Yatırım iklimini yaratmak için üç ayaklı eş zamanlı reform gerekir

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Türkiye’de uzun bir süreden beri iktidarlar iyi niyetle yola çıkıp hazırladıkları teşvik sistemleriyle bölgeler arası gelişmişlik farkını azalmaya çalışan düzenlemeler yapıyorlar. Buna karşılık bu teşvik sistemleri gelişmiş bölgelere daha çok yatırım gelmesi, geri bölgelere yatırım gitmemesiyle amaçlanan farklılığın azaltılması değil, tam tersine artırılması yönünde sonuç veren/gelişmelere neden oluyor...

2012 yılından bu yana son 6 bölgeli teşvik sisteminin sonuçlarına baktığımızda son üç yıldaki yatırım teşvik belgelerinin yüzde 41.4’ünün birinci bölgenin, 21.7’sinin ikinci bölgenin, yüzde 14.3’ünün üçüncü bölgenin, 8.9’unun dördüncü bölgenin, 7,6’sının beşinci bölgenin, yüzde 6.1’inin altıncı bölgenin kullanımında olduğunu görürüz. Bu sonuçlar, göreceli olarak 5 ve 6. bölgelerin payının arttığını, birinci bölgenin payının azaldığını gösterse de bölgesel farklılığın azaldığını değil arttığını ortaya koymaktadır.

Son düzenleme ile 5 ve 6. bölgelerin toplam teşvik belgelerindeki payları her ne kadar bir önceki üç yılda yüzde 11.6'dan son üç yılda 13.7’ye yükselerek nisbi bir artış göstermiştir. İkinci bölge teşvikleri, yüzde 5 gerileme göstermesine karşın, 1 ve 2. bölgelerin teşviklerden aldığı toplam pay yüzde 62.1 seviyesindedir. Bu da 17 yıldan bu yana bölgeler arası gelişmişlik farkını azaltmak için dört kez değiştirilerek uygulamaya konulan teşvik sisteminin beklenen sonucu vermediğini açıklıkla ortaya koymaktadır...

2012-2015 döneminde yatırım türlerine göre teşviklere baktığımızda, daha önce iki teşvik belgesinden birine sahip olan genel teşviklerin oranı yaklaşık üçte bire gerilerken, bölgesel teşvik belgelerinin payı dörtte bir seviyesinden yüzde 40’ların üzerine çıkmıştır. Büyük ölçekli teşviklerin payları yüzde 20’ler seviyesinin hemen altında yer alırken, stratejik yatırımlar, hemen hemen sıfır seviyesindeyken son üç yılda önemli bir artışla yüzde 5.7 seviyesine yükselmiştir.

Bir önceki üç yılla, son üç yılın yatırım teşvik belgelerinin sektörel dağılımındaki gelişimine baktığımızda, imalat sanayisinde yüzde 12’lik bir gerileme olduğunu, buna karşılık enerji sektöründe yaklaşık yüzde 11’lik artışla imalat sektörüne benzer orana ulaştığını görüyoruz. Hizmetler ve madencilik sektörlerinin paylarında da az da olsa artışlar söz konusu.

Bu durumu değerlendiren uzmanlar, bölgelerde gelişmişliği artıran teşvik sistemlerinin yenilenmesi gerektiğinin ve yatırım ikliminin değişmesi zorunluluğunun altını çiziyorlar. Yatırım ortamının  iyileşmesi ve yatırım ikliminin ortaya çıkması için eş zamanlı üç reformun bir arada hayata geçirilmesini öneriyorlar. Ali Babacan’ın da defalarca dile getirdiği eş zamanlı bu üç reform üretim-eğitim ve hukuk reformları...

Doğaldır ki yeni bir teşvik uygulamasından söz edilecekse, önce bugüne kadar teşviklerle ilgili kullandırılan kamu kaynaklarının bilançosunun çıkarılması, verimliliğinin hesaplanmasının yapılması da gerekecektir...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar