Yaptıklarımız.. Yapabileceklerimiz… Türkiye

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Hareketli günlerden geçtiğimiz bir dönemde, tüm bu gelişmelerin orta ve uzun vadede iç ticaretimize, dış ticaretimize, ülke içi huzura, yabancı yatırımcıların ülkemize bakışına nasıl etki edeceği gibi soruların cevaplarını elbette hepimiz merakla bekliyor olacağız. 

Ekim ayı hepimizin tahmin ettiği gibi son derece hareketli başladı. İstanbul, çok önemli iki zirveye ev sahipliği yapıyor; bunlardan ilki 23.Dünya Enerji Kongresi. Enerjinin geleceğini bugünden inşa edecek olan liderlerin katıldığı ve dün sona eren kongre, en son 1977 yılında ülkemizde gerçekleşmişti. 23. Dünya Enerji Kongresi Dünya Enerji Liderleri, Geleceğin Enerji Liderleri ve Enerji üçlemi zirveleri gibi özel oturumlarla dünyanın her yerinden gelen ve ulusal, bölgesel ve küresel düzeylerde sürdürülebilir enerji sunmak için seçenekler arayan Bakanlar, akademi, iş ve finans liderleri arasında diyalog oluşturulması için gerçekleştirildi. Rusya Devlet Başkanı Putin’in de zirve için de olsa ülkemize gelmiş olması, özellikle Rusya ile ilişkilerimizin normalleşme süreci açısından da büyük önem taşımakta. Hatta neredeyse gündemimizde Enerji Kongresi’nden daha fazla yer teşkil ettiğini söylemek mümkün. Bir diğer önemli organizasyon ise, bugün, yine İstanbul’da başlayacak olan Dünya Yatırım Zirvesi. Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut, bu organizasyonun İstanbul’da yapılması için önemli bir uğraş verdiklerini belirtirken; 100'ün üzerinde yatırım ajansının başkanının organizasyona katılacağını, yanı sıra Dünya Bankası, Uluslararası Çalışma Örgütü, İslam Kalkınma Bankası, OECD gibi kurumların üst düzey yöneticileri nin de iştirak edeceğini belirtti. Ermut, bu organizasyonda ülkemiz için de önem taşıyacak bir çok anlaşmanın imzalanacağını ve dünyadaki doğrudan yatırımlarla ilgili seyir, bunlardan sorumlu kuruluşların izleyeceği strateji açısından organizasyonun belirleyici olacağını da belirtti.

Yazımın başında da söylediğim gibi, hareketli bir dönemden geçiyoruz. Bir yandan, 15 Temmuz’a rağmen, ülkemizde gerçekleştirilen iki büyük organizasyon; diğer yandan dövizin hareketliliği, ihracatımızın tekrar artışa geçerek dış ticaret açığımızın yavaş da olsa düşüşü, vergi ve SGK borçlarındaki yapılanmaların ekonomiye yönelik yeniden canlanma getirmesi beklentileri, geçtiğimiz günlerde Başbakan’ımız tarafından açıklanan 2016-2019 yıllarını kapsayan orta vadeli büyüme programı ve nasıl bir etki yaratacağı yönündeki beklentiler. Tabi yanı sıra, yakın coğrafyamızda devam eden ve bizim de içinde yer aldığımız karışıklık ve savaşlar da ülke ekonomimizi yakından ilgilendiriyor. Bu denli çok gelişme ve hareketli olan dönemi nasıl okumamız gerektiği yönünde eminim ki herkesin kafası karışık.

Türkiye, yaşadığı pek çok olumsuzluğa rağmen; büyük oranda gençlerin yer aldığı 80 milyona yakın nüfusu ile dinamik, işgücü açısından önemli bir kaynağa sahip, tüketim alışkanlığından ödün vermeyen ve her türlü olumsuzluğa rağmen çok çabuk doğrulabilen bir ülke. Her ne kadar iç ve dış karışıklıklar piyasalar üzerinde ters etki yaratıyor olsa da, bunu çok çabuk atlatabilme özelliğine sahibiz. Yanı sıra ülkemiz, Avrupa ile Ortadoğu arasında önemli bir köprü; bu da ticaret açısından önemli bir avantaj olduğu için, yabancı yatırımcılara her zaman cazip gelmekte. Aslında yabancı yatırımcıların da kafası pek çok zaman bu uç özelliklerimizden dolayı karışmakta; yukarıda saydığım pek çok avantaj, ama bir yandan yakamızı bırakmayan siyasi karmaşa durumu. Bu sorunları aşabilmemizin yolunun yine ekonomik açıdan güçlenmekten geçtiğini düşündüğümüzde; tüccarımıza, sanayicimize, yatırımcımıza; kısaca herkese çok iş düşüyor.

Ben ülkeme güveniyorum, gücümüzü birleştirdiğimizde aşamayacağımız bir sorun yok. 2016 her ne kadar kayıp bir yıl gibi görünse de, parlak bir 2017’nin bizi beklediğine neredeyse eminim. Ülkemizde gerçekleştirilen yukarıda sözünü ettiğim organizasyonlar, asla tesadüfi değil. Bana göre yaptıklarımız, yapabileceklerimizin önemli bir işaretidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sezon sonu, sezon başı 13 Aralık 2024
Devalüasyon olmadan olmaz 06 Aralık 2024
Sermaye göçü 29 Kasım 2024