Yargı kararını beklemeden...
ANKARA'DAN / Taylan ERTEN Petkim, tartışmalı bir ihale sürecinden sonra dün yeni sahiplerine devredildi. Süreç 16 Mart 2007'de başlamıştı. İlk ihalede en yüksek teklifi veren ortak girişim grubu bazı "ciddi sakatlıklar" nedeniyle "idari" bir kararla devreden çıkarılmıştı. İkinci en yüksek teklif Socar-Turcas-Injas grubunundu. Grup önceki gün, 2 milyar 040 milyon dolarlık toplam bedelin ilk taksiti olan 1 milyar 020 milyon doları ödedi. Bugün de devir anlaşmasını imzaladı. Petkim'in yeni sahipleri toplam 2 milyar 040 milyon dolar karşılığında şöyle bir Petkim devraldılar: 14 ana üretim tesisi, 8 yardımcı işletme, 150 milyon metreküp su hacimli bir baraj, 170 megavat üretim kapasiteli bir elektrik santralı; 20 kilometrekarelik arazi üzerinde kurulu donanımlı bir liman. Bugünkü fiyatlara vurulsa, bu çapta bir petro-kimya kompleksi 2 milyar 040 milyon dolara kurulabilir mi? Bu soruyu bir tarafa bırakalım. Petkim'in "ikdisadi değerini" artıran başka bir özelliği daha var: Bu sektörde "tekel" olması! Yani, rakibi yok ve Türkiye'nin tüm petro-kimya ürünleri ve türevlerinde üretimi, pazarı, fiyatları "tek başına" belirleme gücüne sahip. Satış bedelinin içinde bu "güç" de var. Bir de, büyük bilgi birikimi... Devir tamam ama? Şunu vurgulayalım: Türkiye'de hemen hemen hiçbir özelleştirme işlemi yok ki, yargıç kürsüsünün önüne çıkmasın. Petkim de çıktı! Çünkü, bu ülkede idarenin bütün işlem ve eylemleri yargının denetimine tabii. Böyle olunca, o işlem ve eylemlerden zarar gördüğünü düşünen ilgili taraf veya taraflara da idari yargı yolu açık. Aynı zamanda anayasal bir hak. Özelleştirme İdaresi'nin (ÖİB) Petkim işlemi ilgili taraf olan Petrol-İş Sendikası'nca bu hak doğrultusunda idari yargıya götürüldü. Sendikanın ihaleyle ilgili Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararı, ihale şartnamesi ve ÖİB İhale Komisyonu kararının iptali istemiyle açtığı davalar halen devam ediyor. Ayrıca, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ÖYK kararını, ÖİB'nin ihale onayını ve ihale şartnamesini "kamu yararına aykırı" buldu ve 27 Aralık 2007'de her üç karar için yürütmeyi durdurdu. Danıştay'ın bu kararı da hükmünü koruyor. Yanı, idari yargı Petkim'le ilgili son ve kesin kararı henüz vermiş değil. Ama, ÖİB adeta yargı sürecini "yok sayarak" yoluna devam ediyor ve devir işlemini sonuçlandırıyor. Peki, ÖİB "idarenin" parçası değil mi? Anayasa, yasalar ve yargı kararları karşısında bağımsız mı? Elbette "idarenin" parçası ve Anayasa'ya, yasalara ve yargı kararlarında uymak zorunda. Bu yükümlülük Petkim'le ilgili ihale ve devir süreçlerinde de geçerli. Ama yürüttüğü ve yargıya takılan işlemlerine bakıldığında bunlar "kağıt üzerinde" kalıyor. Alanlara da zarar veriyor ÖİB'nin de parçası olduğu "idare" anayasal düzene, hukuk normlarına ve yükümlülüklerine uymak zorunda. Anayasa hükümleri Petkim ihalesinde de geçerli. Neden mi? Anayasa Madde-138/3: "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." Anayasa Madde-125/4: "İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir." Bu hükümleri Petkim ihalesine uygularsak; DİDDK, Anayasa Madde- 125/4 ile verilmiş yetkiyi kullanarak, yürütmeyi durdurmuştur. ÖİB, Anayasa Madde-138/3'ün verdiği yükümlülüğü yerine getirerek, Danıştay'ın kararına uymak zorundadır. Bu hükümlere rağmen ÖİB'nin yargı sürecinin sonuçlanmasını beklemeden devir işlemini yapması, yürütmeyi durduran Danıştay kararının ihlalidir. İdare bu tutumuyla "hukuk" kavramına zarar veriyor. Bununla da kalmıyor: Özelleştirme ihalelerini kazananları da zor durumda bırakıyor. Petkim işleminde Danıştay ihaleyi tümüyle iptal ederse Petkim'in yeni sahipleri ne yapacak, ÖİB durumu nasıl açıklayacak? Doğrusu meraka değer!