edilmesi gerektiği tartışıldı. Ana konuşmacı olarak yer aldığım bu toplantıda, dünyanın önemli yatırım şirketlerinden Aberden, şirket değerlemesinde ESG faktörlerini nasıl dikkate aldığını, Türkiye’den firma örnekleriyle açık bir şekilde paylaştı.

Genel olarak Türkiye’deki kurumların ESG konusundaki duyarlılığı oldukça olumlu olmakla birlikte, bu ilkelerin nasıl uygulanacağı konusunda desteğe ihtiyaçları olduğu görülüyor. Fon sağlayıcılar bu konuda mesafe almış şirketlere taleplerini ileterek yönlendirme yapıyorlar. Ama esas nokta kurumların bunu ne kadar benimsedikleri ve uyguladıklarıyla ilgili.

“Uzun vadeli değer yaratma” içselleştirilmeli

Yapılan araştırmalar, kurumsal yatırımcıların yatırım kararlarında kurumların ESG performanslarını dikkate aldıklarını, bununla birlikte kurumların sürdürülebilirlik ve yönetişim gibi konularda bilgi paylaşımının hem miktar ve hem de niteliğini yetersiz bulduklarını gösteriyor. “Değişmesi gereken nedir” diye bakıldığında, uzun vadeli değer yaratma konusunun kurumlar tarafından içselleştirilmesi gereğinin ilk göze çarpan nokta olduğunu görüyoruz. Daha iyi kalitede veri sağlamak, doğru uygulamaları ve doğru ölçümlemeyi gerektiriyor.

Yatırımcılar ve kurumlar için hedeflenen ortak anlayış: Şeffaflık

Kurumların ESG uygulamaları hakkında şeffaf olmaları ne kadar önemli ise yatırımcıların da, şirketlerin hangi bilgileri açıklamalarını bekledikleri, bu bilgileri değerlemede nasıl kullandıkları ve kullandıkları analiz yöntemleri hakkında şeffaf olmaları önemli. Taraflar arasında nitelikli bir ilişki kurulabilmesi ancak bu ortak anlayışla mümkün. Bu doğrultuda, dünyada çok daha sıkı raporlama şartlarının getirilmesine yönelik güncellemeler de gündemde. Raporlamanın temel amacı varlık yöneticilerinin ve mal sahiplerinin tüm paydaşlarına karşı hesap verebilir olmaları olsa da, raporlamanın yatırımcıların beklentilerini ve bilgi gereksinimlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olmak için ek bir fayda sağlaması da gerekiyor.

Finansal bilgiler ve ESG bilgileri için evrensel bir dile ihtiyaç var

Bu noktada, ESG bilgileri için tek bir çerçeveyle evrensel bir dil oluşturulması önem taşıyor. Finansal bilgilerle ilgili olarak bunu başarmak üzere çok önemli yol katedildi. Uzun vadede böyle bir standart çerçevenin finansal olmayan bilgileri de içerecek şekilde geliştirilmesi kaçınılmaz olarak görünüyor. Geçiş sürecinde ise yatırımcılar ve şirketlerin ortak bir dilde konuşmayı öğrenebilmeleri için kurumlara, beklentiler ve değerlendirme kriterleri konusunda rehberlik edecek bir “sözlük” sağlanmalı.

Yatırımcı güvenini sağlamanın yolu Kurumların, hissedarlarıyla birlikte tüm paydaşları ve toplum için değer yaratabilme misyonunu gerçekleştirebilmeleri iyi bir kurumsal yönetim yapılanması ve duyarlı yönetim yaklaşımına sahip olmalarını gerektiriyor. Faaliyetlerinin bekleneni sağladığından emin olmak için ise yatırımcılarla etkin diyalog çok önemli.

Belirsizliğin giderek arttığı dünyada güvenilir ve cazip piyasa konumunu güvence altına almak için bu konuların özellikle gelişmekte olan ekonomilerin gündeminde üst sıralarda yer alması lazım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar