Yatırım için ABC kuralı...
“Hırvatistan’da yatırım yapmayı planlıyoruz” diyen bir yabancı işadamına, Londra’daki bir fon yöneticisi gülerek bakmış: “Sizin Avrupa’daki ABC kuralından haberiniz yok galiba!” Öteki anlamamış. “O ne demek?” diye sormuş. “ABC: Anywhere But Croatia!” demiş muhatabı. Yani “Hırvatistan Hariç Her yer.”
Ajanslardan düşen, gazetelere yansıyan haberlere bakarsanız Hırvatistan’ın ekonomi cephesinde çok güzel şeyler de oluyor:
Mesela ülkenin neredeyse yüzde 23 GSYİH’sini sağlayan turizm sektöründe ilk sekiz ayda yüzde 5’lik artışla 16,5 milyon turiste ulaşılması… 2008 turizm gelirinin ilk kez 10 milyar euroyu aşarak rekor kırması… Bu yaz sahillerin tıka basa dolu olması.
S&P ve Fitch’in bu yılın ilk yarısında Hırvatistan’ın reytingini “yatırım yapılabilir ülke” seviyesine çıkarması… İkinci çeyrekte yüzde 2.4 olan ekonomik büyüme...
AB dönem başkanlığının Hırvatistan’a geçecek olması…
AB üyeliğinden sonra Schengen sistemine tam entegrasyon için “muhtemelen son iki yıla girildiği” açıklamalarının güçlenmesi, euro bölgesine girişin de ufukta olması…
"Deloitte Technology Fast 500 for EMEA” (Avrupa ve Ortadoğu’da en hızlı büyüyen 500 teknoloji, medya, iletişim, enerji teknolojileri ve hayat bilimleri şirketleri) listesine küçücük bir ülkeden beş şirketin birden girmesi….
Economic Sentiment Indicator'ın (ESI)- (Ekonomik Duyarlılık Endeksi) eylül ayında dört puan artarak 114.7’ye çıkması ve piyasalarda “iyimserlik” oluşması…
Bunlara ilaveten, kendi yağıyla kavrulan pek çok Hırvat KOBİ’sinin dünyaya açılması, innovatif ürünlerin küresel rağbet görmesi, emlak fiyatlarının yeniden artışa geçmesi, inşaat sektöründeki kıpırdanma vs vs…
Bu “üzerinden güneş eksik olmayan” huzurlu, sakin, güzel Güney Avrupa-Balkan ülkesi aslında “yüksek potansiyeli” kullanılarak ekonomik sıçramaya son derece müsait görülüyor.
Ama tüm bunlar buzdağının görünen, ya da vitrine yansıyan tarafları.
Diğer yandan İngiliz fon yöneticisinin "“ABC: Anywhere But Croatia- Hırvatistan Hariç Her yer” demesinin altında yatan nedenler küçümsenir gibi değil.
Hırvatistan da dünyanın büyük bölümüyle aynı dertten musdarip: Kötü yönetiliyor, bürokrasi hayata hakim, devlette söz sahibi ayrıcalıklı sınıf rekabetçi ekonomiden çekiniyor.
Yabancı yatırımcı, uzaktan bakınca cazip görünen Hırvatistan’a girince çok zorlanıyor, bürokrasinin 32 dişi arasında kıvranıyor, sonunda genellikle pes edip, Doğu Avrupa’nın daha “yatırımcı dostu” ülkelerine dümen kırıyor.
Pek çok Hırvata göre ülke, hassas dengeler ve çıkarlar üzerine kurulu koalisyon hükümeti, seneye yapılacak devlet başkanlığı seçimi için başlayan yoğun kulisler, pazarlıklar, kimin devlette hangi koltukları kontrol edeceğini tartışması ile zaman ve enerji kaybetmeye devam ediyor. Tüm bunlar yaşanırken, umudu azalan eğitimli gençler de “daha iyi hayat” için AB ülkelerine göç etmeye devam ediyor…