Yasa tamam da bürokrat yaratıcı (!)
Yastığı aşamayan, çiti nasıl aşsın?
Bir tur grubu gezidedir. Gruptaki genç kadınlardan birisi, genç bir erkeğe vurgundur. Ama genç adam pek oralı değildir. Grup, geceyi geçirmek üzere bir dağ otelinde durur.
Ancak otel rezervasyonunda bir sorun vardır; bir oda eksik ayrılmıştır. Mecburen iki kişinin bir odada kalması gerekmektedir. Gezideki herkes evlidir; sadece bu sözünü ettiğimiz iki kişi bekardır. Genç kadın hemen atılır. “Ne yapalım biz de bir odayı paylaşırız” deyip genç adama bakar. Genç adam da “Evet, madem ki tek mantıklı çözüm bu; paylaşırız” der.
Genç kadın ve genç adam odaya çıkarlar.
Bir sürpriz onları beklemektedir. Yatak tektir.
Bu kez genç adam atılır “Lütfen rahatsız olmayın hanımefendi. Araya yastık koyar yatarız” der. Ve bu şekilde, biri yastığın bir tarafında, birisi diğer tarafında, yatarlar.
Sabahleyin kahvaltı sonrası kafile otel önünde otobüslerini beklemektedir. Bir ters rüzgar eser ve genç kadının şapkası çitin öbür tarafına uçar. Bizim genç adam centilmence atılır öne. “Merak etmeyin hanımefendi, şimdi çiti aşar, şapkanızı alırım”. Genç bayan hazır cevap birisidir. “Doğrusu merak ediyorum. Akşam bir yastığı aşamayan birisi, bu sabah bu çiti nasıl aşacak?”
Feribotta sigara serbest
Geçen hafta Eskihisar’dan Topçular’a gitmek üzere feribota bindik. İstanbul trafiğini geride bırakmış olmanın mutluluğunu temiz deniz havası soluyarak kutlamak istedik, arabadan indik. Ama ne mümkün? Sanki herkes feribota sigara içmek için binmişti. Sigara müptelaları huşu içinde dumanları içlerine çekiyor ve havaya üfleyerek adeta show yapıyordu.
Bilmeyen bazı okurlar şimdi merak edeceklerdir: 4207 sayılı kanuna göre deniz taşıtlarında sigara içmek yasak değil mi diyeceklerdir.
Evet yasak ama, bu yasak IDO’yu kapsamıyor. İDO, gemilerinde sigara içirmeme sorumluluğundan nefis bir çalımla, Gebze Kaymakamlığı Halk Sağlığı biriminin katkıları ile sıyrılmış. Çünkü Eskihisar-Topçular hattı “şehirlerarası” sayılmış. Söz konusu yasanın “Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir.” hükmü, “sigara içilecek yer ayrıla” biçiminde yorumlanmış.
Ama bilirsiniz, ulusumuz “mahsus alan” falan dinlemez. Güvertede bir bölgeye “Sigara içilecek alan” diye yazılmasına yazılmış. Ama bunun verdiği güvenle müptelalar, “Hatt-ı dumanlamak yoktur, sath-ı dumanlamak vardır; o satıh tüm güvertedir” anlayışı ile, her yerde sigaralarını tüttürüyorlardı.
Feribotta hiç bir görevli de duruma müdahale etmedi. Sağlık Bakanlığının 184 numaralı telefonunu aradım. Uzun uzun, “Eskihisar nereye bağlıdır? Gemi nerede durmaktadır?” türünden tartışmalardan sonra şikayetimi bildirdim.
“Şikayet etsin, unutur”
Şikayetimi 184 nolu telefona bildirdim, ama pek işe yarayacağını sanmıyorum. Çünkü bu tür telefon numaralarının, şikayet edecek vatandaşın anlık kızgınlığını almak için yaratılmış harika icatlar olduğuna inanıyorum. Nasılsa halkımızın balık hafızası var ya, hemen unutuyor.
Evet, e-devlet var. Ama biz e-devlet uygulamasının “Eeee, aldık işte şikayetini. Daha ne istiyonuz!!!!” aşmasındayız. Ama “konunun incelenmesi, izlenmesi, konunun çözülmesi, başvurana bilgi verilmesi vs.” aşamalarına daha çok var. Neden mi böyle söylüyorum? Deneyimimden. İDO’nun feribotlarında sigara konusunu 184 hattına bildirmiş ve16 Nisan’da bu köşede çıkan yazımı Sağlık
Bakanlığına yollamıştım. Bakanlıktan şu ana kadar cevap gelmedi. Öyle ya, ben de halktan biri olduğuma göre benim balık hafızama güveniyorlar sanırım.
Sonuç
Size bir fıkra ve bir de olay aktardım. Bu ikisinin ne ilgisi var derseniz anlatayım. Geçtiğimiz günlerde gazetelerde sigara yasağının özel araçlara yaygınlaştırılacağı konusunda bir haber vardı. Bunu duyunca yazımın başında anlattığım fıkra aklıma geldi. Kadın demiş ya, daha yastığı aşamayan birisi çiti nasıl aşacak? Daha feribotta sigara içimini denetleyemeyen bir devlet, özel otomobillerde sigara içimini nasıl denetleyecek?
Yasa çıkarmak yetmiyor. Uygulamak önemli. Devletin bürokratının yasaya inanması ve savunması gerek. Yoksa yaratıcı(!) bürokrat, 20-25 dakikalık yolu “şehirlerarası” sınıfına sokarak topu taca atar. Halkımız da taçtan aldığı pası anında gole çevirir.