Yarıyıl bilançosu

Cem KÜTÜK
Cem KÜTÜK Tersi Düzü [email protected]

Vaktinde bütçe ve planlama bölümündeki mesaimden kalma alışkanlığımdır her çeyrekte olan bitenin muhasebesini yapmak. Giderek hız kazanan hayatımızda, belirli vakitlerde yapılan muhasebe sonraki adımları şekillendirmek için de faydalı.

2023’ün ilk yarısı bitmek üzere. Geçen yıldan miras kalan kuzeyimizdeki savaş yeni cephelerin açılması ile sürüyor. Bazı analistler, savaşın uzun yıllar devam edeceğini öngörse de, gelecek sene içinde bir ateşkesi olası görüyorum. Savaşlar, taraflardan en az biri için devam etmenin maliyeti, devam etmemenin maliyetinden daha yüksek hale geldiğinde sona eriyor.

Uzağımızda da olsa, tarafları ve olası sonuçları açısından herkesi ilgilendiren Tayvan konusundaki gerilim, ABD-Çin rekabetinin geleceği için belirleyici olacak. ABD yönetimi ve onun yönlendirmesiyle ABD merkezli şirketlerin, başta çipler olmak üzere Tayvan’ın ana tedarikçisi olduğu ürünlerin ABD’de üretilmesi veya alternatif coğrafyalardan tedariği için attıkları adımlar, bu gerilimin gelecek yıllarda tırmanabileceği beklentisini yansıtıyor. Zira mevcutta tedarik zincirleri böylesi bir riski yönetebilecek çeşitliliğe sahip değil. Tayvan konusundaki bir çatışma, dünya ekonomisini stagflasyona sokabilir. Olası sonuçların caydırıcılığı statükonun sürmesi için kuvvetli bir destek. Başta Almanya olmak üzere Avrupa, Tayvan konusunda Çin’e karşı tavır alma konusunda isteksiz. 21 Mayıs’taki G-7 zirvesinde İngiliz dışişleri bakanının Çin’in “Dünya düzenini yeniden şekillendirmek için niyet ve gerekli araçlara sahip” olduğunu belirterek, bu ülkeyi “küresel güvenlik için en büyük tehdit” olarak ilan etmesi, İngiliz bakış açısıyla Rusya’nın pasifize edildiğini, Çin konusunda ise kamuoyu oluşturmaya ihtiyaç duyulduğunu düşündürüyor.

Çin’in bu yıl içinde Körfez ülkeleri ile ticari işbirliğine yönelik aldığı insiyatifler dikkat çekici. Petrol ve doğalgaza karşılık bölgeye teknoloji ürünleri ve altyapı hizmetleri sağlamak Çin’in tedarik güvenliğini artırıp, büyümesini destekleyecek. Özellikle müteahhitlik hizmetleri konusunda Türk şirketlerini bölgede daha yüksek rekabet bekliyor.

Suudi Arabistan devlet fonunun yenilenebilir enerji, lityum bataryalar ve turizm alanlarında ABD ve Avrupa’da yaptığı yatırımlar ve yurt içinde üretimi artırmaya yönelik insiyatifler Suudi ekonomisinin gelir kaynaklarının çeşitlendirilmesini sağlamaya yönelik ve bölgenin ekonomik potansiyelini artırması açısından tüm bölge ülkeleri için olumlu okunmalı.

ABD ekonomisinde beklenen resesyon ilk yarıda gerçekleşmedi. ChatGPT’nin rüzgarı ile yaşanan yapay zeka rallisi fon yöneticilerini şaşırtırken, 2000 yılının dot-com rallisini anımsattı. Enflasyon bir miktar hız kesse de halen yüksek. İkinci yarıda faiz artırımlarının sürmesi, para arzının daha da kısılması gerekecek ki bu daha güçlenecek dolar endeksi demek. Geçen hafta Russell3000’e gelen alımlar, hisse senetlerinde beklenen düşüşün yakın olmayabileceğini gösterdi. Zira Amerikan ekonomisi nitelikli istihdam yaratma konusunda hız kesmiyor.

Avrupa’da ilk altı ayda teknik resesyon ve yüksek enflasyon bir arada yaşandı. Avrupa Merkez Bankası (ECB) şahin duruşunu sürdürmek zorunda. Alman sanayisinin belkemiği kimya, otomotiv ve makine endüstriyel kompleksi doğal gaz krizini başarıyla savuşturmuş (bkz. DAX’daki yükseliş) olsa da Çin ve Koreli oyuncuların rekabet baskısı altında. Beton pompalarından, honlama makinelerine kadar alanında dünyada ilk sıralarda olan alman şirketleri, Çin’li rakiplerinin kalitede ve ihraç pazarlarında artan pazarlama faaliyetlerinde rekabetini hissediyor. Analistler, Volkswagen’in elektrikli araç stratejisine prim vermezken, BYD başta olmak üzere Çin’li rakipleri Avrupa ve Ortadoğu pazarına giriş yaptı. Kimya sanayi ise büyüyen Asya pazarlarında yerel üretici olmak istiyor; BASF’in Zhanjiang’da 10 milyar euro yatırımla kurmakta olduğu mühendislik plastikleri tesisini bu çerçevede okumak gerekli.

Türkiyemizde seçim ortamının yarattığı belirsizlik, döviz likiditesindeki soru işaretleri ile birleşince, düşük faiz ortamına rağmen sanayi yatırımları oldukça sınırlı kaldı. Gerçekçi, net ve erişilebilir hedefleri olan, dengeli bir makro çerçeveye, bu çerçeveye güven sağlayacak iletişime ihtiyaç var. Gayrimenkul ve altın gibi varlıklara park edilmiş atıl sermayeyi önceliklendirilecek sanayi yatırımlarına aktarmayı teşvik edecek mekanizmaları kurmak, özellikle eğitimli işgücünün milli hasıladan aldığı payı en azından 2018 düzeyine tekrar çıkarabilecek reel ücret artışlarını mümkün kılmak, kamu maliyesinde ehemle mühimi ayırt ederek bütçe açığını azaltmak, toplumsal morali yükselterek, gelişmiş ekonomilerin bile zorlandığı yeni küresel rekabette şirketlerimiz için bir şans penceresi sağlayabilir.

Umudu dürtecek bir ikinci yarı yıl dileğimle.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yıl biterken manzara 12 Kasım 2024
Yeni altına hücum 06 Haziran 2024
Bilançoların dili olsa 07 Mayıs 2024