Yarın bayram

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Ramazan ayı bugün sona eriyor. Yarın bayram. Bu bayram öncesi bayramın adı tartışıldı.

Acaba bu bayramın adı "Ramazan Bayramı" mı, "Şeker Bayramı" mı?

Ramazan Bayramı yerine Şeker Bayramı deyiminin kullanılması yeni bir şey değildir. Osmanlı döneminde de Ramazan Bayramı'nın Şeker bayramı olarak isimlendirdiği olurdu.

Önemli olan bayramın "ne olduğu", bayramın ruhu, bayramın icaplarını yerine getirmektir.

Müslümanlar otuz gün süren oruçtan sonra yeme-içme rahatlığını bayram yaparak yaşayacak. Sadece o kadar değil. Otuz gün süre ile nefsine hakim olmanın, kendini kontrol etmenin, açlığın önemini hatırlayan Müslümanlar bayram vesilesiyle, kendilerinden güç durumda olanlara yardım edecek. Yalnızları, çaresizleri hatırlayacak. Kinden, nefretten arınarak dargınlıkları kırgınlıkları sona erdirecek. Bu dünyanın fani olduğunu, kimseye kalmıyacağını hatırlayarak, ölmüşlerinin mezarlarını ziyaret edecek.

Son zamanlarda, mubaret ramazan ayında bile bazılarımız Müslümanlığın bu icaplarını unuttu. Ramazan'da kavga, kırgınlık, düşmanlık tohumları ekildi. İnsanların sinirleri gerildi.

Ümit edilir ki bayram bu olumsuz sayfaların kapatılmasına, yeni tertemiz sayfaların açılmasına vesile olur.

Ramazan Bayramı ile ilgili olarak Kuran-ı Kerim'de bir açıklama yoktur.

Kuran-ı Kerim'de "bayram" ifadesi sadece bir surenin, bir ayetinde bir kelime olarak yer alır. "Maide" suresinin 114 numaralı ayetinde: "Meryem oğlu İsa, 'Allahım! Rabbimiz! Bize ve bizden sonra geleceklere bayram ve Sen'den bir delil olarak bir sofra indir. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın dedi" ifadesi vardır.

Din bilginleri bu anlatımın "İsa'nın son yemek sofrası ile ilgili bir anlatım" olduğu şeklinde yorum yaparlar.

Ramazan ve Kurban bayramlarıyla ilgili düzenlemeler "hadisler"e dayanır.

Hadislerde nakledildiğine göre, Hazret-i Muhammed, Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde Medine'de yaşayan İran asıllıların "Nevruz" ve "Mihrican" kutlamalarından etkilenmiştir. Bu folklorik kutlamaların İslam cemaatinde "ümmetin tevhidi"ne ters düşeceğini görerek, Ramazan ve Kurban kutlamalarının bu kutlamaların yerini almasını buyurmuştur.

Osmanlı döneminde bayram merasim ve şenliklerinin bir kanun ile tanzimi Fatih Sultan Mehmet Han'ın eseridir.

Osmanlı dönemindeki bayramları nakleden belgelerde, sadece saraydaki kutlamalar ile saraya bağlı askeri ve mülki erkanın ve de saray çevresindeki zengin sınıfın merasim ve şenlikleri anlatılır. Halkın bayramından genelde söz edilmez.

Ramazan ayından sonraki üç bayram gününün "Şeker Bayramı" olarak adlandırılması da Osmanlı döneminde "adet" olmuştur.

Sarayın, Ramazan'ın onbeşinden sonra askerlere tepsi tepsi baklava göndermesi, oruç sonunda insanların tatlı yemesi, oruç dönemi tamamlandıktan sonraki kutlamalarda insanlara şeker ikram edilmesi, çocukların bayram harçlığını alır almaz şekercilere koşması nedeniyle bu bayram "Şeker Bayramı" olarak anılmaya başlanmıştır.

Hemen her bayram bu sutunda tekrarladığın temennileri yineleyeceğim. Sayın okuyucularım önce kinden, nefretden arınınız. Dargınlıklara, kırgınlıklara son vermek için bu bayram vesile olsun. Ölmüşlerinizi, hayatdaki büyüklerinizi hatırlayınız. Çevrenizde sizden ilgi bekleyenleri maddi ve manevi ilginizle sevindiriniz. Güçsüzlere yardım ediniz.

Bütün bunları gösteriş için değil, duyarak, hissederek yaparsanız, işte o zaman "bayramı yaşamış olursunuz.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018