Yatırım verisinde bir yanlışlık olabilir mi?
Bir süredir özel sektör yatırım harcamalarına “takmış” durumdayım. Taktım çünkü bugünün yatırım harcaması gelecek yılların üretim kapasitesini etkiliyor. Özel yatırım harcamaları 2011’den bu yana artmıyor. Özellikle makine ve teçhizat yatırımlarında belirgin bir azalma var. Bu durumun yatırımcılara yeterli miktarda ve düşük maliyette kredi arz edilmemesinden çok, temelde hukuk sistemimizin ve demokrasimizin içinde bulunduğu durumla ilgili olduğunu defalarca vurguladım bu köşede.
Serde akademisyenlik var, daha öncesinde ise ağırlıklı olarak bürokraside araştırma bölümlerinde ya da onlardan sorumlu olarak görev yaptım. Böyle olunca yazdıklarınızdan ve okuduklarınızdan şüphe etmek giderek temel karakteriniz oluyor. Bu kadar özel sektör yatırımları hakkında yazınca, “ya bu işte bir gariplik yok mu, tamam hukuk sistemimiz ve demokrasimiz iyi durumda değil ama bunca yıl özel kesimin yatırımlarının artmaması yine de garip değil mi?” diye düşünmeden edemiyor insan. O zaman da “acaba milli gelir istatistiklerinin yatırıma ilişkin alt kalemlerinde bir sorun mu var” sorusu kafanıza takılıyor.
“İstatistiklerle oynanıyor” iddialarından zerre kadar haz etmem; köşeme de taşımam. Zira ucuz bir suçlamadır. Ancak bu sefer durum farklı; yayınlanan veri olumsuz, şüphe ise “bu kadar olumsuz olur mu” şeklinde. Bir de mesele “oynanma” meselesi değil,”teknik bir yanlışlık var mı” meselesi. Bu iki nedenle bu köşeye taşımakla haz etmediğim bir işi yapmış olmuyorum. TÜİK uzmanları yıllardır milli gelir hesaplıyorlar; işin teknik ayrıntılarını onlardan daha iyi bilecek durumda olmadığımın farkındayım. Yine de kolay bir kontrol yöntemi var. Şöyle:
GSYH’nin makine ve teçhizat yatırımları alt kalemindeki gidişat, yatırım malları ithalatındaki gidişat ile uyuşuyor mu diye bakmak mümkün. Çok hassas bir kontrol yöntemi değil ama fena bir başlangıç da sayılmaz. 2015’in ikinci yarısı ile 2016’nın ilk yarısını kapsayan bir yıllık sürede, cari fiyatlarla 234 milyar liralık makine ve teçhizat yatırımı yapılmış (217 milyar liralık kısmı özel kesime ait). O dönemin ortalama kuru dikkate alındığında kabaca 81 milyar dolara denk geliyor. Aynı dönemde makine ve teçhizat ithalatımız (yatırım malı ithalatımız ise) 36 milyar dolar civarında. Bu durumda GSYH’nin makine ve teçhizat yatırımı alt kaleminin yüzde 40-45 gibi bir oranı yurtdışından ithal ediliyor. Böyle olunca da yatırım malları ithalatının gidişatı, makine ve teçhizat yatırımları için de bir fikir verebilir.
Grafikte üçer aylık dönemler itibariyle son bir yılın sermaye malı ithalatı (dolar) ile reel GSYH’nin makine ve teçhizat yatırımı alt kaleminin hareketleri birlikte gösteriliyor. Biraz elma-armut gibi. Çünkü ithalat dolar cinsinden; yani ithal yatırım mallarındaki dolar cinsinden fiyat artışlarını da içeriyor ama GSYH reel; yani enflasyondan arınmış. Ancak 2011’den bu yana dolar ithalat fiyatlarının fazla değişmediğini kabul edebilirim. Nihayetinde kaba bir hesap yapıyorum. Grafik daha kolay yorumlanabilsin diye her iki serinin 2011’in son çeyreğindeki son bir yıllık değerini (yani 2011 değerine) 100’e eşitledim. Diğer değerleri de bu ölçeğe uygun hale getirdim.
Bu kadar uzun lafın özü şu: GSYH’nin makine ve teçhizat yatırımı alt kalemine ilişkin verilerde bir gariplik görünmüyor. Dikkat ederseniz, tıpkı makine ve teçhizat yatırımlarında olduğu gibi tüm bu dönemin en yüksek sermaye malları ithalat değeri 2011 yılında. Ondan sonraki her çeyrekte gerçekleşen yatırım malı ithalatı 2011’de ulaştığı değerden daha düşük.