Yasaklar Çin'i gölgeledi
G-7'nin Yen alım yasağı, BM'nin Libya'daki uçuş yasağı, Çin'in faiz artırması gibi önemli bir olayı arka planda bıraktı. Orta Doğu olayları ve Japonya depremine kadar, yatırımcıları en çok tedirgin eden konuların başında Çin'in faiz artırımları geliyordu. Ortalık bu kadar karışmışken, Çin niçin faizleri artırdı? Bunun bir tepki olduğunu düşünüyorum. Perşembe günkü G-7 hamlesinin hemen ardından Çin'den bir faiz artırımı gelebileceğini kendi internet sitemde de belirtmiştim. Gerekçemi açıklayayım.
Japonya ile Çin arasındaki genel anlaşmazlıklar biliniyor. Bu anlaşmazlıklara son dönemde bir tane daha eklendi. Çin, çok büyük miktarlarda Japon devlet tahvili alıyor. Bundan rahatsız olan Japonya, Çin'i birkaç kez uyardı. Yen'in hızla değerlenmesinden kar eden Çin'in, Japon Yeni'nin (JPY) değerini düşürmeye yönelik müdahalelerden hoşnut kalması mümkün değil(Çin G-7 üyesi değil). Bu sebeple; Çin faizleri artırarak küresel piyasalardaki risk iştahını düşürebilir. Bu da Yen'e girişlere neden olabilir. Ayrıca; JPY ve Yuan, birbirlerinin vekili gibidirler. Yuan yükseldiğinde Yen de değerlenir. Çin, yükselen enflasyonu kontrol altına almak için, Yuan'ın değerini yükseltmeye veya faiz artırımlarına devam edebilir. Bu politikaların Yen'i de etkilemesini bekliyor. Ancak bu sefer karşısında sadece Japonya Merkez Bankası değil, diğer büyük merkez bankaları da var. Geçmişe baktığımızda; koordineli merkez bankası operasyonlarının başarılı olduğunu görüyoruz. USD/JPY, Nisan 1995'te 79.70 seviyesine düştüğünde, Japonya diğer merkez bankaları ile bugünküne benzer bir müdahale gerçekleştirmişti. USD/JPY bir ay sonra 86'ya yükselmiş, 1995 senesini 104 seviyesinden kapatmıştı.
JPY operasyonu, para politikası beklentileri açısından bakıldığında da başarılı olabilir. Avrupa, İngiltere ve Kanada merkez bankalarının faiz artırımlarının fiyatlara sokulması, müdahalenin başarı şansını artırıyor. Burada en zayıf halka Fed gibi görünüyor (belki de en önemlisi). Tahvil alımlarının haziran sonrası devam edip etmeyeceği hala soru işareti. Büyük merkez bankalarından arka arkaya faiz artırımları gelmesi durumunda, borsaların ve emtia fiyatlarının nasıl tepki vereceği ise belirsiz. Aslında piyasalar açısından gerçek sınav bu olabilir. Fiyatlar negatif tepki verirse, JPY yeniden yükselmeye de başlayabilir. Enerji ve gıda fiyatlarındaki yükselişler ve artan enflasyon rakamları merkez bankalarını tedirgin ediyor. Avrupa Merkez Bankası (AMB), panik olup Temmuz 2008'de gereksiz bir faiz artırımı yapmış; o yılın son çeyreğinde AB'nin büyüme rakamı negatife dönmüştü. Bu sefer aynı hataya düşerler mi? Bilinmez. AMB Başkanı Trichet: 'Nisan'daki toplantı öncesi Japonya beni derin düşüncelere sevk ediyor' yorumunu yaptı. Yatırımcılar gibi onun da kafasının karışık olduğu ortada.
Piyasalar yön belirlemeye çalışırken, çok kısa dönem için bazı noktaları paylaşmak istiyorum. Risk iştahının yüksek olduğu günlerde Kanada Doları (CAD) düşünülebilir. İkinci sıraya euroyu koyabiliriz. Önemli borsa endeksleri bu yılın zirve seviyelerinden yüzde 7-8'in üzerinde düşüş yaşamadıkça, AMB'den faiz artırımları ile ilgili agresif açıklamalar gelmeye devam ettikçe, EUR/USD'ın 1.3650'nin altında bir kapanış yapması zor gözüküyor. Riskten kaçış yaşandığı günler için İsviçre Frangı'nı (CHF) öne koyuyorum. Orta Doğu kaynaklı sorunlarda altın her zaman güçlü kalır (gümüş de aynı şekilde). Zaten BM'nin uçuş yasağına kadar değerli metaller güçsüzdü. Yasak ve saldırılardan sonra sert yükselişler görüldü.