Yatırım yapılmadığının bir başka göstergesi
Dün ocak ayı dış ticarete verileri açıklandı. Ayrıntıları DÜNYA’da bulabilirsiniz. Ben sadece yatırım malları ithalatı ile ilgiliyim. Zira inşaat dışı yatırım açısından Türkiye ekonomisi iyi bir performans göstermiyor. Oysa sürdürülebilir kalkınma hızımızı artırabilmemiz için inşaat dışı yatırımlar çok önemli. Sadece beton dökerek verimlilik artırılamıyor, sanayileşme sağlanamıyor çünkü.
Grafikte Ocak 2002 ile Ocak 2017 döneminde her ay itibariyle son üç ayın yatırım malları ithalatının bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde ne kadar arttığı gösteriliyor. Yatırım malları ithalatının iki ana bileşeni var: “Yatırım amaçlı taşıma araçları ithalatı” ve taşıma araçları dışında kalan yatırım malları ithalatı”. İkincisi, ele aldığım konu açısından daha önemli. Grafikte onun nasıl hareket ettiğini göstermiyorum; çünkü toplam yatırım malları ithalatına çok benzer bir seyir izliyor. İki da yatay çizgi var. İlki Ocak 2002- Aralık 2007 döneminin ortalamasını, ikincisi ise Ocak 2012- Ocak 2017 döneminin ortalamasını ifade ediyor.
Hemen dikkat çekiyor: İlk dönemde hızlı bir yatırım malı ithalatı artışı varken, ikinci, dönemde önemli bir duraklama gözleniyor. Dahası ikinci dönemin bir kısmında yatırım malları ithalatı artmak bir yana azalıyor. Her iki dönemin ortalamaları zaten durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor: İlk dönemde ortalama yatırım malı ithalatı artışı yüzde 26.4 iken, bu oran ikinci dönemde eksi yüzde 0.6 oluyor.
Şu olasılık akla gelebilir: Evet ikinci dönemde yatırım malı ithalatı yok ama bunun ana nedeni yatırım mallarının yerli üretiminde olan önemli artış olabilir. Hayır, böyle bir gelişme yok: Sanayi üretim endeksinin sermaye malları alt grubunda ortalama üretim artışı ilk dönemde yüzde 11.3 iken ikinci dönemde yüzde 4.
Daha önce sanayi sektörümüzün oldukça “güdük” kaldığına işaret etmiştim (8 Şubat tarihli yazım). Yeni GSYH verilerinin yeni veri kaynaklarına dayandığı 2010 ve sonrası dikkate alındığında şu özellik dikkat çekiciydi: 2010 ve sonrasında Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 16.1’i imalat sanayinde yaratılırken, bir o kadarı da inşaat ve gayrimenkul hizmetlerinde yaratılmış. Aynı dönemde inşaat yatırımlarının GSYH içindeki payı yüzde 14.5 düzeyinde. Buna karşılık, makine ve teçhizat yatırımlarının GSYH içindeki payı bu oranın üçte ikisi kadar: Yüzde 10.2.
Neden Türkiye’de (yetmez ama) hiç olmazsa inşaata yapılan yatırım kadar makine ve teçhizat yatırımı yapılmıyor? Ekonomi politikası kararı alanların ve onlara karar almalarında yardımcı olanların bu yatırım sorunu üzerinde kafa patlatmalarında sayısız yarar var.
Bir de not: Bir ülkenin en önemli ekonomik verisinin GSYH verisi olduğunu belirtmek yanlış olmaz. TÜİK GSYH’yi yeniden hesapladı ve büyüme oranları eski seriye göre 2012 ve sonrası için çok farklı çıktı. Bu konu ne yazık ki yeteri kadar tartışılmıyor. Gelin bu yazıdaki iki rakamla yeni GSYH verisinin bir alt kalemini alt alta koyalım:
2012-16 makine ve teçhizat yatırımları (GSYH içinde) ortalama yüzde artışı: 6.4.
2012-12 yatırım malları ithalatı ortalama yüzde artışı: Eksi 0.6.
2012-12 sanayi üretim endeksi yatırım malları alt kalemi ortalama yüzde artışı: Yüzde 4. İlginç…