Yatırımcı iyimserliği zayıflıyor...

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Serhan YENİGÜN / Finansinvest

Uzun süredir yakından takip ettiğimiz gibi, piyasalar ekonomik krizin hız kesmesi ve toparlanma beklentilerinin artması ile iyimser bir fiyatlama dönemi geçirdi. Bu dönemde hisse senetlerinde, emtia ürünlerinde ve diğer riskli varlıklarda dikkat çekici değer artışları gördük. Hakim iyimserliğin ağırlıklı olarak düzelme işaretleri veren sanayi üretimi, kapasite kullanımı, güven endeksleri ve talep-tüketim dengelerini veren makro göstergelerden kaynaklandığını görüyorduk. Ancak, son bir kaç haftada makro verilerin sürekli bir öncekinden daha olumlu gelme eğilimi zayıflamış görülüyor. Bazı göstergelerin son bir kaç ayda sergiledikleri iyileşme trendine göre daha karışık sinyaller vermesi ise, ekonomilerin önümüzdeki dönemde sergileyecekleri performansa ilişkin aşırı iyimserliğin azalmasına neden oluyor. Diğer bir ifadeyle, resesyonun ardından toparlanma eğilimine giren ekonomilerin hızlı büyüme sürecine hemen geçmeyeceği, büyümelerin daha sınırlı ve ölçülü kalacağı inancı artmış durumda. Örneğin, 2002 yılından 2008'e kadar ortalama %7 gibi güçlü bir oranda büyüme gösteren Türkiye ekonomisinin, 2010 yılında %2 ila %3 arasında büyümesi bekleniyor.

Yatırımcı cephesinden baktığımızda, geride bıraktığımız ralli döneminde göz ardı edilen makro risklerin, kısa vadede yavaş yavaş fiyatlama davranışlarına yansıtılacağını görüyoruz. Bu süreçte, geride bıraktığımız altı ay boyunca yüksek düzeyde seyreden risk iştahı önümüzdeki kısa vadede bir miktar zayıflayabilir. Bu zayıflamanın ekonomilerin kötü bir döneme girdiği düşüncesiyle değil de, önceki dönemde hakim olan aşırı iyimserliğin bir düzeltmesi şeklinde yorumlanması, süresinin ve boyutunun da sınırlı kalmasına neden olabilir.

Piyasa tepkileri ile ekonomilerin göstereceği performans arasında her zaman bir zaman kayması olacaktır. Piyasaların, ekonomilerin geneline ilişkin beklentileri önceden fiyatlama karakteristiği dikkate alındığında, önümüzdeki yıllara ilişkin sınırlı da olası büyüme beklentilerinin koruması, kısa vadede zayıflaması beklenen aşırı iyimserliğin yeniden güç bulmasına ve daha sağlıklı bir zemine oturmasına neden olabilir.

Yakın vadede ise, makro verilere olan ilgi sürecektir. Önceki aylarda beklentilerden iyi gelen ve düzelme gösteren veriler piyasaları pozitif yönde etkilerken bir süreliğine bu dinamiğin güç kaybetmesi beklenebilir. Bu dönemde, özellikle beklentilerden kötü gelen verilerin risk yaratabileceğini düşünüyoruz. Türkiye ve yurtdışı piyasalar açısından değerlendiğimizde, iç ekonomi gündemimizin ekim ayında başlaması beklenen IMF görüşmelerine kadar sakin görünmesi yurtdışının belirleyici etkisini kuvvetlendirecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017